// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

18 Eylül 2010

Hakkari'de olup bitenler

Geçen gün Hakkari’de yaşananlar manşetlerde yerini aldı. Kimileri faturasını Devlet’e kesti kimileride başkalarına kesti.  Ama özgürlük nidalarıyla meydanlara çıkıp  terör örgütünü savunanlar’ın devlet’e yüklenmesi bu olayın sorgulanmasını gerektirir. Sorgulanacak  mıdır, hayır sorgulanmaz.  Silah bırak çağrısı yapanlar ,barıştan kardeşlikten söz edenler hala silah ile barışıklar. Ne kadar özgürlük istiyorlar bu da ayrı muamma.

Onların istedikleri özgürlük değil ,en azından benim bildiğim özgürlük bu değil. Ne Polis’e destek veren biriyim ne de devlet’i seven  biriyim.  Devlet’in bu işlerde suçu yok mu ,elbette var.  Ama devlet’e bu suçu atanlar onlardan daha suçludur.  Bir de o çocuklara yasayı çıkaranlar ,şimdi nelerin olduğunu görmektedir herhalde. 

Polis orda çağrı yapıyor ,ama onları dinleyen yok. Polislere güvenen biri miyim hayır. Orada çocuklar  bazıları tarafından taş atmaya yönlendirilmiş durumda . Polis bunlara atmayın diye çağrı yapmasına rağmen  olan polislere oluyor. Kafasına gelen taşları sayabiliriz. Diyarbakır’da dershane bombalanması olmuştu hatırlarsanız, orda da bunu devlet yaptı denildi.

Her ne kadar devlet’e güvenmesemde , devlet’e bunu söyleyebilmek terör örgütüne destek sağlamak gibidir.Bazıları ise faşistler yine meydanda diyip dursun. Bu Ülkede eğer ‘’özgürlükten,demokrasi’den,eşitlikten söz etmek istiyorsan’’terör örgütünü savunacaksın. Onlarda meydanlarda dolaşıyor.

Hükümet uyuyor, olayların farkında bile değil. Devlet’e güvensizlik ortaya çıkıyor. Çünkü devlet hiçbir sorumluluğu yerine getirmiyor. Öncedende getirmiyordu ,ama milletten oy toplamak için insanları yalanlarıyla kandıranlar ikiyüzlülüğe devam ediyor. Hakkari’de yaşananlar devlet gerçeğini ortaya koyuyor,ama terör örgütünü savunup’’faşizm’in ekmeğine yağ sürenler’’konuşmasın.

18 Eylül Cumartesi

Yazan:Cem Kurtuluş




0 yorum: