Yoldan
çıkmanın bedeli ağırdır, herkes için aynı olmayabilir bu bedel ama bedel
ödeyenler bunu iyi bilirler. “ Doğdum
Ben Memlekette” albümüyle Metin Kurt’a selam ederek bizi ceza sahasına
sokan Cenk Taner ve tayfası bu defa denizin okyanuslarına doğru yelken açıyor,
küreklerinizi çekin talimatı veriyor. Bir kaptanın görevlerini fazlasıyla
yerine getiriyor geminin kaptanı. Tayfası da kaptan’a eşlik ediyor. Albümün
çıktığı zaman dilimi İstanbul’un cayır cayır yandığı, biber gazlarının
gökyüzünü kapladığı zamanlar, bu nedenle gezi sürecine dair ne varsa
işlendi bu albümde. Bir nevi bu albüm Kaptan’ın dediği gibi “ Gezi ruhuyla kaydedildi”
Bunların
yanında yer alan albümün kartonetinde yer alan ve malum Kadıköy ruhunu
gayet güzel anlatan fotoğraflarda ise Engin
Güneysu imzası bulunuyor.“ İzin vermedi yalnızlık “ albümünde
albümün genel havası itibariyle kaptan Değirmendere’ye selam çakarken bu albüm
Cenk Taner albümü değil de Kesmeşeker albümü demek daha yerinde olur.
“ Yüzyüze söylemekten korkarız ama onu kitlelere söylemek daha kolaydır” diyor geminin kaptanı. Ve Söylenecek
sözü bitmeyenlerin sözüyle yola çıkıyor “
Yoldan Çıkmış Şarkılar” Meselenin
özü de burada yatıyor. Biraz biber gazını ruha enjekte edilip albüme yansıyor. Karanlık
günlerden, umutlu günlerin olduğu günlere doğru..
Kaptan
ve tayfası üretkenliğin fazlasını yapıyor bu albümde, edebi mevzulardan
gidiliyor. Şairane bir adamdan çıkıyor bu sözler. “ Bir Şehre
Merhaba Dedim” şarkısıyla şehre merhaba diyerek giriyor kaptan
mevzuya. “ dağları kitaplardan, yolları
insanlardan, denizi gülümserken çizmişim yıllar önce” sözleriyle gol vuruşu
yapıyor Kaptan. İz bırakan kitap cümlelerinden iz bırakan şarkı sözlerinden
bir kesit bu şarkıda yatıyor. "bana verdiğin acıyı düştüm
tesellinden."
Kaptan bu
defa edebi mevzularla Turgut Uyar’ı “Felek Felemenk’ten Geçmiş” ile
selamlıyor, bu selamlamayla bizlerin feleği şaşıyor. Turgut uyar olunca
mesele, mevzu derin ,sözler bünyeye tesirli, diğer bir deyişle “Kesmeşeker de bir nevi akordu hafif kaymış
bir ikinci yeni gitarı değil midir ki?” sözüyle onaylanmış
oluyor. Ufak da olsa şarkıda yalnızlık mevzularına el atılıyor,
sessizliğin sesiyle büyüyenlere kaptan “ bu sessizlik zuldür bize” diye sesleniyor.
Mutlu Olmak
İmkansız Derneği’nde kurucu üye sıfatıyla karşımıza çıkıyor Kaptan, “
Özgür Olduğunda Marmara” ile içkiler Kaptan’dan, söylemek sizden.
Kaçkınlar defterine isimleri tek tek yazdırıyor. “ Bizim denizde
yüzmek bize yasak oldu” diye yasaklı bölgelere dair bir gönderme
mevcut. Bu göndermelerinden biri tahmini gezi parkı, İstanbul cayır cayır
yanarken albümün çıktığını var sayarsak bu tahmin yanlış olmaz.
“ Aklımın
Sibiryası” ‘
Versem sana bir soluk aşk gülümser misin” her zamanki Cenk Taner
vari sözlerle şarkı bizi eğlencenin dibine itiyor. Mızıkanın rolü büyük
olsa da şarkıda, kaptan’ın tayfası iyi iş çıkarıyor.
“ Geyikli
Baba Uzaylılar Şarabı” bir
Kadıköy ağıtı ya da bir Kadıköy atasözü. Manifestosunda tek başına
krallık yatan ya da kendi krallığını ilan edenlerin “ şarap en büyük hakikattır” diyenlerin kendi manifestosunu
yazdığı, köpek öldüren şaraplarının içilmesiyle edilen muhabbetlerin, elde
avuçta ne varsa birleştirerek alınan ucuz şaraplarıyla tarihi yazanların,
şarkısı, “ 2 şişe ucuz şarap bir tarih
yazabilir “ sözlerine ithafen de Metin Kurt’u analım.
“
Kimseden çıkmamış şarap parası ihaleyi açmışız öyle almışız budur halimiz
“
sözleri ve mızıka ile kendinizden geçişleri şaraba dahil edelim. Aynı
zamanda şarabi bünyeler geyikli babayı bekleyemese de bir manifesto olarak
köşelerde bir yerde yerini alacaktır.
‘
“ Her Şey
Siyaha Giderken” mevzusunu
genele yayarak özetliyor Kaptan. Her şeyin berbatlaştığı, üstümüze bombalar
yağdığı ve gazlarla çevrili olduğu zamanlara da gönderme yapıyor inceden.
Anlaşılmayanlar, yanlış anlaşılanlar, yoksullar ve bir çok şeye dair perde
aralıyor. Kendi kendine kendinle savaşanlara, kendini vuranlara
kendi kendine yenik düşmüşlere kendini hatırlatıyor kaptan. Bunla
sınırlı kalmıyor, aşksal mevzulardan yalnızlığa kadar uzanıyor Her şey siyaha
giderken. Kendisinde de dediği gibi “ Siyah
kir göstermez.”
"
Öyle İnce "
derinlik sarhoşluğundan gelen akıntılara doğru şairane sözlerle nokta atış
yapıyor. Memlekete dair mevzulara değiniyor, ince mesajları içinde
barındırıyor. Kaptan Şarkılarla politika yaptığını daha önce bize
gösterdiği gibi bu şarkıda da gösteriyor. “ Sonra bu herifler
yıprattı beni. Dershaneler ,tershaneler, memuriyet falan derken yedi bizi..”
“ Tahta
Kılıçlar “ sessizliğin
sesiyle büyüyenlerin ruhuna bir nevi insülin enjekte ediyor. Andıran Otu kitabında geçen adanmışlar
sokağı, çay bahçelerinde dolanmacalar ve en sonunda “ savaşmaktan
çekinmezdik aslında tahta kılıçlarla” sözü. Her şeyden bir
dem var. Hayatın içinde ne varsa Cenk Taner
sözlerinde de o var. Sessizliğin sesinde kaybolanlar, anlaşılmayanlar, yanlış
anlaşılanlar, yalnızlığın gölgesinde saklananlar, gençlik
zamanlarına göndermeler, engel olan geçmiş ve geleceği selamlamak ve
savaşmaktan çekinmeyenler…
Eski
albümlerinde futbol vari sözlerini Cenk Taner “ Yarın Olsun“ şarkısıyla
tekrardan hatırlatıyor. Eski dönemde yapılan mahalle maçlarında gazozuna
oynanan maçlara selam veriyor kaptan. Futbolun borsada değil, arsada
güzel olduğuna dikkat çekiyor. “Kadroda yıldızlar, önümüzde
kupalar var sandın/ Oysa hep biz bizeydik, oynuyorduk forma aşkına / … / Oysa
hep biz bizeydik, oynuyorduk tozlu sahalarda, gazozuna”
Yıl 1993,
Irkçılığa olan tepkisini “ Güney
Afrika” şarkısıyla dile getiriyordu Kesmeşeker.(Cenk Taner) Aynı zamanda
Mandela’ya selam ediyordu. Sene 2013’ü gösterirken Cenk Taner ve Tayfası “Kara Şair “ ’le 3 Mart 1992'de
Zonguldak'ta meydana gelen grizu faciasında hayatını kaybeden 263 maden
işçisini unutmuyordu. Şarkılarla senelerdir politika yapıyordu Cenk
Taner, bunu şarkı aralarında verdiği mesajla gösteriyordu. Almak isteyen bu
mesajı net şekilde alıyordu. Buradaki " Kara Şair “ işte
geldim buradayım dökülmüş sıvalarım “ diye gerçekleri acı bir dille anlatıyor.
