// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

27 Ağustos 2014

Road To Manisa:(25.08.2014)




















Bazen yollar  bitmez,  çocukluğunda maçlarını izlediğin takımın peşinden kilometrelerce gidersin hiçbir çıkar gözetmeden.  İki  ay önce planlar hazırlanmış maç için havaya girmiştik. Son maçımız mı olacaktı bunu bilmiyorduk ama  Fenerbahçe yalnız bırakılmamalıydı Manisa’da ve Manisa sokaklarında. Her şey hazırlandı Manisa’ya gitmek için gece toplanıldı. Sabah yola çıkmamanın iki negatif yönü vardı; biri erken kalkamayacak olmak, biri de  güneşe yakalanmamak. Bu düşüncelerle yola çıktık. “ Şoför abi bas şu gaza, Çok kralsın Abdurrahim” tezahüratlarıyla hafiften başlamıştık. Bursa’ya gidilirken Feribot’ta yakılan meşaleler, atılan fişekleri vapura biner binmez uygulamaya geçirdik.  Feribot’tan indikten sonra Bursa’ya gelelim de Köfteci Yusuf’a uğurlayalım dedik. Köfteci Yusuf  bizi bekliyordu.

Ne zaman feribota binip Bursa civarından gitsek Köfteci Yusuf bütün tribün için  olmazsa olmazdır.  En erken yola çıkan ilk otobüstük. Anında köfteler geldi, acılı ezmeyi yedik,  çaylar içildi, yolumuza devam ettik. Kaybedecek vakit olmasa da Manisa’ya yaklaşırken sıcaklık oldukça yüksekti.  Çevik Kuvvet  gelen otobüsleri bekletiyordu, ilk gelen otobüs olduğumuz için yaklaşık 1.5 saat beklettiler, bizle birlikte gelen diğer otobüsleri de bekletip erkenden saldılar. Hal gibi yer vardı bekletildiğimiz yerde, hal'in arkası tellerle çevriliydi çıkış yolu yoktu, eğer çevik kuvvet söylediği zamanda salmasaydı bizi bir kamyona atlayıp oradan ayrılmanın yolunu bulacaktık. 

 Sıcak tepemizde yürüdükçe yürüyorduk. Ara sokaklardan birine daldık. Ara sokaklardan nadiren bir otobüse 30 kişi bindik yolumuza devam ettik. Bu sıcakta otobüs bulmak bizim için büyük şanstı. Şehir merkezine gitmenin tek yolu buydu. Bu sıcaktan kurtulmanın tek yoluysa bir park bulup çimlere uzanmaktı. Maç öncesinde olanlar orada oldu, bunlar her maç öncesi ve sonrası gerçekleşen abartılmaması gereken olaylardan, ama gazeteler, internet siteleri öyle abartıyor ki “ 5 ölü, 2 ağır yaralı” var zannedersiniz, ki çoğu insan böyle zannetti. Medyanın insanları aldatması, kandırması burada başı çekiyor. Olayları geride bırakırsak stat önlerinde demlenmeye başladık. Sıcağın tepemize vurması sonucu gölge bir yere çekildik. Her statta olan şeyler orda da vardı doğal olarak. Köfteciler,Pilavcılar vs...  

Kimimiz maça girdi, kimimiz girmedi. Biletli olanlara ufak da çevik kuvvetin gaz saldırısı oldu, bir süre polisle arbede yaşandı. Sonra tribünün çoğu geç de olsa içeri girdi. Maçla ilgili analizi yapacak değilim. E-biletin uygulanmadığı bir deplasman olduğu için çoğu tribüncü tribündeki yerini aldı, meşaleler yandı, flashlar atıldı, su şişeleri atıldı. Her derbi öncesi olan şeyler bu maçta da olmasına rağmen  medya bu olayları abarttı. Bunlar tribünün olmazsa olmazı. Tuzu biberi desek daha doğru olacak. Bu deplasmandan sonra kendimize şunu soracağız

” E-biletten önce nasıldı tribünler, e-biletten sonra nasıl olacak? " 

Cem Kurtuluş, 2014

0 yorum: