// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

02 Haziran 2016

İktidar Olma Çabası : Sarmaşık (2015)






















Denize dair bir şeyler ararsanız şüphesiz  ki bir yerlerde Samuel Taylor Coleridge dizeleri geçer. Samuel Taylor bu nedenle bu gemi ve deniz mevzularında  şiirleriyle ünlüdür, en ünlüsü de “ Yaşlı Gemici “ adlı şiiridir. Bunu mevzu bahis yapmamızın nedeni  son zamanlar el üstünde tutulan, 1998 yapımı cigaralı ortamların klasiklerinden olan Gemide’ye benzerlik taşıyan “ Sarmaşık “ filminde Samuel Taylor Coleridge’ye yer verilmesi.  Diğer bir meseleye geçecek olursak;   Her ne kadar “ Gemide “ ile benzerlik taşısa da, “ Sarmaşık”,   film için yapılan bazı yorumlar “Gemide “ filmine yaklaştığı yönündeydi, ama bu beklentilerle izlememek gerektiğini  not düşelim!   

Filme dönecek olursak;  “ Sarmaşık”  öncesinde filmde karakterleri izleyiciye göstererek açılıyor, her karakterin farklı bir görevde olduğunu vurguluyor ve kısa bir tanıtım babında bir şey oluyor bu . Daha sonraları Coleridge’ın “ Yaşlı Gemici “  adlı  şiir kitabının  ilk kısmındaki dizelerle başlıyor film.    Bu dizelerle birlikte vapur sesiyle birlikte izleyici harekete geçerken  Gemi biraz olsun şeklini alıyor.  Geminin içinde değişik bir ortam yaratıyor  Tolga Karaçelik.  Kentsel dönüşüm sebebiyle evini kaybeden, dindar, Kürt, cigara çekip  ayakta durmaya çalışan  iki kafadar, ve otoriter bir kaptan…  

Filmin başlarından itibaren Nadir’in “ Beybaba devlet evimizi yıkıyorlar “ sorusuna Beybaba’nın “ Devlet niye yıksın oğlum “ cevabı bile günümüzde yıkılan çoğu eve mesaj gönderiyor.  Çünkü kimse devletin böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyor, ve Beybaba’nın  “ Koca devlet bu insanları sokakta bırakmaz “ sözüyle de Tolga Karaçelik ince bir noktaya parmak basarak toplumsal konuları göz ardı etmiyor.

 Film bu sözlerle devam ederken,  daha sonraları  cigara’yı elinde düşürmeyen Cenk karakteri Gemide tanıştığı Alper’e hayatından hikaye sunuyor, bu aslında tam bir hikaye değil anı aslında, ama cigara muhabbetinin döndüğü anda filmin başlarından itibaren samimiyetin en dibe vurduğu yerlerden.  Bu hikaye anlatıldıktan sonra Cem Karaca’dan “ Deniz üstü köpürür “ ‘ ün çalmasıyla kendimizden geçişler başlıyor.

 Bu hikaye daha sonraları filmin sonralarında bu karakterin ne kadar aykırı bir karakter olduğunu bize daha iyi anlatıyor. Ağzı bozuk, samimi bir dille aktarıyor bunların hepsini Cenk, Tolga Karaçelik anlatım olarak samimiyeti tercih ediyor, o yüzden de  filmin “ Gemide “ filmine benzemesi bundan ötürü oluyor.

 Sarmaşık’ta aradığınız çoğu şey var. Beybaba diye hitap ettikleri Kaptan bir nevi güç gösterisi yapma peşinde ve otorite sahibi, ama bu otorite sahibi adam alaturka müzikler dinleyip, rakı içip hüzünlenen bir ihtiyar profilinde. Otoriter olması aslında sadece Gemide herkes işini yapsın tavrından ibaret.  Gemide, tayfaya dediği  tek şey var “ Birlik Olmak “   “ Birlik olursak Gemide sorun çıkmaz diyor” Beybaba. Bu açıdan “ Sarmaşık “ Beybaba’nın bu sözüyle Gemide’nin “ Bir memleket gibidir gemi... Her şey düzenli ve kontrol altında olmalıdır, kaidelere uyulmalıdır, kanunlara, nizamlara... Ben de bu memleketin baş şeyi gibiyim, başbakanı gibiyim mesela. Her şey benden sorulur “ sözlerini hatırlatıyor. Bu sözleri hatırlatırken Gemide’de “ Kamil” karakterinin hakkı fazlasıyla verilirken bu filmde bunun sönük kaldığının altını çizmek gerekir, o yüzden kıyaslamaya girmemek gerekir.


Karakterler üzerinden devam edecek olursak; Beybaba’nın yardımcısı ve Efendi Kaptan rolündeki  İsmail  gemide çalışanlara Beybaba’nın verdiği emirleri iletme telaşında olan biri olarak göze çarpıyor. İsmail’in yaptığı bir nevi iktidar çabası…  

Sarmaşık da belki de pek dikkat edilmeyen, belki de daha farklı detaylarla incelenmesi gereken “ Kürt “ karakteri. Sessiz, sakin, verileni yapıyor ve konuşmuyor. Ne yapılması gerekiyorsa o’nu yapıyor, biat etmeye hazır şekilde bekliyor. Aslında düzenin istediklerini yerine getiriyor Kürt, ara sıra Cenk’in Kürt’e laf çarpmaları da bunun çabası oluyor.  Filmde biat edilmesi ne kadar açığa çıkıyorsa, Beybaba’nın birlik vurgusu sözleri de o denli yer tutuyor. Bir Geminin içinde aynı ekmekle karın doyuyorsanız birlik olmanızdan başka şans yoktur, Beybaba’da buna inceden vurgu yapıyor.

