70’li yıllar Yeşilçam dönemi bana daha çok “
Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Sadri Alışık, Hulusi Kentmen, Gülşen Bubikoğlu” gibi
önemli oyuncuları hatırlatır. Cüneyt Arkın’da oynadığı önemli
filmlerle çocukluğumdan itibaren bende farklı bir yeri vardır. 1975 yılında gösterime giren “ Üç kağıtçılar”
filmi fantastik, aksiyon dolu bir film ve dönemin en klas filmlerinden biri
olarak karşımıza çıkıyor. Filmde üç
karakteri sıklıkla görüyoruz. Piç Rıza, Horoz Ali, Deve Ömer... Filmin kafa oyuncuları bu üç karakter oluyor.
Yönetmen, oyuncular “ zıplasın, hoplasın,
dövüşsün, oradan oraya koştursun” diye seyircilere güzel bir resital sunuyor. Konu kısaca şöyle gelişiyor; Üçkağıtçılığa tövbe eden üç kafadar hapisten çıkınca “ Tazı Niyazi”
tarafından büyük bir miktar para kazanmak için ayartılıyor. Üç kafadara ayrı ayrı haber veriliyor, film
şeklini böylelikle alıyor. Bu süreçte Tazı Niyazi denen elemanın şu repliği hafızalarımızda yerini alıyor; " Bunu benden başka kim biliyor
bir sen, bir ben, bir de allah..." Tazı Niyazi film adına farklı karakterlerden, para kokusu nerede Niyazi de orada oluyor.
Bu üç elemanı (Piç Rıza, Deve Ömer, Horoz Ali ) film boyunca birbirleriyle rakip halinde olup , birbirlerine tuzak kurar pozisyonda görüyoruz sürekli. Paralar ikide bir el değiştiriyor. Bu üç kafadarın peşinde Fil Abbas’ın adamları oluyor,ama çoğu yerde Fil Abbas'ın adamları yerine Piç Rıza, Horoz Ali, Deve Ömer'i görüyoruz. Filmin başlarında “ Piç Rıza” yolda iki hatun ayartarak bu adamlardan parayı alan ilk adamdır. Sonrasında Deve Ömer ve Horoz Ali arasında para şekil değiştiriyor, filmin seyri bambaşka yöne kayıyor. Filmde konu yok, sadece paraya sahip olmak isteyen üç kafadar, ve bir mafya lideri var. Filmde Deve Ömer ve Piç Rıza, Horoz Ali'nin peşindeyken otelde kavga ettikleri sırada bir karı kocanın odasına girmesi sonucu boşta kalan kadınla sevişmeye başlayan sahne filmin en absürt ama bir o kadar en eğlenceli yerini oluşturuyor. Bu sahneler doğrultusunda ilerleyen filmde Horoz Ali kurnazca bir yöntem kullanarak devamlı evlenmek için kandırdığı Cemile adlı kızın karnına paraları bir yastığa doldurarak Hamile numarası yaptırarak kızı köye gönderir. Aynı zamanda bu sahnelerde ve bir önceki sahnelerde karşımıza çıkan Karadenizli Cemile filme can veren karakter arasında yerini alır.
bir sen, bir ben, bir de allah..." Tazı Niyazi film adına farklı karakterlerden, para kokusu nerede Niyazi de orada oluyor.
Bu üç elemanı (Piç Rıza, Deve Ömer, Horoz Ali ) film boyunca birbirleriyle rakip halinde olup , birbirlerine tuzak kurar pozisyonda görüyoruz sürekli. Paralar ikide bir el değiştiriyor. Bu üç kafadarın peşinde Fil Abbas’ın adamları oluyor,ama çoğu yerde Fil Abbas'ın adamları yerine Piç Rıza, Horoz Ali, Deve Ömer'i görüyoruz. Filmin başlarında “ Piç Rıza” yolda iki hatun ayartarak bu adamlardan parayı alan ilk adamdır. Sonrasında Deve Ömer ve Horoz Ali arasında para şekil değiştiriyor, filmin seyri bambaşka yöne kayıyor. Filmde konu yok, sadece paraya sahip olmak isteyen üç kafadar, ve bir mafya lideri var. Filmde Deve Ömer ve Piç Rıza, Horoz Ali'nin peşindeyken otelde kavga ettikleri sırada bir karı kocanın odasına girmesi sonucu boşta kalan kadınla sevişmeye başlayan sahne filmin en absürt ama bir o kadar en eğlenceli yerini oluşturuyor. Bu sahneler doğrultusunda ilerleyen filmde Horoz Ali kurnazca bir yöntem kullanarak devamlı evlenmek için kandırdığı Cemile adlı kızın karnına paraları bir yastığa doldurarak Hamile numarası yaptırarak kızı köye gönderir. Aynı zamanda bu sahnelerde ve bir önceki sahnelerde karşımıza çıkan Karadenizli Cemile filme can veren karakter arasında yerini alır.
Filmin en büyük özelliği de bu döngü içinde ilerlemesidir, zincirleme bir halka gibi herkes paranın peşinde.
Aksiyon, komik sahneler,
zıplayış, hoplayış, bir çok sahne köy içinde geçiyor. Gülşen Bubikoğlu rolünde oynayan karakter
Cemile’nin havuzda bu hatunu dövme sahnesi de eğlenceli bir sahne olarak hafızalarda yerini alıyor. Ama Karadeniz şivesiyle Cemile karakterine can veren Gülşen Bubikoğlu filmde oynamasaydı da pek bir şey kaybetmezmiş film.
Filmin sonuna gelmişken ve herkes paraların peşindeyken polis baskın yapar Fil Abbas ve adamlarını tutukluyor , son kalanlarsa bu üç kafadar oluyor. Havuza paraların dökülmesi sonucu paralara bu üç kafadar atlıyor, sonrasında polisleri karşılarında buluyorlar “ Kanunlara karşı gelmediklerini, paraları polisler için topladıklarını” polise ima ederek filmin bitişini gösteriyorlar bize . Bu aynı zamanda bize filmin başlarında hapise atılan üç kafadarın bir daha suç işlemeyeceklerini polise söz veren sahneyi hatırlatıyor.
Filmin sonuna gelmişken ve herkes paraların peşindeyken polis baskın yapar Fil Abbas ve adamlarını tutukluyor , son kalanlarsa bu üç kafadar oluyor. Havuza paraların dökülmesi sonucu paralara bu üç kafadar atlıyor, sonrasında polisleri karşılarında buluyorlar “ Kanunlara karşı gelmediklerini, paraları polisler için topladıklarını” polise ima ederek filmin bitişini gösteriyorlar bize . Bu aynı zamanda bize filmin başlarında hapise atılan üç kafadarın bir daha suç işlemeyeceklerini polise söz veren sahneyi hatırlatıyor.
Filmde aksiyon durmuyor, devamlı filmdeki elemanlar koşuşturma içinde oluyorlar. Yönetmen de tam olarak bize bunu vaat ediyor. Filmde üç karakter oyunculuğunu konuşturuyor, yönetmen ise bu filmde daha çok aksiyona yer veriyor. Natuk Baytan bu konularda hakkı verilmesi gereken isimlerden. Devamlı bir aksiyonun peşinde, vurdulu kırdılı ekolü temsil eden akla gelen ilk isimlerden desek yanılmayız. Filmin diğer bir eksiklik senaryo. Üç karakter haricinde diğer karakterlere pek yer verilmiyor, filmde siyah takım elbise giyen adamlar ancak " salak ile avanak " rolunde görülüyor. Diyalogtan ziyade aksiyona yer veriyor Yönetmen. Oyunculuklara geçtiğimizde; Piç Rıza karakterindeki Robert Widmark giydiği kostümlerle, yaptığı hareketlerle, kadınları ayartmasıyla “ Piç” kavramını bir nevi belli ediyor, bunun haricinde Deve Ömer (Rıza Fazeli ) ; deve gibi kuvvetli olduğunu, Horoz Ali ( Cüneyt Arkın ) 'de devamlı piçlik peşinde koştuğunu bize iyi yansıtıyor.
Sonuç olarak; Konusu olmamasına rağmen, absürtlükte sınır tanımayan, defalarca izlenmesi gereken 70'li yılların klasik filmlerinden " ÜçKağıtçılar " çocukluğunuza dönmek istiyorsanız izlenecek vurdulu/ kırdılı sahneleriyle kendinden geçiren üstüne komedi harmanlanan bir yapım, ama senaryo olarak sınıfta kalan bir yapım. Kesinlikle kusursuz bir yapım değil, ama her izlenildiğinde gülmeyi garanti eden yapımlardan!
Natuk Baytan'a Saygıyla...
Cem Kurtuluş,2013
0 yorum:
Yorum Gönder