// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

04 Aralık 2012

Deplase Kayseri..(04.12.2012)


Cefa çekmek, deplasman yolunda  atılan adımlardan birisidir. Haftalar öncesinden paranı biriktirirsin, bazen otobüste açık çıkar, o açığı denkleştirmeye çalışırsın bazen de yolda yemek yemezsin. Kimi zaman bir çorbayı 10 kişi içersin, bir birayı 5 kişi içersin. Deplasman yolculukları paylaşmanın ötesinde bir şeydir, ama her şeyi.  İşte o yolculuklarda Dostluklar kazanılır..

Taraftarı kazıklamaya devam eden yöneticiler bu maçta da  kazıklamaya devam eder düşüncesi bu maçta rafa kaldırılmıştı.  Kayseri yönetimi biletleri 20 lira yapmış, biz Fenerbahçeliler en azından bu maç için rahat nefes almıştık.

 Bulduğunuzda eğer almıyorsanız o yol bir türlü geçmek bilmezdi.. Çiş molaları, bayılmalar derken bir de baktık Kayseri’ye yaklaştık. Bunun sonucunda üzerimize çöken yorgunluk da vardı. Şehir genelinde tur attık, yemek için yer aradık ve sonunda bulduk. Sonrasında dolanmalara devam, biletlerimizi alıp stadın oralarda beklemeye koyulduk.

 Tam beklerken Kayserililerin bize doğru taş attığını gördük ve polisin haksız yere bazı fenerlileri gözaltına aldığını da. Bu taşlara karşı , karşılık elbette verilecekti. Kayserililer  , Fenerliler üstlerine gidince kovalamaya başlayınca  koşmaya başladılar, ve polisin arkasına sığınıp taş atmaya devam ettiler, bu defa diğer taraftan taş atmaya başladılar.

 Yaptıkları tek şey taş atmaktı. Madem taş atıyorsun neden kaçıyorsun.  Bizler stada girmeye hazırlanırken aklımız yine orada kalmıştı. Kayserililer kahpece takım otobüsünü taşlamışlardı. Kim ne yaparsa karşılığını alır sözü her yerde geçerlidir bu yapılanlar da unutulmayacaktır. Stada girdik..

Oldukça fazla yer ayrılmıştı Fenerbahçe tribününe..

Yenilmişsen ya da berabere kalmışsan dönüş yolları  uyku modunda geçer ama hemen uyumadık tabii, ve uyutturmadık da . Tek ihtiyacımız alkoldü. Aloğlu Alican’a ayrı parantez açmak gerek sanırım buradan.. ‘bambam ‘ şşt şşt ‘tekel’ şşş ‘isyan’ diyerek makaranın dibine vurmuştuk tek kelimeyle. Gülmekten artık söyleyemiyorduk, aralarda tezahüratlar değişse de ‘bambam’ demeler hiç değişmiyordu.

 Yolun ortasında zıplamalar, halen Bambam’a devam etmeler ve sonrasında jandarmanın gelmesi tam bir delilikti. Tekel bayi görüp tam bira alacakken tekel bayide kredi kartının çalışmaması da iyi olmadı ve sonrasında yola devam ettik. Bestelerin ardı arkası kesilmiyordu, bu sabaha kadar devam edemezdi. Üzerimizde aşırı bir yorgunluk vardı, dönüş yolunda otobüste yerde yatanları da hesaba katmak lazım. 


Cem Kurtuluş, 2012