Hayatta sevilmeyen bir şey varsa bu da Etnik Milliyetçiliktir. Bunu kabul etmeyenler, silaha sarılıp, silahla mücadele edip barışı silah adı altında yapanlarsa samimiyetten uzak bir anlayıştadır. Herkes ve her şey ayrıştırılmış bir durumda.
Bugünlerde tartışılan bir kavram var “ Türklük “ kavramı.
Bu nedir ? Avrupa’da “ Are You Turkish” sorusuna sürekli denk gelmek, kaçak silahlarla yakalandığında Türküm, sınırı geçtin mi Türk değilim demek ne demek? İçinden çıkılması zor sorular..
Peki Türkiyelilik nedir? Türkiyeli olmak. Türkiye Futbolu, Türkiye Basketbolu, Türkiye Sporu, Türkiye Halkı ve son olarak Türkiye Bayrağı..
Neden Türkçe konuşuluyor peki? Zorunlu bir şey değil.
“Türk “ kelimesi ise ayrıştırılmış bir durumda şu aralar. Farklı bir isim getirilmek isteniyor. “ Türk Halkı, Türk Milli Takımı, Türk Halkı” kelimeleri yürürlükten kalkacak gibi gözüküyor. Yıllar beri süren politika “ faşist politika” olarak değerlendirildi.
“Kültürünü yaşatmakta özgür olmalıdır insan” diyenler birden Türk kelimesine neden derin bir nefret beslediler?
Bayrak kelimesine derin nefret besleyenler başka devletler adı altında toplanarak neden kendi bayrağıyla yol bulmak istediler? Görünen o ki o yolu da başka devletlerden ettikleri gelirlerle sağlıyorlar.
Malum politikacılar sayesinde de kendilerine yer edinmek istiyorlar. Demokrasi Barışı getirir mi? Barış silahlar bırakıldığında sağlanır değil mi? Senelerdir devletin üstünden rant sağladığı bir terör sorunu varken nasıl bir barıştan söz edilebilir sizce?
Barış, silahların susmasıdır öncelikle.
Bir de yeni bir sorunumuz var. “ Türk bayrağı değiştirilsin” diye ayrılan grup var, “ Devlet bayrağı” olsun diyenler yani.. Öyleyse Dünyadaki bütün bayraklar değiştirilmeli değil mi? Sorular silsilesi devam ediyor. Öyleyse şimdi biz faşist mi oluyoruz? Yoksa bu soruların devam etmesi iyiye işaret mi?
Sorular üstüne sorular. Bayrağa karşı olanların kendine ayrı bir ulus kurma çabası nedendir?
Bir coğrafyada bu kadar ayrıştırma varken demokrasiden söz edilebilir mi? Bir arada olma isteği ancak demokrasinin içinde yer alabilir.
Ayrıştırma demokrasiyi saf dışı bırakır. Afiyet olsun bir değeri yıkıp diğerlerini demokrasi altında savunanlara. Bir de unutulmamalıdır ki Türklük veya Kürtlük önemli değildir.
Önemli olan değerlerin yıkılmasına zemin hazırlayanlar, kendi zeminini kurmaya çalışanlar. “ Ben Türküm, Ben Kürdüm “ demek yasaya göre suç olmamalı, olacaksa da demokrasiyi tümüyle yıkma çabalarımız başlamalıdır.
1 yorum:
Mevcut hükümetin emperyalizmin kollarına kendini tamamıyla bırakmasının çeşit çeşit meyveleri olacaktır tabi.Bu adımlar atılırken sadece kendi ideolojisinin ve değerleri üzerinden yürüyen hükümet asla ülke çıkarlarını gözetmez.Burada çıkar demişken ülkeyide genellediğimizi belirteyim.Çünki çıkarı insanoğlu her zaman kendine yontan bir canlıdır.
Geçmişte o kadar terör bitirme bahanesiyle devletce hatalar yapılmışki,yüz yıllarca bu hataların bedelini maalesef ödeyecek bu ülke.Bugün 'barış' diye atılan adım sadece bir kılıf.Ortadoğu projesinin senaryo satırları arasında denge kurmak amacı ile her iki tarafada eşit roller veriliyor.Ve bunda nemalanan sadece bu senaryonun karekterleri.Halkların gözünü yıllarca din,dil,renk,mezhep,şekil şemal ile perdelemiş olan bu küresel sistemizeye kanan bir millete sürecin gerçeklerini görmemesi için yine benzer masallar işleme konuyor.
Kısa tarihi boyunca zıt yollar izleyen,farklı kimliklere bürünenlerede deyinmeli.Kuruluşunda isyan ateşi adı altında Marksizm'i benimsemiş özgürlük savaşı veren olarak kendini adlandıran zihniyet bugün rol değiştirip 'islam bayrağı' adını telaffuz ediyor.Kısacası ashiplerinin verdiği rolü üstlenmeye devam ediyor.
Üstüne ne kadar yazsak çizsek hava.Eğitimin kasıtlı olarak kör bırakıldığı bu ülkede,bağımsızlıktan söz etmek için başarılı bir ameliyat ile bu kör gözü söküp almak gerekir.İşleri kendilerince yolunda.
Kan dağlarda durabilir ama ülkenin kalbine işleyen yara hiç kapanmayacak.Ağrısıda sızısıda canımızı yakmaya devam edecek.
Yorum Gönder