Bir süredir pahalı bilet fiyatları nedeniyse deplasmana
gidemeyişimiz Banvit maçı için Bandırma’ya gitmemizi gerektiriyordu. Deplasman yolculuklarının tarifini hep
yapıyoruz. Paranı denkleştiremediğin zamanlar, otobüste açık çıkması, alamadığın
bir tabak çorbayı arkadaşınla paylaşmak, en iyi dostunu deplasman yollarında
bulmak, makaranın dibine vurmak ve çoğu şey sayılabilir.
Pazar günkü
Akhisar maçı ve Beşiktaş voleybol maçının yorgunluğundan sonra Bandırma
deplasmanına gitmek zor olacaktı ama “ Deplasman” dedik mi ne kadar yorgun
olursan ol “ evet abi beni de listeye ben de geliyorum” demeye daha liste
hazırlanmadan kendini hazırlıyordun. Bu deplasmanda da bir nevi böyle oldu. Haberi alır
almaz, deplasmana ismimi yazdırmıştım. Sayı olarak azdık, az deplasmanların
keyfi her zaman başka olmuştur. Bu sene Akhisar maçı için gittiğimiz Manisa’da
bu azlıkla gerçekten iyi keyif almıştık. Biletlerin pahalı olması sonucu
İstanbul’dan çoğunluğun maça girememesi iyi olmamıştı. Neyse bunları geçelim.
Bandırma deplasmanına doğru 12 gibi yola çıktık. Bir
şoförümüz vardı ki “ akıllara zarar” ben desem siz inanmayın. Samimiyet
akıyordu yüzünden. Her birimizle makara yapıyordu, biz onla makara yapıyorduk.
Kasıntı değildi bir defa. “Otobüs
camiasında parmakla mı gösteriliyor bu adam”
demiştir herkes herhalde onun için.
Yola çıkarken müzik, besteler derken zaman geçiyordu. “ Ömrümüz geçiyor
deplasman yolunda elimde sigara aklımda kanarya” satırlarıyla bizlerde başka
aleme dalıyorduk.
Tekel bayiye girelim dedik, içeri almadılar . Daha
önceki vukuatlardan olsa gerek almadılar diye düşünmedim değil. Maça 1.5 saat kala salona yetiştik, biletleri aldık. Maça girdik. Salon 2500 gibi kapasiteye sahipti. Akustiği iyiydi. Maçın başlarından itibaren takımımızı desteklemeye başladık. Salondaki
tek yetersizlik herhalde klimaydı.
Erdek ve Bandırma’dan
gelmiş olan Fenerbahçeli dostlarımız da en iyi şekilde takımını destek verdi.
Maç öncesi açılan “ BİR TRİBÜN DİRENİYOR” pankartı Fenerbahçe yönetimine
gerekli mesajı yollamıştır. Okul Açık tribünündeki seti kaldıranlara karşı
sesimizin kısılmayacağını bilmelerini buradan sesimizi yeniden duyurmakta
yarar var.
Son saniye basketiyle şanssız yenilmemiz için de
söylenecek bir şey yok. Şoför abimizle makara yapmaya devam ettik. Bizim için
cd arayıp Ankara havalarından çaldı,
herkes bir yandan ayağa kalkıp oynadı. Bir de kendi aracına ait kornosu vardı
ki her duyduğunuzda kendinizden geçiriyordunuz. Yoldayken bir tırla
yarışıyordu. İkisi birbirine korno yaparak bizleri de güldürüyordu.
Maç dönüşü her zaman ki gibi Köfteci Yusuf’a uğramayı
ihmal etmedik. Onlar da bizi bekliyormuş. Müzik son ses ,araç köfteci Yusuf’un
yanına çekildi. Öyle acıkmışız ki tıka basa yedik. Bunca
yorgunluğa rağmen keyifli ve yorucu bir deplasmanı daha geride bıraktık. Başta
Unıgfb tayfası olmak üzere başta emeği geçen herkes sağolsun, Fenerbahçe var olsun!
İstanbul Şık Şık Şık !!
İstanbul Şık Şık Şık !!
Cem Kurtuluş, 2013
0 yorum:
Yorum Gönder