// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

07 Kasım 2015

Adın Başlatır Bir İsyanı : Away Ajax (07.11.2015)















Hikaye’ye tam nereden başlanır bilmiyoruz. Bu yolculuğun hikayesi fedakarlıklarla dolu bir yol hikayesi üzerinden geçiyor.  Bu yol hikayesini anlatmanın tam zamanı şimdi.  Kiminin daha önce gittiği yurtdışı deplaseleri, kiminin ilk defa gidecek olması. Bu deplasmana gitmeden önce birçok fedakarlık yapıldı. Üçüncü sınıf iş’te çalıştığı bir parayla patrona söylediği yalanla bu deplasmana gelen de vardı, birikmiş parasının üstüne  bu deplasmanı zorlayan da. Saatler 17.45’i göstermeden önce passaport kontrolleri,  Duty Free’den alınan içkilerle ufaktan kafamıza alkolü enjekte edip  uçağa doğru yolumuzu aldık. Düşüncelerde geçen tek şey “ Bu deplasmanın hakkını verebilme “ konusuydu.   Yaklaşık önümüzde 3.5 saatlik bir deplase yolculuğu bizi bekliyordu.  Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan kendimizi Amsterdam’da bulduk. 

Herkes birbirine bakıyordu, “ bilet yok lan ne bok yiyeceğiz “ sorularıyla başlayan sorular çoğalıyordu sonra çaresini buluyorduk, daha sonraları otobüse atlayarak yerleşceğimiz yere doğru yolumuzu alıyorduk. Yerleşir yerleşmez’in ertesi gününde şaşırıyorduk bazı şeylere. Şehrin en rahatlatıcı olayı; bisiklet süren insan topluluğuydu, bu şehri oluşturan insan sayısının çoğunluğuysa turistlerden ibaret. Binalar renkli, insanların başkalarını garipseme durumu gibi bir durum yok ortada. Bu şehir’e ilk defa gelmişseniz kaybolma ihtimalinizse yüksek ihtimal, çünkü her sokağın birbirine benzeme lüksü var. Şehre yabancı olanlar olarak; bu şehirde es geçmemeniz gereken ve  yemeniz bir şey patates. Ayrıca illegal (yasadışı ) olan ne varsa bu şehirde var. Sokakların etrafından yayılan esrar kokularıyla birlikte içmeseniz bile dumanı içinize çekiyorsunuz. Her sokak köşesinde cigarayı kökleyen birini görmeniz çok normal, görmemeniz ise garipsenecek bir durum.  

Şehirle ilgili anlatılacak çok şey olduğundan bu muhabbeti yarıda kesiyorum. Karaborsa’ya düşen biletlerden ötürü herkes Karaborsa’nın peşine düşüyordu. Bu esnada Karaborsa yapmaya çalışan  biri de darp edildi.   Buluşma meydanı olarak DAMN meydanı seçilmişti.  Hollanda’nın yağışlı havası çoğumuza İnönü deplase havasını hatırlatmıştı. Kapşonlar takıldı, marketten biralar alındı ve bu biralara polis çökmeye çalıştı. Şişe bira içmek sokakta yasak, polisler bunun için tetikte. İçmeniz halinde polisler size “ Teröristlik” üzerinden işlem yapma hakkına sahipler. Türkiye’ye göre Polisler insanlarla konuşma hakkını seçiyorlar, eğer birçok kez tekrarlarsan aynı yaptığın şeyi seni tutuklamaya kadar gidiyor mevzu. Daha sonraları meydanın orada Polisle olaylar başladı. 

Fenerbahçe tribünü nerede olursa olsun, az da olsa çok da olsa kendisine yapılan haksızlığa karşı tepkisini Amsterdam’da da gösterdi.  Atılan meşaleler, atlı polisleri korkutmaya yönelik atılan torpiller, sandalyeler havada uçuştu. Bu olaylar olduktan sonra Kortej halinde bütün tribün yürümeye başladı eski günlerdeki gibi. Ellerde biralar, ağzımızda besteler yürüyoruz.  Bu yürümeyle birlikte FENERBAHÇE TRİBÜNÜ, metro turnikelerini işgal ediyor, bu işgal etmeden sonra bazı turistler metroda söylediğimiz bestelerin gazabına uğruyor. Metrodan sonra köprüde hepimiz bir çiş molasından sonra bestelerle stadın önüne geliyoruz. 

İstanbul,İzmir,Ankara, Europe Tayfa başta olmak üzere kimsede bilet olmuyor. Yönetimin taraftarını dışarıda bırakması bu maçta da tescilleniyor. İstanbul’dan gelip biletini 250-300 Euro’ya okutan sözüm ona kendini Fenerbahçeli gören herkes bu karaborsa olayı karşısında nasibini alıyor. Maç saati yaklaşıyor, bilete çözüm bulunamıyor. Ajax’ın  stadının modern bir stat olduğunu düşünürsek; kapılara biletsiz girmek yasak ve giriş yaptığınız takdirde karşısınızda atlı polisleri görüyorsunuz. Arkadaşlarını dışarda bırakmamak adına EUROPE Tayfası maça girmeme kararı alıyor. Kısacası; Ultras kültürünün gereğini yerine getiriyor EUROPE,ama onlara yapılan yanlışı da kimse sineye çekemez!  Stadın akustiğinden ötürü tribünsel anlamda ses TV'den takip edenlere fazlasıyla duyulmuş, ama tribünsel anlamda eksikliğin de hissedildiği bir deplasman olduğunu söylemek gerekir. 


Başta polisle başlayan mücadelede olan, kardeşini yarı yolda bırakmayan, İstanbul’dan buraya gırtlak patlatmak için gelen, karaborsa yapmayan herkese selam olsun…



















Cem Kurtuluş, 06.11.2015...

0 yorum: