“ Ölmek isteyeceğim son yer nehrin güney kısmıydı, Milwall ülkesinin Lowlife şehrinde. Binlerce kerelik hayatlarınızda yaşayabileceğiniz en büyük acıları yaşadım. Her zaman kavgadan uzak durmam gerektiğini düşündüm. Vuruldum, bıçaklandım, acımasızca tekmelendim. Ama bununla başa çıkabildim ve öcümü hak edenlerden aldım. Bu mücadele o ana kadar oyunun bir parçası oldu.” -Cass Pennant
Bir Holiganın nasıl holigan olduğunun öyküsü Cass Pennant’ın hayatı. 80'li yıllarda Holiganizmin patlak verdiği İngiltere dönemleri. Dönemin en azılı iki düşman takımı Milwall ile West Ham. Öldüresiye kendileriyle yarışan iki holigan takımın taraftarları. 70'li yılların ortalarından sonra zamanın değişmesi sonucu Futbol tribünlere taşınmıştı bu da beraberinde İngiltere'de holiganizmi getirdi. Diğer insanlardan acımasız olan bir West Ham gerçeği vardı, Milwall'ın da o dönemler onlardan farkı yoktu.
Gazetelerde West Hamlılar için " Acımasız caniler " diyorlardı. Steven Hougan 'dan kalan boşluğu 80'li yıllarda Cass Pennant almıştı. İngilterenin etrafı holiganlarla çevriliydi ve bu uzun seneler devam etti. Leeds Unıted, Chelsea, Cardiff, Milwall, West Ham çoğu takımın taraftarı mevzu çıkarmak için bir sebep arıyorlardı. Mevzuya anlatmaya dönecek olursak; Yaşlı bir çift tarafından yetimhaneden evlat edinilen siyah bir holiganın hayatını ele alan “ Cass” insanın içindeki şiddet duygusunu bizlere sunuyor.
Filmin kahramanı Cass’ı şiddet yanlısı biri olarak görüyoruz film boyunca. Küçük yaşlardan itibaren ırkçılığa maruz kalıyor Cass, Londra’da beyaz bir bölgede hayatına devam ediyor. Cass ismini kendi kendine veriyor, çünkü Carol’un bir kız ismi olduğunu düşünüyor. Ailesine isminden dolayı rahatsızlığını dile getiriyor. Film bu açıdan da futbolun ırktan da üstünlüğünü resmediyor izleyene.
Filmin başlarında Cass'ın West ham ile ilgisi yok , babası West Ham United fanatiği. Cass’ı götürdüğü barda Cass’ın kuzey çetesinin coşkulu tezahüratlarını duyunca West Ham'a karşı ilgisi artıyor. 80'li yıllarda West ham United'ın kuzey çetesi diye tabir ettiği gruba katılıyor, diğer adıyla Icf. Olaylar bu mevzuda gelişiyor. Cass, çılgın ve manyak bir West ham taraftarı. Zaman geçtikçe West Ham United takımının ülkedeki bir numaralı azılı grubu icf'in efsane tribün liderliğini ve başkanlığını yapmaya başlıyor, kavgaların içinde oluyor. Kavgalarda hep başta. Cass Filmin başından itibaren bir liderin nasıl olması gerektiğini seyirciye gösteriyor .
Cass ve arkadaşları için tek kültür West ham United. Gözleri West Ham'dan başka bir şeyi görmüyor. Onunla yatıp onunla kalkıyorlar. İnsanların dini inanışları gibi Cass ve arkadaşları içinde inandığı tek şey West Ham Unıted. Cass’ın tek kabul edildiği yer West Ham United, çünkü orada ırkçılık yok, bu yüzden de Cass’ın inandığı tek şey West Ham United. Aynı zamanda tam bir futbol fanatiği. Gazete manşetlerini dolduruyorlar. Bir gün Chelsea taraftarının gazetede manşetini görünce kafası atıyor, ekibi toplayıp baskına gidiyorlar. Aksiyon olarak filmin en kıyak yerleri de bu sahneler oluyor.
