// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

19 Mart 2013

In the Name of the Father /Babam İçin (1993)

















Hükümetler..  Dünyadaki bütün hükümetler hemen hemen masum insanları katletmekle yükümlüdürler.  Bulamadıkları suçluları masumların üzerine yıkıp bir yol ararlar. Denetlerler, ama denetledikleri şeylerden habersizlerdir. Basit numaralarla “ bak şunu tıktık “ içeri söylemleriyle halkın gözüne girmeyi kendilerine görev edinmişlerdir.  Bu düşüncelerle yola çıkan " In The Name Of The Father" sisteme karşı bir tokat niteliğinde,  demokrasi çirkinlikleri adı altında yapılan, politik düzmecelerle ırkçılığın sembolünü gösteren bir resmidir. Sistemin işleyişine dair birçok ipucu veren Baba-oğul ilişkisini iyi inceleyen ve Babanın bir “ İsa” rolünde oynadığı politik film olarak da değerlendirilebilir.


Hikayeye geçecek olursak;  70’li yıllarda İngiliz hükümeti yeni bir yasa çıkarır ve bu yasanın çıkmasından 2 gün sonra suçlu-suçsuz herkesi sorgular.  1974 yılında da patlayan bomba ile film kapılarını seyirciye açar. Evlerden hurda çalmakta olduğu sırada askerler tarafından filmdeki kahramanlarımızdan   Gerry’nin “ nişancı “ olarak sanılır. Kaçamaklar sonunda kurulan barikatlarla birlikte asker ile bölge halkı arasında bir kargaşaya tanıklık ediyoruz. Evlerden hırsızlık yaparak geçimini sağlayan Gerry’nin çalışmak istememesiyle başlayan hayatıyla birlikte Gerry bir gemiyle ailesinden uzak yerlere doğru açılmak zorunda kalır. Bu yolculukta Gerry, dönemin getirdiği “ savaşma,seviş “ felsefesiyle birlikte hippi arkadaşlarının yanında yolculuğuna tanıklık ediyoruz.

O yıllarda İngiltere’de bombalı  eylemler olur, bombalar üstüne bomba yağar. Hiç beklenmedik bir gelişme sonrası Gerry ve ailesi terör eylemlerine yataklık etmekle suçlanarak kodese atılıyor. İlk önce Gerry alınır, çapraz sorgularla Gerry kendisinin yapmadığını inandıramaz bu bölümde. İyilik abidesi gibi görünen polisler,yardımcıları,şefleri bu çapraz sorguda yapmadığı bir suç yüzünden bir insanın üzerine ağır tahribat yapmasını bu bölümler acımasızca seyirciye yansıtılır. Her biri suçsuz olmasına rağmen devlet tehdit yoluyla suçlu olduklarını itiraf ettiriyorlar kendilerine, bu da devlet/hükümet  için eski bir yöntemdir. Kafalarına silah tutmalar, babanı öldürürüm  gibi tehdit vari cümleler her biri için tehlikeli bir yol olmuştur.

Gerry’nin tek suçu yanlış zamanda ,yanlış yerde olması. Suçu hırsızlık olsa da o suçtan dolayı içeri atılmaz. Bu suçsuzluklar karşısında polis “ terör yasasından” yararlanarak kurban olarak Gerry’i seçmiştir. Bu da aynı zamanda  Gerry için zor günlerin olacağının ifadesidir. Ailesi başta olmak üzere arkadaşları  30 yıla kadar cezayla çarptırırlar. İlk mahkemesinde de arkadaşıyla birlikte gördüğü işkenceler reddediliyor, sadece kendileri biliyor yaşadıklarını. Gerry hapiste  isyana kalkışıyor, uyuşturucu çekiyor, kavga ediyor. Artık yoldan çıkmış bir vaziyette umudunu kaybetmiş derece. Babasına düşkün olduğunu da hem babasıyla kaldığı koğuşta anlıyoruz,hem de babasını kaybettiği süreçte anlıyoruz. 

Kısa bir tabirle suçsuz olan bir insanın devlet tarafından nasıl bok çukuruna gittiğini daha iyi anlıyoruz. Bu süreçte suçsuz insanın haklarını savunan avukat da bu yolda bir savaşçı izlenimi bırakıyor bizlere. Filmin ilk yarısında çıktığı ilk mahkemede yapmadığı suçlardan tutuklanan Gerry ve ailesi,filmin ikinci bölümünde yıllardır saklanan delillerin gün yüzüne çıktığını, bir hukuk sisteminin nasıl işleneceğine dair örneğini sunuyor.Özgürlüğü acımasızca elinden alınan  Gerry’nin bu düzmece hükümet sayesinde kodeste kaldığı zaman dilimine dair  Gerry özgürlüğünü alırken Hükümet ve yetkililerine şöyle sesleniyor. 

“Ben suçsuz bir adamım! Ben yapmadığım bir şey için 15 yıl hapis yattım! Babam, yapmadığı bir şey için bir İngiliz hapishanesinde gözlerimin önünde öldü! Ve bu hükümet hala onun suçlu olduğunu söylüyor! Onlara bir çift sözüm var babamın suçsuzluğu kanıtlanıncaya kadar, bu davadaki herkesin suçsuzluğu kanıtlanıncaya kadar, suçlu olanlar adalet önüne çıkarılıp cezalandırılıncaya kadar, babam adına ve gerçek uğruna mücadelemi sürdüreceğim! “ –Gerry Conlon

Oyunculuklara gelirsek; Gerry Conlon karakterine can veren  Daniel –Day-Lewis kusursuz bir oyunculuk ortaya koyuyor, bunun yanında babası Giuseppe Colon’a  hayat veren  Pete Postletthewaite ile baba –oğul klas bir ikili oluşturuyor. Yan karakterlerden bombacı Joe McAndrew’e hayat veren  Don Barker en güçlü yan karakter oyuncularından biri oluyor.

Sonuç olarak; konusunu gerçek bir hikayeden alan, iki saati geçmiş uzun süresiyle oyunculuklarıyla göz dolduran,gerçekleri gözümüze sokan Jim Sheridan’ın yönetmenliğini yaptığı “ In The Name Of The Father” (Babam İçin )  hükümetlerin ne tür oyunlarla insanları kuklaya çevirdiğinin portresini gözler önüne seriyor. Bu portreyi çizerken filmin bitişine doğru bu gerçek olaylarlardan yargılanan polislerin de hiçbir ceza almadığının altını çiziyor! 


Cem Kurtuluş,2013