// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

Fenerbahçe Tribünleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fenerbahçe Tribünleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

01 Mart 2013

Fenerbahçe Yönetimi'nin Taraftarını " Polise ve Savcıya" Satması...


Belki de geç kalınan bir yazı. Olayları kaba taslak anlatmayla başlayacağım. Fişek  atıldı, herkes bu fişekler ne güzel görüntü oluşturdu dedi, sosyal medya üzerinde fotoğraflar ve  videolar paylaştı, Avrupa manşetlerinde bu görüntüler yer buldu. Yanlışlıkla sahaya indi bir madde. Bu da rüzgardan dolayı…

  Bu görüntülerde fotoğraf ve video görüntüleri paylaşanlar Fenerbahçe taraftarını hain (!) ilan ettiler.  Yalan yanlış bilgiler verildi basın üzerinden. Telegol ekibi çocukları ifşa etti televizyon karşısında.  Fişek atılan maddeye “ Meşale “ dediler. Gazeteciliğin bu kadar ayaklar altına  aldığını, gazetecilik yapamayacaklarını Telegol bizlere gösterdi!

 Aziz yıldırım sağlık sorunları nedeniyle bir fotoğrafı Habertürk’te yayınlandığı için Fenerbahçeliler ayaklanmıştı. Gazeteciliğe etik olmadığı  için ayaklanmıştı herkes.  Ama şimdi suçu olmayan Münferit Fenerbahçeli arkadaşlarımız  televizyon karşısında suçlandı, suçlanmaya devam ediyor. Yüksel Günay o çocuklara “ Terörist” yaftası yapıştırdı.

 Senelerdir Fenerbahçe’nin içinde olmuş biri Yüksel Günay ama Fenerbahçeliliği idrak edememiş biri..

 1980 döneminde Dolandırıcılık iddialarıyla ifade vermeye çağrılan biri de denebilir. Fenerbahçe yönetiminden Tolga aytöre ve Talat yılmaz televizyon karşısına çıktı, alçaklıklarını bir defa gösterdiler. İstanbul Emniyetine “ Savcı ve Polis “ bunları alın diyerek davetiye çıkardı.

 Görülüyor ki Aziz Yıldırım için devlete baş kaldıranlar Kahraman (!), Fenerbahçe için bozuk düzene baş kaldıranlar hain ilan ediliyor. Çağlayan’a, Silivri’ye gidenlerin Fenerbahçeliliğini sorgulamak en büyük hatadır.12 Mayıs'ta  Arabayı ters çeviren Fenerbahçe taraftarını terörist ilan eden basından bir farkı olmadığını bugün Fenerbahçe kulübü yöneticileri FBTV karşısında bizlere göstermiştir.

 Bunun haricinde Fişek atan Münferitlere bir grubun içinde olduğunu ima edenler büyük yanlışa düşmüştür. Kendi ceplerinden verdikleri paralarla görsel  bir şey yapıp sadece takımı ateşlemek istediler. Talat Yılmaz’a da birkaç sözümüz olmalı..

Talat Yılmaz.. Bu çocukların Azmettiricisi yok, emir aldıkları , biat ettikleri biri yok.. Ve Televizyon karşısında sizler  bu çocuklarla ilk önce gurur duyarken sonrasında bu çocukları terörist görmeniz sizin ikiyüzlü olduğunuzu göstermektedir.  Bu çocukların Para aldıklarını iddia etmeniz vardır ki  FBTV’de söylendiği kanıtlanmıştır, kendileri sadece biriktirdikleri paraları Fenerbahçe’ye harcayan insanlardır..

FBTV canlı yayınında Fenerbahce spor Kulübü yöneticileri ''Savcı ,Polis göreve .. '' diye kendi taraftarını fişledi. Bu fişek atan çocukları Her şeyi Fenerbahçe için yaptıkları unutulmayacağı gibi, Taraftarını fişleyen yönetim ve Bilet uğruna Fenerbahçe yönetimini savunanlar da unutulmayacaktır!



Yazan:Cem Kurtuluş

04 Aralık 2012

Deplase Kayseri..(04.12.2012)


Cefa çekmek, deplasman yolunda  atılan adımlardan birisidir. Haftalar öncesinden paranı biriktirirsin, bazen otobüste açık çıkar, o açığı denkleştirmeye çalışırsın bazen de yolda yemek yemezsin. Kimi zaman bir çorbayı 10 kişi içersin, bir birayı 5 kişi içersin. Deplasman yolculukları paylaşmanın ötesinde bir şeydir, ama her şeyi.  İşte o yolculuklarda Dostluklar kazanılır..

Taraftarı kazıklamaya devam eden yöneticiler bu maçta da  kazıklamaya devam eder düşüncesi bu maçta rafa kaldırılmıştı.  Kayseri yönetimi biletleri 20 lira yapmış, biz Fenerbahçeliler en azından bu maç için rahat nefes almıştık.

 Bulduğunuzda eğer almıyorsanız o yol bir türlü geçmek bilmezdi.. Çiş molaları, bayılmalar derken bir de baktık Kayseri’ye yaklaştık. Bunun sonucunda üzerimize çöken yorgunluk da vardı. Şehir genelinde tur attık, yemek için yer aradık ve sonunda bulduk. Sonrasında dolanmalara devam, biletlerimizi alıp stadın oralarda beklemeye koyulduk.

 Tam beklerken Kayserililerin bize doğru taş attığını gördük ve polisin haksız yere bazı fenerlileri gözaltına aldığını da. Bu taşlara karşı , karşılık elbette verilecekti. Kayserililer  , Fenerliler üstlerine gidince kovalamaya başlayınca  koşmaya başladılar, ve polisin arkasına sığınıp taş atmaya devam ettiler, bu defa diğer taraftan taş atmaya başladılar.

 Yaptıkları tek şey taş atmaktı. Madem taş atıyorsun neden kaçıyorsun.  Bizler stada girmeye hazırlanırken aklımız yine orada kalmıştı. Kayserililer kahpece takım otobüsünü taşlamışlardı. Kim ne yaparsa karşılığını alır sözü her yerde geçerlidir bu yapılanlar da unutulmayacaktır. Stada girdik..

Oldukça fazla yer ayrılmıştı Fenerbahçe tribününe..

Yenilmişsen ya da berabere kalmışsan dönüş yolları  uyku modunda geçer ama hemen uyumadık tabii, ve uyutturmadık da . Tek ihtiyacımız alkoldü. Aloğlu Alican’a ayrı parantez açmak gerek sanırım buradan.. ‘bambam ‘ şşt şşt ‘tekel’ şşş ‘isyan’ diyerek makaranın dibine vurmuştuk tek kelimeyle. Gülmekten artık söyleyemiyorduk, aralarda tezahüratlar değişse de ‘bambam’ demeler hiç değişmiyordu.

 Yolun ortasında zıplamalar, halen Bambam’a devam etmeler ve sonrasında jandarmanın gelmesi tam bir delilikti. Tekel bayi görüp tam bira alacakken tekel bayide kredi kartının çalışmaması da iyi olmadı ve sonrasında yola devam ettik. Bestelerin ardı arkası kesilmiyordu, bu sabaha kadar devam edemezdi. Üzerimizde aşırı bir yorgunluk vardı, dönüş yolunda otobüste yerde yatanları da hesaba katmak lazım. 


Cem Kurtuluş, 2012




21 Eylül 2012

Fenerbahçe -2 Marsilya 2 : Yanıyoruz Fuat Abi !





















Bir süredir maç yazılarından uzak kaldım . Marsilya maçıyla ilgili konuşulacak o kadar şey var ki nereden başlasam bilemiyorum. Ama en baştan tribünden başlamak gerekir aslında ,ama onun öncesinde takım hakkında birkaç şeyden söz etmek gerekir. Aykut Kocaman’ın hatalarını burada sıralamayacağım..

 Meireles ilk Avrupa maçında başarılı oyunuyla dikkat çekerken. Hasan Ali, Mehmet Topal sahanın başarılı isimleri arasındaydı. Alex attığı şık golle ne kadar önemli bir isim olduğunu bizlere tekrardan göstermiş oldu. Aykut Kocaman’ın Alex’i oyundan erken alışı takımın 60.dakikadan sonra zayıflamasına neden oldu.

Alex koşmasa dahi attığı milimetrik paslarla takımın en önemli oyuncusu olduğunu söylememize gerek yok sanırım. Ama Alex koşmuyor diye eleştiriliyor,ama her maç  10 km koşuyor,bu da her şeyi ortaya koyuyor. Sow’un sakatlanıp oyundan çıkması,sonrasında oyuna Bienvenu’nun girmesi oyunda farklılık yaratmadı. Cristian’da sonradan girse de fazla katkısı olduğunu söyleyemem.  Şimdi tribünlere geçelim..