“ Sarmaşık “  genele vurursak herkesi bir çatışmanın ortasında bırakıyor .  Herkesin bir şeylere karşı çıkma isteği var, ama bunu yapabilecek karşı koyacak mıyım düşüncesi de sadece var sayımlardan ibaret.  Sarmaşık’da bana kalırsa Tolga Karaçelik, Cenk karakteri üzerinden bir devrimci karakter yaratıyor, bu karakter her şeyi kabullenmeyen, filmin içinde  küfürbaz şekilde söylediği gibi “ amına kodumun salakları niye burdayız biz “ den ötürü.   Bu soruyu herkes soramıyor, ama film ilerledikçe bu soruyu sorma cesareti artıyor tayfanın. Çünkü artık bir şeylere karşı isyan bayrağını çekme zamanının geldiğine inanıyorlar. Cenk karakterini filmin çoğu sahnesinde Adana Demirspor formasıyla görüyoruz, bunu da yönetmenin Adana Demirspor hayranlığına bağlayalım.

  Kısacası ; Ufacık gemide herkes bir  şeylerin peşinde, herkesin dünyası karma karışık, herkes bir yol arıyor kurtulmak için.  Kimileri tabiri caizse sikinin taşşağına, kimi ise belli bir vazife edinmiş birilerini rol keser görevde oluyor . Birileri  hükmetmek peşinde iktidar kurma çabasında oluyor.  Geminin içine sıkışmış tayfanın sorduğu tek soru “ Biz ne yapıyoruz Abi  burada”  oluyor, çünkü kimse ne yaptığını bilmeden köleler gibi çalışıyor, bir tutsaklığın belki de anatomisini yazmak zorunda kalıyor bu insanlar.  Para alamıyorlar, doğru dürüst yemek yiyemiyorlar, bunun sonucunda tayfa keyfine göre takılıyor, burda da “ ne kadar ekmek o kadar köfte “mantığına işaret ediyor “ Sarmaşık “

Filmde her noktada bir şeyler oluyor, Cenk tırlatmışlığın gösterisini yapıyor ve öldürdü sanıyoruz birilerini bunların ardından  sarmaşıklar yayılıyor etrafımıza, bu açıkçası görüntü olarak filmde keyif aldığımız sahnelerden biri oluyor.  Filmin finaline doğru herkes bir şekilde deliriyor, bunun son noktası salyangozlar üzerinde yürüyen Cenk karakterinde bu Nirvana oluyor, ve o sahneleri gördükçe her insanın elbet yaşadığı hayatın sonunda Cenk’in deliliğine  ulaşması mümkündür düşüncesi de o sarmaşıkla birlikte bize yapışır gibi oluyor.

 Filmin  muhteşemliğe vardığı noktalar görüntü yönetmeninin başarısı  , Cenk karakterinin uyuşturucu manyaklığını psikopatça sözlerine döktüğü sahneler oluyor.  Özellikle görüntü yönetmeninin renk düzenindeki başarı Gökhan Tiryaki'ye ait, belki abartı gelecektir ama renk düzeni ve kadrajı olabildiğince yerine oturtuyor Gökhan Tiryaki.

 Senaryodan mı bilmiyorum ama Cenk karakterini oynayan  “ Nadir Sarıbacak “  da bundan sonra şansını bu tür filmlerin senaryolarında denemeli.   Nadir Sarıbacak’ın diğer oyunculardan daha önde olduğu filmde de bariz belli oluyor, ama bu yan karakterlerin filmin formatına uymamış izlenimi vermiyor. Sonuç olarak; “ Sarmaşık “ ucuz, içi boş, çöp diye nitelendirebileceğimiz o kadar yerli yapım varken , film üzerinde kesilmiş/ biçilmiş  sansüre uğramışlığın etkisi olsa da   bunların aralarından sıyrılmış toplumun putları yıkabilecek bir film ve  bu putları yıkarken topluma “ Lan ne yapıyoruz biz “ mesajı veriyor.  Sarmaşık’ın evet tam olarak yaptığı bu.  Her şeyi kabullenen  ve başkaldırmayan topluma  sorduğu soru bu ; “ Lan ne yapıyoruz, lan ne yapıyorsunuz  siz. “   başyapıt olarak sayılabilecek bir yapım değil, ama izlenmeyi hak eden bir film olarak sinemada yerini alıyor. 



İzlerken Altını Çizdiklerim:

“ İsmail kimsenin sikinde değiliz. Limanın da sikinde değiliz. Sen neyin peşindesin? “

“ bunu da çoğu yerde göremezsin. Kürtten gemici. Ben görmedim.  “

“ İsmail sence ben orospu çocuğu muyum “

“ bana orospu çocuğu dedin ya, orospu çocuğu gibi indircem seni…”

“ amına kodumun salakları niye burdayız biz? “




Cem Kurtuluş, Haziran 2016


0 yorum: