
Hikayesi olan alt metinle sunulan filmleri her zaman
sevmişimdir. Sinema tarihi
boyunca birçok aşk filmi çekildi, etkileyicilik konusunda en başlara değilde
kayda değer işlerden biri olduğunu düşündüğüm bir film “ The Notebook” Nicholas
Sparks’ın romanından uyarlandığının altını çizmek gerekir. Filmimiz bir huzur evinde yaşlı bir adamın
(Sam Shepard) bir kadına ( Gena Rowlands) Noah (Ryan Gosling) ve Allie’nin
(Rachel McAdams) aşkını anlatan bir kitabı okumasıyla başlıyor.
Hikayeden
devam edecek olursak; 40'lı yıllardan
günümüze uzanan zengin kızı Allie ile işçi oğlu Noah'nın "yaz aşkı"
olarak başlayan ve sonrasında dallanıp budaklanan aşk hikayelerini anlatıyor. Bu aşk hikayesi sararmış bir not defterinden
anlatılarak, izleyiciye alt metin olarak sunuluyor. Eski Yeşilçam filmlerinden kalan senaryoyu görüyoruz Not Defterinde. İzlerken Allie'de eski o büyük aşkınızı,
Noah'da da kendinizi görmeniz kaçınılmaz oluyor. Filmin başlarına dönersek
Allie , Noah’a ne kadar da uzak ne kadar da alaycı davranıyor. İkisi de
bilebilir miydi bu kadar yakınlaşacaklarını? Noah, o çılgınlığı yapmasaydı
çıkma teklifini kabul eder miydi Allie?
Allie ile Noah arasında sosyal şartlar göze çarpıyor. Noah 50 cent kadar para kazanan bir taşra çocuğu
olarak karşımıza çıkıyor, kızsa eğitimli zengin bir aileye sahip. Ayrılmadan önce birlikte eğleniyorlar,
gülüyorlar, her türlü şeyi yapıyorlar. Aralarındaki tek engel; Allie’nin
ailesi. Ailesi onay vermiyor bu ilişkiye. Allie’nin okumak için yurt dışına
gidecek olmasıyla birlikte ikili için zor günler başlıyor. Ayrılmadan önce
Noah, Allie’yi götürdüğü eski yere “ Burayı evim yapacağım “ diyordu. Yolları bir süre ayrılıyor. Allie New York’a taşınıyor.
Noah Allie’ye 365 gün mektup yazıyor, Allie bu
mektuplardan habersiz 7 yıl kadar bekliyor. Noah savaştan döndüğünde söz verdiği
evi yapıyor. İkisi de bu aşkın tekrardan
yaşanacağını bilerek hareket ediyor, bir gazete ilanı üzerine Allie ve Noah’ın
hayatları yeniden kesişiyor. Yarım kalan işlerini tamamlıyor ikili, aşklarını
sevişerek görkemli bir hale getiriyor. Yarım kalan ilişkilerini devam
ettiriyorlar, ama Allie bu ilişkide kararsızlık yaşıyor, sonrasında annesinin
sakladığı mektuplar gün yüzüne çıkıyor. Noah’ın Allie’yi muhteşem bir yere
götürmesi sonucu üstlerine yağmur yağıyor ve kayıktan indiklerinde gerçekleri
birbirini söylüyorlar.
"İlişkimiz kolay olmayacak. Gerçekten zorlu olacak ve buna her gün
katlanmak zorunda kalacağız. Ama ben bunu istiyorum. Çünkü seni istiyorum.
Seni, bütünüyle, sonsuza dek istiyorum!" Gerçekten zorlu olacak ve buna
her gün katlanmak zorunda kalacağız. Ama ben bunu istiyorum. Çünkü seni
istiyorum. Seni, bütünüyle, sonsuza dek istiyorum!"Ama ben bunu istiyorum.
Çünkü seni istiyorum. Seni, bütünüyle, sonsuza dek istiyorum! "
Hikaye'yi Allie'ye okuyan Noah'nın yaşı yaklaşık 70
civarındadır (tahmini rakam ), Allie'nin de aynı şekilde o kadardır. Noah ve
Allie birlikte dans ederler, eski anılar aklına gelir. Geçmişi hatırlamayan
Allie geçmişi böylece hatırlamış olur, Dans ederken sonrasında birden bilinç altı
karışır. O günü böyle atlattıktan sonra diğer günü Noah fenalaşır. Kalp
krizinden çıkan Noah’ın tek isteği Allie’nin yanında uyumaktır, bunu da filmin
sonlarında görerek mutlu tabloyla karşımıza çıkarıyor yönetmen. Sonsuza doğru
mutlu bir şekilde uyanmamak üzere uykuya dalarlar.
Nicholas
Sparks’ın romanından uyarlanan , sararmış bir not defterinden anlatılan ve
yıllar önceden kopup gelen bir aşk hikayesi “ The Notebook” alt metinleriyle döşenmiş etkileyici ve
sarsıcı bir aşk filmi. Klişe aşk
filmlerinden olmaması bu filmi diğer aşk filmlerinden ayıran bir özellik.
Gerçek hikayeye dayanması filmin etkileyiciliğini arttırıyor. Ryan Gosling ve
Rachel Mcadams ikilisi filmde iyi uyum yakalamışlar. Filmde fazla gözükmese de hikayenin içinde Gena Rowlands ve
James Garner filme hayat veren isimlerden. Klişe aşk filmlerinden sıkılanlara önerimdir “ The Notebook”
İzlerken Altını Çizdiklerim:
“ Nasıl gidiyor
Henry?
Ölmeye çalışıyorum bir türlü bırakmıyorlar.”
" Seni zaten bir kez kaybettim. İkincisine de
dayanabilirim sanırım."
“ Aşkın en güzeli ruhu uyandırandır..”
"İlişkimiz kolay olmayacak. Gerçekten zorlu
olacak ve buna her gün katlanmak zorunda kalacağız. Ama ben bunu istiyorum.
Çünkü seni istiyorum. Seni, bütünüyle, sonsuza dek istiyorum!" Gerçekten
zorlu olacak ve buna her gün katlanmak zorunda kalacağız. Ama ben bunu
istiyorum. Çünkü seni istiyorum. Seni, bütünüyle, sonsuza dek
istiyorum!"Ama ben bunu istiyorum. Çünkü seni istiyorum. Seni, bütünüyle,
sonsuza dek istiyorum! "
Cem Kurtuluş, 2012