Kara şair aynı zamanda edebiyat güzellemesi olarak karşımıza çıkıyor.
kaptan “ diğeri bir lorca, vurulmuş otuz altıda” diyerek Lorca’yı Mandela
gibi selamlıyor. “ Huzursuz bir yatakta huzura yattın, ama öyle bir
coğrafya ki hep kana bastın “ diyerek memlekette kana
bastığımız yerleri işaret ediyor.
“ Silah
Sesinde Yunuslar” daha
önce Andıran Otu kitabında karşımıza
çıkan bir metnin şarkı hali olmasıyla birlikte ufak eklemelerle melodiye
dönüşmüş hali. ‘ Silah sesinde yunuslar, ağır ağır kaçıyorlar.
Yardım edemedim, kurtulanlara sevindim’ sözüyle tehlike çanları
çalıyor. Gazların etrafı sardığı bir dönemde yayınlanmıştı “ Yoldan Çıkmış Şarkılar “
Özgür olan
Marmara’yı düşleyenlerin, kendi manifestosunu bir sokak köşesinde şarapla
yazanların , kendi kendine yenik düşmüş olanların, umutların yeşerdiği bir
dünyaya Turgut Uyarla selam eden, içinde direniş ve özgürlük barındıran, gezi
ruhunu yaşayanların albümü “ Yoldan Çıkmış Şarkılar. “
Yapım: Ada
Müzik
Kayıt ve Mix: Anıl Çifter - Jinxx Productions
Temmuz - Ağustos 2013
Kayıt (8): Mayday Stüdyoları - Alper Ketenci
Mastering: Demirhan Baylan
Tüm Şarkıların Söz ve Müziği Cenk Taner'e aittir.
Düzenlemeler: Cenk Taner - Mehmet Şenol Şişli - Veysel Çolak - Anıl Çifter
Cenk Taner: Vokal, Akustik Gitar
Karabataklar:
Mehmet Şenol Şişli: Bas Gitar, Geri Vokal
Veysel Çolak: Elektrik ve Akustik Gitar, Harmonium, Melodika, Geri Vokal
Gökhan Özcan: Davul
Çağrı Büyükçoban: Davul (8)
Mert Fehmi Alatan: Trompet
Cem Dinler: Hammond
Kerem Sefil: Perküsyon
Ali İzzet Çalışkan: Mızıka (4, 5)
Gülce Altunel: Mızıka (9, 12)
Serhan Baki: Tabla
Fotoğraf: Engin Güneysu
Tasarım: Ergin Yavaş
Karabatak Çizim: Nihan Şişli
Tipografi: Volkan Şeker
Kayıt ve Mix: Anıl Çifter - Jinxx Productions
Temmuz - Ağustos 2013
Kayıt (8): Mayday Stüdyoları - Alper Ketenci
Mastering: Demirhan Baylan
Tüm Şarkıların Söz ve Müziği Cenk Taner'e aittir.
Düzenlemeler: Cenk Taner - Mehmet Şenol Şişli - Veysel Çolak - Anıl Çifter
Cenk Taner: Vokal, Akustik Gitar
Karabataklar:
Mehmet Şenol Şişli: Bas Gitar, Geri Vokal
Veysel Çolak: Elektrik ve Akustik Gitar, Harmonium, Melodika, Geri Vokal
Gökhan Özcan: Davul
Çağrı Büyükçoban: Davul (8)
Mert Fehmi Alatan: Trompet
Cem Dinler: Hammond
Kerem Sefil: Perküsyon
Ali İzzet Çalışkan: Mızıka (4, 5)
Gülce Altunel: Mızıka (9, 12)
Serhan Baki: Tabla
Fotoğraf: Engin Güneysu
Tasarım: Ergin Yavaş
Karabatak Çizim: Nihan Şişli
Tipografi: Volkan Şeker
Cem
Kurtuluş, 2014