1968 yılıyla başlayan radikal öğrenci hareketlerini konu alırsak bu
tarihten itibaren dünyada bir hippi ateşi ilerleyip gelmişti. Bununla birlikte
1960’ların ortaları ve 1970’e giden yolda birçok progresif rock grubu,
saykodelik, space-rocker dediğimiz bir soundun olayına katkıda bulundular. Bu
bir barış hareketiydi, bununla birlikte uçucu maddelerin kullanımıyla bu
müziklerin kafa yapısında başlayıp sounduna kadar öncülük etti.
Progresifin birçok alt dalının olduğu da bir gerçekti. Krautrock,psychedelic rock da bunlardan
birkaçıydı. Tarihsel konudan gitmiş olsak da mevzu bahis konumuz; Alman
sahnesinin eski gruplarından “Jane“ grubunun 1976 yılında
piyasaya sunduğu “Fire,Water,Earth &Air” albümü üzerine.
Albüm, kapısını “Fire, Water, Earth And Air” ile
açar. Döneminde soundundan da itibaren “Pink Floyd kopyası“ gibi eleştiriye
uğrarlar. Dalga seslerinin duyulduğu, melankoli rüzgarının sert estiği, David Gilmour sesinin izlerini
hissederiz dinlerken. Bu da bilindiği üzere “Floyd kopyası” yorumlarına neden
olur. Şairsel liriklerle birlikte seslenir şarkı. “You're the light
that fills me up.You burning me like fire” nakaratlarıyla özetler
durumu.
33 dakikalık albümün ilk yarısında bizi 3 şarkı karşılarken;tahminin
ötesinde duygu yoğunluğu olur ve Synth’ler, klavyeler,Hammond yapım orglar bizi
karşılar. Bu açıdan Werner Nadolny harikulade bir iş
çıkarır. Bilhassa synth dahil org ekipmanlara hakim olan yaptığı sentez
dolu karışımla Werner Nadolny baştan itibaren kendini belli eder. Melankolinin
zirvesine içine yedirdiği enstrümantel hakimiyle ön plana
çıkan “Fire (You Give Me Some Sweet Loving)” duygu
doruklarının zirvesine çıkarak ne kadar ruhlu çalındığına tanıklık
ettiriyor.
Albüm kaydında dalga seslerini dinleriz, tek bir şarkıda değil diğer
şarkılara da sirayet eder bu. Duygusal yoğunluğun nüksettiği şarkılardan “Water
(Keep On Rolling“ da bass tonlarının kıvamıyla birlikte bass
kulağımız yükseğe çıkar.Bir yandan bass’ın gösterdiği hünerler, tüm enstrüman
hakimiyet,ki bu albümün genelinde sürer ve dalga sesleriyle yoğrulur kıvamda
hissiyatları dökülür.
Albümün ikinci yarısında “Earth (Angel” duygusal
yoğunluğu yüksek, dokunaklı,bir o kadar buruk melodilerin karışımıyla iz
bırakacak atmosfere sahiptir. Pink Floyd kopyası denilen bir sound’un izlerini
duyarız notalarda. Hissiyat ve ruhlu nasıl olunur’un diğer anlamda
bir cevabını verir. Kendisine aşık olduğunu söyleyen bir
adamın, aptallığını resmiyete döken diliyle seslenir liriklerde
şarkı. “The vision of your loveliness.” nakaratıyla da sözünü
söyler diğer anlamda.
“Air (Superman) “ ve Air (Let The Sunshine
In) duygusal yoğunluğunun devamı niteliğindedir, ki albümün genelinde
blues vari sololardan nasibini alırız. Pek çok tanıdık riff, tanıdık soundlar
duyabiliriz ama böylesine bunu sentezlemek oldukça zor bir iştir. Bu bir kopya
değil, olsa olsa üretkenlikle alakalıdır, ki “Pink Floyd kopyası “ denilmesini
bir yerde sound bazlı kulağınıza takılabilir;ama tüm külliyatı Floyd kopyası
sözüne bağlamak kulağınızın iyi duymamanızdan kaynaklıdır.
Bu albümle ilgili diğer bilgi ise Dummy–Head tekniğinin
kullanılmış olmasıdır.Bu özellik temiz kaydın alınmasına ortam hazırlıyor Aynı
zamanda Dummuy- Head tekniği “ maket kafa “ anlamına gelir, ki maketin kulak
tarafına mikrofon konularak kayıt alınır.
Bununla birlikte bu albümde gitarist Klaus Hesse, Les
Paul De Luxe ve Gibson Frebird ekipmanlarını
kullanmış, Martin Hesse ise bass gitar
ekipmanında Gibson Thunderbird kullandığı kaynaklar
arasında geçmektedir. Klaus Hesse özellikle kendi gitar soundunu bu
ekipmanlarla yaratmıştır, yer yer ekipmanını değiştirmiş farklı kombinasyonlar
sağlamıştır.
Sonuç olarak; melankolik vokallerin hüzne yolculuğunda “Fire,Water,Earth,
Air” “Jane“ grubunun külliyatında yer alan mühim bir
kayıt,mühim bir eser! Belki de albüm hakkında şikayet edilecek tek
konu albüm süresinin biraz daha uzatılması yönündedir, ki progresif rock
albümlerindeki albüm süreleri genellikle uzun bir kayıt şeklinde yerini alır.
Albümle ilgili diğer konu ise; döneminde ve sonrasında kendilerine
yöneltilen “Pink Floyd kopyası“ ise insafsızca yaklaşım olur. Albümün iki
yıldız isminden beri Werner Nadolny ise, bir diğeri Klaus
Hesse’dir! (albümdeki her biri yıldızlık işler çıkarmış olsa
da benim gözüme çarpan kişisel olarak bu iki isim üzerine ) ki
grubun genel tarihine bakılırsa Werner Nadolny ise bu albümle
geri dönmüştür,ki bir önceki albümde grubun kadrosunda yoktur.
Bu albümle birlikte grup Progresif rock olarak sınırlarda kalmak gibi
dertlerinin olmadığının altını çizmişler, bu albümün içini de dışını da ruhla
doldurmuşlar! O yüzden 60’larda çıkan bir ton rock grubu çıkmış,
70’lerde bu sayı daha da sayısını arttırmış ve “Jane“ de böyle
bir çağda unutulmaya yüz tutmuş gruplardan olmuştur! ama bu albümüyle 1976
yılının en altın albümüne imza atmıştır!
Kadro;
Klaus Hess - vocals, guitars
Martin Hesse - bass, vocals
Werner Nadonly - keyboards, synthesizers, strings, Mellotron
Peter Panka - Drums , vocals
Cem Kurtuluş,2022