Meşale organizasyonu her şeyden önce gizli yürütüldü. Ve bu organizasyonu yürütenlerin çoğu ''grup dışı'' bakmıştı olaya, herkes elini taşın altına soktu  Fikirler birleştirildi, konuşuldu. Pankartlar hazırlandı, bayraklar hazırlandı. ‘’Biz Fenerbahçeliyiz ‘’ pankartı grupçuluğun saf dışı bırakılmasıydı.

 Sadece Fenerbahçe gençleri olarak yapıldı her şey, elbette sonrasında her şey açığa çıkmıştı. Gruplardan olanlar da vardı. 20-25 yaş gençlerinin bu tribünde  var olduğunu gösterebilmekti amaç. Grupsuz,isimsiz sadece Fenerbahçe adı altında, Fenerbahçeye gönül vermiş gençler olarak. Dakika 50’yi bekliyorduk.

 Ve Dakika 50’yi gösterdiğinde herkes meşaleleri çıkarmış ,yakmıştı. Sahaya atılmaması herkes için olumlu oldu,ki bunu  yapanlar  arada olmuyor değil. Ve ‘’ ağabeyler iyi bilir,onlara soralım’’ düşüncesi meşale organizasyonuyla saf dışı bırakılmıştı bu maçlık. Caferağa’da Fenerbahçe düşmanlarına küfür edildiğinde susturmacalar, sonrasında meşale yakıldığında ‘’söndür onu’’ ikazları kısacası delinmiş oldu.

Flashlar patlarken ‘’Yanıyoruz Fuat  Abi’’ pankartının fotoğrafı tam olarak görseydik iyi olacaktı, ama olmaması da sorun yaratmıyor. Her şeye rağmen  bu organizasyonda emeği geçen herkes varolsun, sağolsun..  Her şey Fenerbahçe için.. Grupsuz, isimsiz bu denli organizasyonlar devam ettikçe, insanlar bu jenerasyona destek verdikçe bu görüntülerle sık sık karşılacaksınız..

Yazan:Cem Kurtuluş


13 Mayıs 2012

Direnişin Simgesi Fenerbahçe / 10 Temmuz 2011





















Günler  10 Temmuz 2011'i gösteriyordu. Bir gün öncesinden sabahlayanlar vardı. Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü Fenerbahçe, yine bir eylem için yollardaydı. İlk istikamet takıma moral vermek amacıyla Topuk Yaylasıydı.  Aziz yıldırım, inanılmaz bir tesis hediye etmişti Fenerbahçe’ye.  Bir köye girmiştik, herkes bizi selamlıyordu.Küçük çocuklar Fenerbahçe formasıyla cama çıkmışlardı, bazıları ise sokağa.  Takım tutmayanlara dahi o gün Fenerbahçe sevgisi aşılanmıştı. Forma ve bayrak hediye edilmişti. Arka arkaya sıralanan arabalar, tesislerin içinde sayısız taraftar, sahanın içine girenler, köfte ekmek alıp gölün tarafına gidenler ve bir çok şey…

 Sadece Topuk Yaylasına araçların girişi biraz sorunluydu, ama bu da o kadar  önemli değildi. Her şey güzel gidiyordu o ara. Fenerbahçe taraftarı  topuk yaylasındaki görevini yerine getirmişti. Sıra Bağdat Caddesinde  başlayacak olan yürüyüşteydi.  Sayı olarak inanılmaz bir kalabalık vardı, arada kopukluklar yaşanıyordu. Kimileri birilerine biat ederken, kimileri sadece Fenerbahçe için  oradaydı.

Ortalıkta hiçbir gazeteci yoktu. Fenerbahçe Taraftarının  Kadıköy’deki protestosu bunda önemliydi.  Fenerbahçe taraftarı, Bağdat caddesinden Köprüye doğru yürüyordu.  Trafiğe açık 3 yol kapatılmıştı. Ve stadın çevresinde polis dahi yokken gaz bombalarıyla poliste yerini almıştı.

 “ Cemaat  ve  Fetullah Gülen aleyhine tezahüratlar,  RTE ‘ye karşı aleyhine söylemler “ ile taraftar  yürümeye  devam ediyordu. Ama onlar da buna dayanamamıştı artık.  Halkın Fenerbahçe’si köprü boyunca yürümüştü.  Polis sol köşeden gaz bombasını atmak için bekliyordu, aniden taraftarlar koşarken gazlar gelmişti. Zehirleyici bir gaz olduğu gerçeği vardı. 25 dakika gözlerini açamaman da doğaldı.

 Genci, yaşlısı, çoluğu çocuğu yerde bayılmıştı. 80 yaşındaki dede, önde yığılan 30 yaşındaki astım hastası kadın ve bir çoğu bu gazdan zehirlenmişti.  Bu gazın ismi Hardal gazıydı. Hardal gazını bilmeyenler için birkaç bilgi verelim.  Savaşlarda kullanılan gazlardan biridir,12 saat sürebilen  acılı bir ölüme sebep olabilir. İnsanlar önünü görmüyordu  tükürmekte dahi zorlanıyordu, nefes almakta aynı şekilde çok zordu. Kimileri aşağıya doğru, kimileri yukarıya doğru koştu.


 Ama polis, gazları atmaya ve üstümüze gelmeye devam ediyordu. Ama bizim silahımız yoktu, haksızlığa tepki göstermek için oradaydı Fenerbahçe taraftarı.  Adaletin bittiği yerde Anarşi başlar kelimesi tam olarak bunun için doğruydu.    Biz o gün öldürülmüştük acı bir şekilde. Polisin acımasızlığı o günden itibaren yerini almıştı Fenerbahçe taraftarının gözünde.  O gün  Fenerbahçe taraftarı gaz bombaları altında boğulurken ortalıkta bir gazeteci yoktu, olayları çeken sadece Eurosport vardı. O  da uzaktaydı.  Fenerbahçe taraftarına yapılan bu zulüm ne ilk olacak, ne son olacaktı .  Acı çekse de bu taraftar, sevdasından vazgeçmemişti!

Cem Kurtuluş,2012

12 Mayıs 2012: SEVDAN ONUR'UMUZDUR ...














3 Temmuzdan beri oynanan oyunlarından farkındaydı Fenerbahçe taraftarı.. Buraya kadar gelinmesi Fenerbahçe taraftarının ve takımının mücadelesi sayesindeydi.  Ümitler ise son maça kalmıştı. Kaybetsek de kazansak da değişen bir şey olmayacaktı. Bu kadro Fenerbahçe tarihine altın harflerle yazılmıştı.















Verilen mücadeleydi asıl şampiyonluk, kupaların hiçbir değeri yoktu. Futbol her türlü sonuca açıktı. Ve stat kapıları açılmıştı artık. Maraton Tribününe doğru yönelirken Çevik kuvvetin anlamsız biber gazıyla karşılaştık,bir süre yerde kaldık.

 Sonrasında OKUL AÇIK tribününe yöneldik. Biletli,biletsiz herkes oradaydı. İnternet'ten bilet satışının olumsuzluğu böyle sonuç doğurmuştu. Herkes teker teker girerken,soldan kapı açılınca hurra diyerek  herkes içeriye  hücum etti. Giren girdi , giremeyen dışarda kaldı. Bu sayede stada girmiş olduk,sadece OKUL AÇIK tribünde değil başka tribünde de bu böyleydi. Kimileri ise kombinesi var diye dışarıda bekletiliyordu.

Olaylar Devlet terörünün devam ettiğini gösteren nitelikteydi.  Çevik kuvvet bazı şeylerden rahatsız olmuş,biber gazların taraftarın üstüne sıkmıştı. Taraftar buna rağmen her şeye direndi. Polise karşı duruş belliydi. Ama polis daha maça girmeden taraftarı tahrik etmişti ve bu olacak olayların habercisiydi ve en sonunda öyle oldu. 

Onların silahı vardı,senin ise taşıdığın yürek vardı. Polise karşı tribünden koltuk atılıyor,polis buna gazlarla karşılık veriyordu. En sonunda kapılar kırılmış,taraftar sahanın içine girmişti. Trabzonda otobüsümüzü taşlarken bu Türk Polis teşkilatı neredeydi? O atılanlar sonrası Polis neredeydi? 















 Ya da sarı lacivert rengi görünce dayanamıyorlar  sözü daha doğru olacaktır. Yerde 5 kişiyi coplamak mı Halk için emniyet ve hizmet? Hangisi bu ilkelere uyuyor Ey Polis Teşkilatı? Fenerbahçe taraftarını gördüğünüzde dayanamıyorsunuz muhtemelen, gazlarınızı sakladığınız yerden çıkarıyorsunuz.

İnsanlık dışı şeyleri yapmaktan geri kalmıyorsunuz. Taraftar sahaya girdiğinde polisler taraftarı uzaklaştırmak için gaz sıkmaya devam etti.  Genç, yaşlı, çoluk çocuk fark etmeksizin taraftarı öldürmek için her yolu denediler.  Çağlayan’da plastik mermi kullanan polise de şaşırmamıştık, bu polise de ve Fenerbahçe taraftarını vatan haini ilan eden Polise de.

 Statta yediği onca gazdan sonra bir öfke patlaması yaşandı stat dışında. Kızıltoprak 'ta ilk olaylar yaşandı, sonrasında Söğütlüçeşme'ye kadar sürdü.  Tazyikli sular taraftarın üstüne iniyordu, sonrasında görevliler havaya ateş açıyordu. Kimileri ise taraftara silah doğrultuyordu,o silahı doğrultma nedenleri nedir onları bile bilmiyorlardır muhtemelen. Ama Fenerbahçe taraftarı olunca iş değişiyor.  Bu polis aynı zamanda Fenerbahçe taraftarına " gerçek mermi " kullanın diyen polisti!  Çevik kuvvet takviyelerinin gelmesiyle Fenerbahçe Taraftarı Kalamış'a doğru sürüklendi, orada da taraftarın üstüne helikopterden biber gazları atıldı. 

Bu yapılan muamele insanlık dışı olduğunu görmemek körlük göstergesidir.  

Tüm gazları Fenerbahçe taraftarına sıkan Türk Polis teşkilatı, kimseden iyilik beklemeyin sizler.. 



1. Taraftar,  takımını alkışlarken polis biber gazıyla müdahale etmiştir
2. Bunun sonucunda genç,yaşlı ayırt etmeksizin bir çok kişi boğulmuştur
3. Cemaat aleyhine atılan sloganlar polisi harekete geçirmiştir
4. Polis cop ve kalkanlarına sığınarak,biber gazını ölçüsüzce taraftara sıkmıştır
5. Taraftar sahaya inmiş, polisi kovalarken. 5 polis yerde bir Fenerbahçeliyi coplamıştır
6. Taraftar polisi kovalamasının ardından polis gazı yeniden sıkmıştır, insanlar o esnada boğulmuş,yere yığılmışlardır.
7. Olaylar dışarıda da devam etmiştir,polise müdahale etmiştir taraftar. ama etkiye tepki niteliğindedir.
8. Taraftar helikopterle izlenmiş,taraftara ışık tutulmuş,kalamışa doğru gazların ardı arkası kesilmemiştir.
9. Tazyikli sularla polis müdahale etmiştir. ve Fenerbahçe taraftarlarınca polis arabası devrilmiştir televizyon görüntülerinde görüldüğü gibi.


Son olarak FENERBAHÇE YÖNETİMİ TARAFTARINI DAHA ÖNCE OLDUĞU GİBİ POLİS'E SATMIŞTIR! 



Cem Kurtuluş, 2012

26 Mart 2012

ŞAMPİYON FENERBAHÇE: Çevik Kuvvet'in Fenerbahçe Taraftarına Müdahalesi !!

Tam 3 senedir  Avrupa Şampiyonasında final oynayan Fenerbahçemiz,  hak ettiği kupayı aldı. Elbet bir gün alacaklarını biliyorduk ve öyle oldu.  Binlerce kişi Şampiyon takımı karşılamak için havaalanı’nın yolunu tuttu.  Meşaleler, fişekler, büyük sevgi gösterileri..

 Hiçbir şey engel olamazdı sevgimizi haykırmaya ,tabii bunlardan birini unutmuştuk Emniyet Mensupları. Takımdan oyuncular yavaş yavaş çıkıyordu,ve otobüs yaklaşmıştı artık.  Sonrasında Emniyet olaya el attı. 

Duygu Bal’ın doğum günü nedeniyle bir Fenerbahçe taraftarı atkı vermek isterken polis müdahalede bulundu. Ve olaylar böylece ateşlendi. 12 yaşında kız çocuğunu yerde coplayan Türk Polisi (!),  Şampiyon Takımın Otobüsüne taş atan Türk Polisi, copunu her türlü şekilde kullanan, kalkanlarının arkasına sığınan Türk Polisi, Fenerbahçe taraftarına ağıza uygun olmayan küfürleri eden yine Türk Polisi.

Şaşırdık mı hayır ?  Bunlar daha bizim iyi günlerimiz. Daha kötülerine karşı mücadeleyi elden bırakmamalıyız,pes etmemeliyiz.  Ne zaman ki pes eden taraf biz oluruz o gün kaybettiğimizin resmi olur bu. Polis şiddeti Türkiye’de çok farklı bir yerde, bunu görmek  zor olmamalı. 

Türk Polisi ile Fenerbahçe taraftarının mücadelesi bir süre devam etti. Bir küçük kardeşimizin ayağı kırıldı Türk Polisi tarafından yerde coplanarak. İşte güvendiğiniz Türk Polisi (!).  Bizimle birlikte bu mücadele de yer alan herkes sağolsun,var olsun. İşte FENERBAHÇE bu yüzden YIKILMAZ !! Anlamayanlar Anlasın !!

Yazan:Cem Kurtuluş                      

15 Mart 2012

Fenerbahçe Yönetimi Bizi Yine Şaşırtmadı !

Fenerbahçe yönetimi yine şaşırtmadı bizleri daha önce yapılanların yanında bu ağır kaçtı. 500 liralık alışverişe   Migros Tribünü bileti bedava. Anlayış bu.

 Farklı tanımlar yükleyebiliriz bunlara. İlk başta Taraftarı müşteri gibi gören zihniyet sonrasında yolunacak kaz arayan bir anlayış sonrasında endüstriyelliğe dayalı ve her şeyi para olmuş yönetim anlayışı  Ve Karaborsa ’ya ses çıkarmayan ,zamanında hep destek tam destek palavralarıyla ortalıkta dolanan suskunlar tekkesi mi desek..

Ey Fenerbahçeli .. Cebinde paran  olmayabilir, Fenerium’dan şu güne kadar ürün almayabilirsin, yüreğinde taşıdığındır seni yaşatan. Okul harçlıklarından, iş mesailerinden kalan parayla bilet alansın sen.

 Neden Halk demiştiler Fenerbahçe’ye biliyor musun? Halk Fenerbahçe’yi omuzlarda getirdi işte bu yüzden.  Yeşilçam filmlerinde hep bir Fenerbahçe, cilalı  İbo, Hababam sınıfı ve bir çoğu. Her şey endüstriyelleşmeden iyiydi, bunlara çanak tutanlar vardı elbette. Gözü paradan başka bir şey görmeyen anlayış. Lefter,-Basri ve nicesi bunları gördü mü üzülmeyecek miydi? 

 Ve şu an kemikleri sızlıyordur onların.  Bu taraftar takımı için her yerde bulunmasına rağmen karşılığı bu mu olacaktı?  hem de sizden destek almayarak. Karabük, Eskişehir,Trabzon ve nice yer de yalnız kaldı. Trabzona çaylar bize cezalar ne çabuk unutuldu?  Taraftarı bitirmeye yönelik operasyonların ardı arkası kesilmiyor. Ve Feneriumlar para tuzağı. Eğer sen Fenerbahçe’yi yüreğinde yaşatıyorsan en büyük Fenerbahçeli sensin, sana para tuzağı kuran yöneticiler değil!

Yazan:Cem Kurtulus

16 Haziran 2011

Taraftar

Geçen gün Sinan erdem’de Fenerbahçe-Galatasaray maçındaydım
Bizler ses tellerimizi patlatıyor iken 
Karşımızdaki insanın sessizliğini gördüm
Cenaze’ye gelmiş gibiydiler
Sanki tatil’e  gelmiş güneşleniyor gibiydiler
Bir heykel düşünün
Aynen onun gibiydiler
Bir taraftar takıma maç kazandırır diye bağırırken 
insanların ayağa kalkmadığını görmek kötüydü
Maçta olanların hepsi bilir
Ama maçta yaşadığım bir olayı anlatacağım
Bu olaylar hiç birinize yabancı gelmeyecektir
Bir koltuğun üzerine çıkıp bağırıyordum takıma destek vermek için
Bizlerin suçu takımımızı her yerde desteklemek
Birisi arkamdan çekilsene şu koltuktan göremiyorum dedi
Merdiven’e geçebilirsin dedim
Geçemem
Göremiyorum dedi bana
Profil buydu

Eğer şampiyonluğa oynuyorsan
Aileler
Sevgilisi ile fotoğraf çekilen kişilerin olması çok doğal
Taraftarlık yeri geldiğinde eleştirmek yeri geldiğinde övmektir
Doğruları görmektir
Ayağa kalkmayan cimbomlu olsun diyince ayağa kalkmayanlar vardı
Bunu  Kadıköy şükrü Saraçoğlu stadında maraton alt tribünün de görebilirsiniz
Param var
Kombinem var
Ürün alırım
Zihniyetidir bu

Yaşasın amatör ruh
Bu mücadeleye her zaman devam edeceğiz
Başarılar gelsin veya gelmesin
Hakedene hak ettiği kadar değer verilir
Mücadelenin hakkını verenler yalnız kalmazlar

Yazan:Cem Kurtuluş


04 Mart 2011

St Pauli: 'sıradışı' futbol takımı






















Dünyanın en sıra dışı takımı St.Pauli. Her yönüyle dünya’da  herkesin sempatisini kazanmış bir takım. Her şeyden önce duruşları var. Ultras kültürünü benimsemiş bir takım. “ We love you”   besteleri akıllarda  kalmış bir beste.  İlk kurulduklarında 1500 1600 arası taraftara oynuyorlardı. Küçük bir semtin takımılar.  Endüstriyel futbol’a yenik düşmediler. Takımın başarısı hiçbir zaman önemli olmadı, taraftarlar  takım küme düşse de başarılı olsa da   maçlarına  gidip takımını destekledi.


 Che Guevara posterleri neredeyse her maçta görülür, St.Pauli sol görüşü benimsemekle birlikte futbolun dayanışma içinde olması gerektiğini savunur.     Bir ara açtıkları “ Dazlakları siktir edin hepimiz kardeşiz’’ diye bir pankart açmaları Futbolun ırklarla ilgili olmadığına dair ince bir ayar niteliğindedir. Türkiye’den St.pauli’nin destekçileri de yok değil. 















 1500 -1600 taraftara oynuyorlardı bir zaman yukarıda belirttiğim gibi. O da 80’lerin başına denk geliyor. Sonra stat büyüdü,taraftar sayısı da arttı.  Endüstriyel futbol statların içine girse de onlara uğramadı. Her yerde yapmak istediklerini yaptılar. Statlarında AC/DC şarkıları çalan bir kulüp St.Pauli. Bizim burada incelediğimiz St.Pauli taraftarının futbola bakış açısı. Statlarında  Karl marx posterleri de maçlarında eksik olmaz. Çoğu kişi bu nedenle sevmeyebilir,ama eminim onların umrunda değildir. Taraftarlar çok enerjik. 90 dakika susmuyorlar. 

Coşkulu tezahüratlarıyla  takımlarına inanılmaz destek veriyorlar. Bir deplasmanda yaklaşık 200 300 kişi olmasına rağmen çıkan sesi duyarsınız.  We love you bestesi en çok bilinenlerden olduğu için ilk öğrendiğim beste buydu, bir basket maçında Che Guevara bayrakları havada beste yüksek sesle söyleniyordu. öğrenmiştim.  Başkanlarının eş cinsel olduğunun altını çizmek gerek. Saklamamıştır bu durumu, başka kulüplerde olsa aşağılayıcı cümleler kurulabilir, ama St.Pauli’nin kültüründe ayrımcılığa yer yok. Her türlü ayrımcılığı acımasızca eleştirirler. St.Pauli’de Punk’ı da patronu da işçisi de zengini de fakiri de birleşir maçlara gidip tezahüratlara katılırlar. 90 dakika tezarühatlara katılırlar.


Özet olarak; Endüstriyel Futbola karşı bakışlarıyla,eleştirileriyle sıradışı bir takımdır St.Pauli. Korsanlara selam olsun! 

ST.PAULI IS ULTRAS

Yazan:Cem Kurtuluş

25 Şubat 2011

Fenerbahçe Tribünlerine Genel Bir Bakış


Fenerbahçe Tribünleri eskiden bugünlere kadar mücadelesinin en büyüğünü vermiş,  2000’lerde farklı bir yapıya bürünmüştür. Bunda bazı etkenlerin rolü yadsınamaz. Aziz yıldırım’ın uyguladığı politikalar baş etken. Taraftarı uzaklaştırma politikaları izlenmiştir..

 Fenerbahçe tribünleri  her zaman abiler ve kardeşlerin olduğu zaman farklı bir noktada olmuştur. Gerçek birliktelik hikayelerini 80’lerde yaşayan tanıdıklarımızdan duymuşuzdur O zaman insanların gözlerinde “ ben lider olacağım, ya da parayı cebe indireyim ’’diye kaygısı yoktu. O zamanlar amigolar vardı, ilk amigo kavramı eskişehir’li amigo Orhan’a aittir. Kendisi yanılmıyorsam Mustafa Denizli’ye kafa atmasıyla ünlüdür.

Fenerbahçe tribünlerinde ise “ amigo efsane Adnan ağabey, Amigo Kemik Ağabey ’’bu sıfatları taşıyan amigolarımızdandır.  Ama her şey bir zaman sonra farklılaştı. Amigo kavramı tarihe karıştı, tribünlere rant karışıp,  böylece bu insanlar tribünden ayrılınca tribünler farklılaştı. O kişilerin tribüne girmesiyle tribünler çok çok değişti. 80’lerde sabahlamaları yaşayanların efsane olduğu unutulmuş oldu, mücadeleleri unutuldu , ve işin içine başka şeyler girmiş oldu.

80'ler hep mücadele ile geçti.  Savaşlar ile geçti. Tribünler hep ön plandaydı  Sabahlamalar ve sabahlamalarda alınan yaralar, takımı için mücadele edenler. Aşağıdaki alıntıya da önem vermek gerekir.

Tunç Demirci’nin bir yazısından


“ Doksanlı yıllardan başlayarak Türkiye’deki ekonomik ve sosyal değerlerin yozlaşmasıyla, o güzel insanlar o tribünlerden kovulmuş, koparılmış, sürülmüş, yıldırılmış ve yerlerini çift tabancalı, cipli reisler almıştır.’’

Yönetimlerin reis adı altında bazı kişilere elden verdiği biletler, bu kişilerin paralarını Fenerbahçe üzerinden kazanması ve birçok diyebiliriz. Bedava bilet her dönem olmuştu, 90’lı yıllarda semtlere inen bedava biletlerle tribün dışında kimse kalmaması bu noktada önemliydi.

Çeşitli semtlerden gelen insanların  semt sevgisi Fenerbahçe’nin önüne geçemezdi. Şimdi öyle bir şey oldu ki grupların çoğalmasıyla grup sevgisi Fenerbahçe’nin önüne geçti.  90’lı yıllarda kavgalar azalmamıştı ,çatışmalar had safhadaydı. Beşiktaş tribünüyle kapalı tribünü kapma mücadelesi o dönemlerin önemli olaylarındandı.

 Kapalının sağ tarafı hep Fenerbahçe tribünün olmakla birlikte kapalı savaşı o dönem iki tribün arasında geçti. Galatasaray tribünü bu savaşın dışında kalmıştı. Elbet eksik bilgiler olabilir ,bizim büyüklerimizden dinlediklerimiz bunlar.


Ve Bir alıntı daha yapmak istiyorum.

 “ İhale ve açık artırma usulüyle hareket eden devşirilmiş ‘Reisler’, etraflarında oluşturdukları yüz, ikiyüz kişilik gruplarla fiziki şartları elverişsiz ve seyirci kapasitesi sınırlı stad tribünlerinde etkili olabilmişlerdir.Bedava biletle, karaborsayla, yönetimin ya da muhaliflerin beslemesiyle palazlanan, çıkar ve güce göre anında kıble değiştirebilen bu ‘Reis’ler, o masum çocuklardan ‘menfaat çetesi’ oluşturmuştur.’’


Menfaat olayı devreye girer. Reis diye hitap edenler , Fenerbahçe’ye değil de bedava bilet verdikleri reis diye hitap ettikleri kişiye bağırırlar. Şimdi Tribünde önemli olan gruplara ayrılmak mı, yoksa birlik olup herkesi aynı görmek mi.

 Fenerbahçe tribünleri belki bir gün eski günlerine dönecektir , ama bir tek şartla dönmesi olasıdır. Reis kavramını rafa kaldırılmasıyla. Zamanında da liderler vardı ,ama gerçekten liderlerdi. Bu bir komutanın askerlerini yönetmesi gibi. Tribünde de şuna şöyle açıklık getiririz paraları cebe indirmek gibi değil. 

 Fenerbahçe tribünleri bilinmelidir ki yönetimci değildir ,ama şimdi durum çok farklıdır. Zamanında tahsin kaya'yı her ne olursa olsun protesto eden bir topluluktur Fenerbahçe taraftarı. " " Es eslerde yalnız kaldık helal olsun Tahsin kaya" 1987 Eskişehir deplasmanı.

Kısacası Fenerbahçe tribünlerinde " Sadece Fenerbahçe" ilkesiyle yola çıkanlar vardır ,olacaktır. Ama Fenerbahçe üzerinden rant sağlayanlar, parayı cebe indirenler oldukça durum daha da kötüye gidecektir..

Yazan:Cem Kurtuluş