// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

13 Ağustos 2009

Kazım Koyuncu - Dünyada Bir Yerdeyim























Bazı sanatçılar vardır ki coğrafya gereği bir devrimci duruş sergilerler. Şarkılarıyla, düşünceleriyle topluma aydınlatırlar. Zaten bu yüzdendir ki devrimci duruşları vardır. Şarkılarıyla gerçek yaşamı ve toplumu fazlasıyla etkileyen Kazım Koyuncu  bu albümüyle pek çok  kişiye hitap ediyor.  Bu albümde aynı zamanda yayınlanmamış daha önce duyulmamış parçalar var.  Kazım Koyuncu ile ilgili Erkan Oğur bir sözünde onu şöyle anlatıyor;

Erkan Oğur: Kazım Koyuncu'nun varlığı, ruhu, cismi, sanatı, dostluğu, sıcaklığıyla ve arkasından sürüklediği sevenleriyle ve bütün insanlık erdemleriyle, ben kendim olarak dünyanın tüm sömürücelerini ve onların uşaklarını lanetliyorum.

Kazım Koyuncu aramızdan ayrılırken mesaj vermeyi de unutmuyordu.   “ Hoşça kal “  şarkısında dediği gibi “ işte gidiyorum bir şey demeden, arkamı dönmeden şikayet etmeden” Bu dünyada söyleyecek sözü olandı Kazım Koyuncu, sözleriyle anlatıyordu her şeyi. Bir ayrılık bir gidiş ancak bu kadar asi anlatabilirdi. Ayrılanlar,başaramayanlar,umudu tükenenler,biryerlerde çare arayanlar bu şarkı onlara hitap ediyor.

“Yalnızlığı Anla “   ile Parçalayacak ve mahvedecek bir şekilde parçaya girilir. Bir milli marş niteliğinde,bir şarkı bu kadar özel yapılabilir. Eşsiz bir o kadar kıfayetsiz.

“ Askıda yaşamak “  Bu şarkının en önemli özelliği Atilla İlhan’a ait şiir olmasıdır. Mükemmel flüt sololarıyla birlikte şarkı şeklini alıyor.   “ Sokaklarda mızıka çalma çocuk  Vurulursun” sözleriyle devrimci duruşunu sergilemeye devam ediyor Kazım Koyuncu.

“ Dünyada Bir Yerdeyim “   Bu şarkı Kazım Koyuncu’nun hayatını gözler önüne seren bir şarkı olmakla birlikte yeri yurdu olmayanlara, gökyüzüne selam niteliğinde. O sözlerde şöyle şeklini alıyor;  Yerim yurdum yoktur benim
Yarim yurdum yoktur benim
Sadece gökyüzüne göreyim “


“ Anılar düştü peşime “  Şarkıyı sanki eskilerden değil de şimdilerdeki gibi söyleyen parçadır, Ayrıca Dünyanın çaresizliğine ,adaletsizliğine meydan okuyor Kazım Koyuncu. Şair ceketli çocuk bize bizi anlatıyor. Bu şarkıyı Gece ruhuna uygun  “ Yine Burada “ şarkısı takip ediyor.  Kazım Koyuncu’nun iniş ve çıkışlarıyla parça şeklini alıyor..

“ Sürgün Başlar “  sessizce akan zamanın tarifi bu kadar mı yerinde olur dedirten şarkıdır. Zaman peki bu kadar mı çabuk geçer. Peki dünyada yapacaklarımız bitti mi bitmedi,ama kazım koyuncu aramızdan erken ayrıldı. Sözlerini hayranlarına bıraktı.  “ sessizce akar zaman
yalnızlık gövden olur”  sözüyle pek çok şeyi anlatır Kazım Koyuncu bize.

“ Anlat bana “  Bu şarkı Kazım Koyuncu’nun karakterinin oluştuğu dönemde boşluğa düşmemesi korkuya kapılmaması için yazılan bir parçadır. Sevgi,sevinç,arzular,hisler,korkular,kabuslar, içinizden bir şeyler bulabileceğiniz parçadır. En önemlisi ise bu parçanın verdiği duygunun paylaşma olduğunu öğretmesidir.

“ Ayrılık Şarkısı “  ile bazı şarkıların üzerimizde ne denli tesir yarattığını daha iyi anlıyoruz. Aslında bu Kazım’ın aramızdan ayrılmasıydı.  O gün bugündür Kazım Koyuncu aramızdan ayrılmıştı. Sevenleri de arkada üzgün bir biçimde bırakmıştı. Bu ayrılışın hikayesiydi. Bu şarkı bizi alıyor başka yerlere götürüyor. Şarkıların sistemlerden daha güçlü olacağını savunmuştu. Doğduğu yeri çok seviyordu,aynı bir aşk gibi. Burda da bunu söylüyor şair ceketli çocuk.

“ Hayat”  Bir insan hayatı bu kadar iyi anlatırdı. Hayat,iyiliklerle ve kötülüklerle yaşanılan bir yoldur. Bu yolu insanlar basamak basamak çıkarlar. Karşılarına ne çıkacaklarını bilemezler. Ama yaşayarak bunu öğrenip tecrübe edinirler. Kazım Koyuncu da tecrübeyle bu hayatı iyi analiz etmişti.

Sözü olan, sözü bitmeyecek olandı Kazım Koyuncu. Şair ceketini giyerek aramızdan şarkılarla geçti o hırçın çocuk.  Bu albümle Şair ceketli çocuğu anarken kendisinin sözleriyle yazımı bitiriyor, kendisini selamlıyorum

“Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Don Kişotlar’a, ateş hırsızlarına, Ernest…o ‘Çe’ Guevara’ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz... Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.”

Cem Kurtuluş, 2009



0 yorum: