// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

08 Eylül 2010

Iron Maiden- The Final Frontier (2010)





















--> Iron Maiden müzik dünyasına ilk adım attığında İngiltere’de ve dünyada punk rüzgarları esiyordu, haliyle medya onları yeri geldi yerden yere vurdu. Ama onlar buna aldırış etmedi, kendi yollarına devam ettiler. Birçok yeniliğe imza attılar. Her zaman müziklerinin üstüne koydular. Albüm kapakları eleştiri konusu oldu o dönemler. Bazıları onlara maço, kaba ve militarist gibi sıfatlar koydular.  Basın onlara dair ne diyeğini tam olarak bilmiyor, onlar hakkında istediklerini yazıyordu fakat grup üyeleri her zaman cevabı müzik ile verme yoluna gitti. Seneler geçti ve onlar pes etmedi, Kimileri Bruce Dickinson’un olmadığı dönem gruba haksız eleştiriler yapsada onlar bu eleştirelere yine müzik karşılık verdi. Steve Harris karısından boşanmış, kendini bunalıma itmişti o dönemde ve bence o yıllarda yapabileceklerinin en iyisini yaptılar. Final Frontier onların 15.albümü ve ne mutlu ki geçen yıllarda grup hala müzikal gelişimini sürdürüyor. Tüm bu veriler ışığında albümün Arabistan'da bile 1 numara olmasına şasırmamak gerek bence. 

Bu defa elemanlar soundda birkaç oynama yapmış. Grubun esas oğlanı ve temel direği Steve Harris yerine diğer elemanların öne çıktığını göreceksiniz. Baştan söylemek gerek albüm birkaç dinleme ile içine girilecek bir çalışma değil! Albümden yayınlanan ilk şarkı  "El Dorado" çıktığında çok kişi dudak bükmüştü ama dinleyip beklemek en mantıklısıydı.  Grup bu albümle bizi uzayın derinliklerine yolculuğa çağırıyor.

Satellite 15...The Final Frontier: Intro niyetine gelen "Satelite 15" atmosferik pasajlar ile dolu ve başarılı bir açılış. Albümün isim şarkısı "Final Frontier" a ise çok ısındığımı söyleyemem,  ama ortalara doğru Bruce Dickinson o muhteşem sesiyle adeta  "biz buradayız siz nerdesiniz" diye haykırıyor. Şüphesiz Harris sonrası grubun olmazsa olmazı kendisi.

El Dorado: Albümden çıkan  ilk single, çoğunluk gibi ilk dinlediğimde sevememiştim.  Dinledikçe alışılıyor. Şarkının girişinde Steve bass gitarını konuşturuyor. Lakin Bruce’un vokal tarzı pek bu şarkıya gitmemiş.  "El Dorado come and play, El Dorado step this way" diye bitiriyorum. Bu nakarat ağzınıza sakız oluyor benden söylemesi.

Mother and Mercy: "Mother Of Mercy, Angel of pain , Mother Of Mercy  Taking my last breath" nakaratı ile şarkı ilk dinlemede beyninize kazınıyor. Bruce yine farkını ortaya koyuyor. Şarkının esas oğlanı Bruce Dickinson solo albümlerine şık bir göndermede yapıyor.

Coming Home: Albümde benim gibi pek çok dinleyicininde ilk dinlediği anda favorisi olan şarkı.  "Over borders that divide the earthbound tribes,  no creed and no religion, just a hundred winged souls. We will ride this thunderbird" gibi düşünülmüş sözler şarkıyı sürüklüyor.   Özellikle solosu çok klas, baş döndürecek cinsten. King Crimson göndermeleri ve progressive rocka selam çakmalar gözden kaçmıyor.

The Alchemist: Girişteki melodisi ile bizi eskilere götürüyor.  Bruce her zamanki gibi farkını bizi uçurucu enerjisiyle ortaya koyuyor. Gitarlar çalışıyor, sololarda gayet keyifli.  Gözlerinizi kapatın, kendinizi  Iron Maiden konserinde hayal edin,ve bu şarkı çalıyor. Söylediğim klişe ama yinede deneyin.

Isle of Avalon: Progressive yapının öne çıktığı şarkı, Bruce’un  karanlık ve gizemli girişi şarkıya ayrı hava katıyor.Bir selamda Dance of Death yıllarına çakılmış.  Yavaş girişlere alışık değilseniz bu şarkı size pek gitmeyebilir. Özellikle hızlanan kısımlar jet hızıyla uçar gibi oluyorsunuz.

When the Wild Wind Blows:
Bağımlılık yapan,müptelası olduğunuz şarkılar vardır hani bir türlü bırakamazsınız, ne kadar uzun olursa olsun size keyif verir. İşte o şarkılardan biri, albümdeki en birinci favorim.  Steve Harris’in tek başına yazdığı 11 dakikalık "When the Wild Wind Blows" ise Raymond Biggs’in When the Wind Blows isimli romanından uyarlanan uzun metraj çizgi filmden konusunu alıyor. Steve Harris söz yazma konusunda aşmış kendini, pek söz bırakmamış geriye. Girişte Bruce’un o karanlık ve gizemli sesi, şarkının ilerleyen dakikalarında sizi harekete geçiriyor.

Sonuç itibariyle onların yaşları geçse de  neler yapabileceklerini gösterdiler. The Final Frontier ismine de aldanmayın. Bruce bir röportajında diğer albümümüzün ismi espirili bir şekilde ’’never say never’’ olacak diyordu. Anlayacağımız bu adamlar daha çok albüm çıkarır, ama yaşlarıda ilerliyor. Ne mutlu ki ruhları hala çok genç!


Cem Kurtuluş, 2010


0 yorum: