// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

19 Mart 2013

Far and Away (1992)




Sinema olaylarında bazı filmler var o kadar gereksiz yapım olmasına rağmen oscar alıyor, kimi yapımlar var iyi iş çıkarsa da oscar alamıyor.  Oyuncu , yönetmen , film her neyse Oscar aldığında değişmiyor gözündeki yeri.  Konuya dönecek olursak; "Far And Away" hikayesini 1890'lardan alıyor. Kostümler, mekanlar en iyi şekilde ayarlandığını daha filmin başından itibaren tanıklık ediyoruz.

 Filmin başlangıcı itibariyle 1890'larda hikayemizde Joseph denen genç irlandalının babasının ölümünden sonra anlaşmazlık içinde tabutu taşırken evlerini yaktıkları Daniel Christie'ye karşı beslediği kin üzerinden yola çıkıyor. Babasını kaybetme aşamasındayken genç oğluna öğütlediği en önemli cümle "toprak olmadan insan bir hiçtir " cümlesinden ibaret oluyor. Elleri tabutta olan insanların ölüsüne saygı duymayan evlerini yakan Daniel Christie'nin adamları filmin seyrini değiştirecektir. İntikamını almak için yola çıkan Joseph'in, Christie'nin kızı tarafından tecavüz suçlamasıyla karşı karşıya kaldığını gözlemliyoruz. 

Film için erken bir kırılma noktası olsa da bu bölümlerde Joseph'in hem intikam için çıktığı bu yolda beceriksizliğine tanıklık ediyoruz. Christie'nin kızı ile gözgöze geldikleri andaki etkileşimi de film, gördüğümüz andan itibaren bize hissettiriyor. Daniel Christie'yi öldürmek isterken cezalandırılan Joseph'in ilerleyen bölümlerde zengin,asil, aynı zamanda güzelliğiyle göz kamaştıran Shannon ile kaçışına tanıklık ediyoruz. Amerika'ya uzanan yolculukta arazi alma umuduyla yola çıkan ikilinin bu bölümlerde alt ve üst tabaka kavramları üzerinden film kendi çapında eleştirisini yapıyor. 

Asilzade bir aileden gelmiş olan Shannon'un daha çok kavgacı tiplemelere tepeden bakmasını gözlemleriz. İstediklerini ulaşmakta çaresizce çalışan ikilinin daha sonra Joseph'in kuvvetli olması ihtimaliyle 1 ayda çalıştığı parayı bir gecede alabileceği yerde çalışmasıyla amaçlarına ulaşacakları yol yarılanır. Statü sahibi olur Joseph. Tanınmışlık, popülerite,ve saygınlık. 

Film, başlangıç itibariyle Daniel Christie'nin adamlarına karşı bir mücadele üzerine başlasa da ilerleyen bölümleriyle Joseph ve Shannon ikilisinin macera dolu bir yolculuğuna evriliyor. Bu yolculukta çaresizlik de, kendine yer edinme çabası ve bir takım yalanlar da çabası oluyor.

Filmin ikinci yarısında sıkı dövüş sahneleri;parayı kazanma zorunluluğu ve bir takım isim üstünden para kazanma çabalarının etkili şekilde işlendiğini görürüz. Shannon ve Joseph arasındaki " kardeşlik" yalanı söylentisi aslında başından beri bir aşkı betimler bize, kıskançlık kriziyle de bu açığa çıkar. 

Filmi üç bölüme ayırmak mümkün. Filmin ilk başlangıcında babasının intikamını almak için yola Joseph'in hikayesini değiştirerek intikamını çıktığı yolda Shannon ile yollarının kesişmesi bu macerada dövüşcü olarak para kazanarak arazi sahibi olmasını düşlemesini giden bir hikaye var oluyor elimizde. Birbirlerine duydukları "aşk" hissiyatını Shannon ve Joseph üzerinden görülse de bu aşkın tedbirli,telaşsız şekilde oluşunu izliyoruz. 

Bu aşkın yaşanması için önemli olansa araziyi sahip olunması ve bu konuda verecekleri savaşta saklı. "Toprak,insanın ruhudur" sözünü anımsarız bu yolculukta. Babasına verdiği sözde de Joseph, aslında kendisine inanmayanları yanıltmak ister. Bunu filmin başından itibaren hissederiz. 

Filmin final sahneleri herkesin bir savaş alanında kendini kanıtlarmışcasına varını yoğunu dökmesine neden oluyor. Bütün atların birbirinden yorgun düştüğü,yerlere debelendiği, çayır ve çimenlerden adeta yorgunmuşcasına ama Joseph ve Shannon ikilisinin aşkına tanıklık etmemizi sağlıyor. Bu aşkın meyvesinde toprağın önemliliğine vurgu yapıldığını da izleriz bu bölümlerde, filmin başında " toprak,insanın ruhudur" sözüyle birlikte aşk da bu savaşta galip gelmesini biliyor.

Oyunculuklara gelirsek... Joseph karakterine can veren Tom Cruise, güzelliğiyle adeta hem zengin hem de harikulade performansa imza atan Shannon karakterine can veren Nicole Kidman şahane bir ikili olarak performanslarının üstüne çıkıyorlar. Yan karakterlere yer açmak gerekirse; bahis oynatan "Kelly" karakterine can veren Colm Meaney, "Bay Bourke" karakterine can veren Wayne Grace, "Daniel Christie" karakterine can veren Robert Prosky ve bununla birlikte pek çok figüran filmin atmosferine uyum sağlamakla birlikte üst düzey performansa imza attı. 

Filmin çekim sahnelerine gelecek olursak; Atların yarış bölümü ise 12.000 metrekarelik bir alan tesis edildi. Bu çekimler ve aksiyon sahneleri çekimlerinde 9 kamera kullanıldı.  Bu sahnelerle birlikte dört kişinin kemiği kırıldı, bir at da öldü. Filmde yer alan Boston sokakları Dublin şehrinde çekilmiş olup, buralarda bu sahneler iki aylık zaman dilimi içinde çekildi. Müzikleri John Williams imzalı olmasıyla Bob Dolman senaristliğini üstlendi. 

Senaryoya ayrı parantez açarsak;senaryonun doyuruculuğu,diyalogları yönünden de hem aşk hem mücadele ve aralara serpiştirdikleri aksiyon vari yapısıyla da iyi bir iş çıkarıldığını belli ediyor. 

Sonuç olarak; Bob Dolman'ın senaristliğinin güzelliği, Mikael Salamon'un yarattığı muazzam sinematografik  nefes kesen manzarası ve  Ron Howard'ın yönetmenliğinin öncülüğünde, Nicole Kidman ve Tom Cruise muhteşem oyunculuğuyla taçlanan "Far And Away" pahalı prodüksiyonuyla birlikte döneminin en güçlü ve vurucu filmlerinden biri olmayı hak eden üst seviyede bir film. Ama en kötülere verilen Altın Ahududu Ödülüne  en kötü senaryo dalında aday gösterilmesi de dönemin jürisiyle olduğu açıklanabilir. 

Geriye dönüp son olarak toparlayacak olursak; bir zamanlar toprakların sahibi olan Daniel Christie'nin kim bilirdi bir gün başkaları gibi bir arazi uğruna savaşacağını ve yok olacağını? Belki de hayat tam olarak böyle bir şeydi

Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim;

"Dünyanın bu zavallı köşesinde hayaller bir bardak bira da son bulur"

"burası Amerika. paran yoksa bir hiçsin"

"toprak olmadan insan bir hiçtir"

"hayatta en sevdiğim şey  bir delikanlının gözündeki cinayet parıltısıdır"

"ticaret ve tavizle hayatın sisinde kayboldum"

"zaman her şeyi hallediyor değil mi Joseph
her şey olması gerektiği gibi oldu..."

"hayatımda gördüğüm en yaşlı attı

Cem Kurtuluş, Mart 2013