Bazı rakip takımları Cass ve ekibine karşı tuzaklar kuruyor, ama ICF bunun karşılığını fazlasıyla veriyor. Newcastle tayfasının eski mevzularını unutmayan Cass Newcastle tayfasının bulunduğu barı tayfasıyla bastığında dünyada en tehlikeli biziz mesajı verip kodesi boyluyor. O sahne görülmeye değer. Cass, grubuna liderlik etmeye devam ediyor. Thatcher hükümetinin holiganizme uyguladığı yasalar bir süre sonra tribünlerde holiganizmin önünü kesiyor. Bu olaylarla beraber Cass 4 yıl ceza alıyor.
Kaldığı yerde ırkçılığa maruz kalıyor, kaldığı yerde “ Benim için tek kültür West Ham United” sözü Cass Pennant için her şeyi özetliyor. Kendi hayatını yazan Cass Pennant kodesten çıkarken yazdığı şeyleri gardiyan çöpe atıyor, bir nevi Cass Pennant’ın hayatı çöpe atılıyor. Cass’ın kodesten çıkması sonucu hayatı bir kadınla tanışması sonucu değişiyor, Cass eski hayatından biraz uzaklaşıyor. Cass tanıştığı Elaine ile yeni bir hayata başlasa da CASS’ın peşini olaylar bırakmıyor. Arkadaşlarını haince pusuya düşürülmesinin ardından Cass deliye dönerek yine bildiği yoldan yürüyor. Bu iş aynı zamanda Cass’ın son işi oluyor. Kodeste yakın arkadaşı Ray’den yardım isteyerek bodyguarlığa başlıyor bir kulüpte. Holigan arkadaşları için de bu bir başlangıç oluyor.
1980'lerin sonu geldiğinde Bayan Thatcher'ın başında bulunduğu Britanya holiganlara yaptığı suçlar karşılığı 10 yıldan başlayan cezalar veriyor, futbol holiganizmini bitirmek için elinden geleni yapıyor. Bu işte Thatcher başarılı oluyor. Artık CASS eskisi gibi holiganlık işlerine bulaşmıyor, kulüplerde korumalık yapıyor. Çünkü Thatcher filmde olduğu gibi İngiltere'de altkültür olarak yürüyen bütün işleri kapatıyor.
İngiltere'nin en cani holiganlarından biri olan Cass Pennant'ı unutmayanlar vardı. İngiltere'de ün elde etmek isteyen birkaç adam tarafından Cass'ın vurulduğu gün herkes üzüntü içerisinde oluyor. Cass'ın öldüğünü düşünürler ama Cass ölmemiştir. Cass, hastanedeyken babası tarafından annesinin öldüğü haberi geliyor. Cass için hayatın anlamları eksilmeye başlıyor. Cass, annesinin istediği her şeyi yapmıştır. Evlenmiş, çocuk yapmış, iş sahibi olmuştur. Ama o vurulduğu günü unutamamıştır bunu eve yansıtmıştır. Kırık dökük yaşantısı içinde vurulduğu güne dair rüyalar görüyor, o rüyayla yüzleşmek istiyor.
Evdeki öfkesini çocuğuna göstermiş bunun sonucunda kadını Cass'ı bir süre yalnız bırakıyor. Kendisinin de buna ihtiyacı vardı herkes gibi. Kendisini vuran veletin işini bitirmek için yola çıkan Cass karısına söz verdiği için bunu yapamamaktadır. Cass’ın söylediği şu söz filmin en can alıcı yerlerinde biri olarak hafızamızda yer ediniyor.
“ Hep belanın beni takip ettiğini düşünüyordum ve kurban hep bendim. Ama hep belanın içinde olmamalıyım değil mi? Bütün bunlara sebep olan bendim. Zor hayat şartlarına ben katlanabilirdim, ama biliyorum ki Çocuklar ve Elaine yapamazdı. Onlar için çete kültürünün kuralları hiç önemli olmadı. Sert adam imajına da önem vermediler. Beni sadece ben olduğum için sevdiler. O gün kendimi bulduğum gündü. İşte o gün gerçek adam olduğum gündü”
Sonuç olarak; 80'li yılllarda West Ham Unıted'ın en acımasız liderlerinden biri olan Cass Pennant'ın kendi yaşamını ele alan " Cass" Jon S.Baird'ın " Green Street Hooligans" ile birlikte iyi iş çıkardığı filmlerden biri. Nonso Anozie'nin başarılı oyunculuğunun da altını çizmek gerekir. Cass'ın çocukluğundan itibaren yaşadığı zorlukları, ırkçılığa karşı ne kadar güçlü ayakta kaldığını, Thatcher dönemindeki baskıcı politikalarla, ağır yasalarla holiganların bu işleri nasıl bıraktığını, bir holiganın holiganlıktan vazgeçeceği tek unsur ailesini gözümüze sokuyor " CASS" bunu yaparken bu işin hakkını veriyor. Gerek anlatım yönünden, gerek oyunculuk bazında eksik bir yön bırakmıyor.
İzlerken Altını Çizdiklerim:
" Bu ülkenin medyası holiganizme odaklanmış durumda. Çoğu sansasyonel işler, çünkü gazete sattırıyor, size de daha çok haber çıkıyor. İtiraf etmeliyim, orta sınıf insanlar, takım elbiseli bayların arkasından bakmakta. Onların güvenli huzurlu salonlarına ulaşmak için 7 tane aşamadan geçmek zorundalar. Biz kimseyi kırmıyoruz. Bizler gidip yaşlı kadınları taciz etmiyoruz ya da uyuşturucu için kapkaç yapmıyoruz. Bu iş cumartesi günleri biz gençlerin gidip yapabileceği bir aktivite. Bütün hafta bu amaç için çalışıp bekleyen bizlere saygı gösterin. Bizler gerçek suçlular değiliz.Bundan kısa bir süre öncesine kadar bizim abilerimiz askeri kıyafetlerle dolaşıyordu,ve sizler onlara kahraman diyordunuz. Bizler savaşçı bir ırkız, savaşmak için doğmuşuz. Sokakta işsiz 3 milyon insan var, yapabilecekleri ne var? Herkes bir şeylerle uğraşmak zorunda, öyle değil mi? Bazıları gider uyuşturucu kullanır, bazıları da alkoliktir. Bazıları günde 60 dal sigara içer. Bana onların çalışıp vergilerini ödemek için çabalamadıklarını mı söylüyorsun? Öyle mi? "
“Benim için tek kültür West Ham Unıted’dır”
“ Cezam süresinde gardiyanlar bizleri ülke genelinde görülmüş en büyük üniformalı holigan grubuyla ezdi geçti. Heysel stadının faciasından sonra, hatta IRA’nın popülerliğinin en üst seviyede olduğu dönemlerde bile anketlerde futbol fanatizmi öndeydi. Thatch’lar karşılarında duran herkese futbollarıyla ve şiddetleriyle korku salıp epeyce yüksek seviyelere ulaştılar. “
“ Evet elimden gelenin en iyisini yaptım. Evlendim, çocuklarım oldu,Evim oldu ve bir işimde oldu. Annemin benim için istediği her şeyi yaptım. Ama bazen geçmişinden ne kadar kaçarsan kaç bir işe yaramıyor. Peşini hiç bırakmıyor ve seni her an yaralıyor “
“ Hep belanın beni takip ettiğini düşünüyordum ve kurban hep bendim. Ama hep belanın içinde olmamalıyım değil mi? Bütün bunlara sebep olan bendim. Zor hayat şartlarına ben katlanabilirdim, ama biliyorum ki Çocuklar ve Elaine yapamazdı. Onlar için çete kültürünün kuralları hiç önemli olmadı. Sert adam imajına da önem vermediler. Beni sadece ben olduğum için sevdiler. O gün kendimi bulduğum gündü. İşte o gün gerçek adam olduğum gündü”
Cem Kurtuluş, 2010
Cem Kurtuluş, 2010
1 yorum:
Filmi nerden izleyebiliriz ?
Yorum Gönder