// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

26 Kasım 2010

Running Wild - Gates To Purgatory





















" Karada Manowar  denizde Running Wild “ diye vakti evvel bir tanım okumuştum. Running Wild’i ilk dinlediğimde de bu konuda yanılttıklarını söyleyemem. Grupların ilk albümleri her zaman bir grubu tanımak için kriter olmalı. Mevzu bahis konusu benim için Running Wild olduğunda da böyle oldu. Kısaca bahsedecek olursak; Running Wild kendi ismini almadan önce   1976 yılında Granite Heart   adıyla  okul grubu kuruyor. 1981 yılında Running Wild ismini aldı.  1980’lerin başında  ilk demolarını kaydettiler, ve bununla birlikte ardından üç demo daha kaydettiler. Uzun şarkılardan oluşmuyordu her biri. Grubun kadrosu da bu sayede yavaş yavaş oluşuyordu.   Bazı şarkıları bu demolarda kaydettiler daha sonra EP’leri çıkmıştı. 80’lerde NWOBHM gruplarının çoğalmasıyla birlikte bir heavy metal çağı yaşanıyordu. Yıl 1984’ü gösterdiğinde Gates To Purgatory’ı çıkardı Running Wild.  

Albüm; delik deşik eden riffler, saldırgan gitarlar  “ Victim Of States Power’’ ile açılıyor. Gitarların dur durak bilmediği, Rolf’un vokaldeki güç gösterisiyle birlikte ıslıkta  şarkıya apayrı hava katıyor. Dönemin şeytani sözlerin şarkılara enjekte edildiği bir dönemin gerçeğini yansıtıyorlar. Yalancı din adamları, politikacılara, özgürlüğünü kısıtlayanlara sesleniyor. Şeytandan aldığı talimatı “ Black Demon “ ile devam ediyor. Kiliselerin bozguna uğradığı, ahlak kurallarının hiçe sayıldığı sözlerle yolunu belirliyor. Albümde şeytani liriklerin temayı belirlediği atmosfer “ Preacher “   şarkısında 13. Cuma gecesi sözleriyle başlayan ve sonrasında  şeytani yeminlerin edildiği,ayinlerin yapıldığıyla  öne çıkıyor. “ Preacher “ takma adıyla da   Gerald Warnecke’nin klas soloları şarkıda belirleyici durum oluyor.

 “ Soldiers of Hell’’ albümün en dinamik şarkılarından biri. Rolf’un güçlü vokali, klas sololarıyla , durdurak bilmeyen gitar saldırılarıyla hızlı temposuyla dikkat çekiyor.    Acımasız şeytani kuvvetler yine iş başında  olduğunu ’’Diabolic Force’’  ile gösteriyor. Hızlı, saldırgan temposuyla şarkı daha sonra ağır tempoda ilerliyor.  “Vultures of death are flying, under their cry the evil's dying-Destroying society of hate, like thunderstorms they bring their fate”  sözleriyle şarkı özetlenir.   Güçlü temposuyla, davul ataklarıyla, Rolf’un durdurak bilmeyen enerjik vokaliyle öne çıkan “ Adrian S.O.S “ bir rivayete göre 1968 yılında  Polanski’nin "Rosemary’nin Bebeği " adlı yapımında Adrian karakteri burada “ şeytanın çocuğu” olarak anlatılır.   

1981 yılında Iron Maiden’ın “ Genghis Khan “ şarkısından sonra, Running Wild tarihsel olaylara girer.  Moğolların kurucusu, imparatoru “ Genghis Khan “ şarkısıyla anlatır. Kendisinin lider özelliklerinden, korkusuz olduğundan bahsedilir şarkıda. Devamlı  dört bir nala saldırma hissi veren melodileriyle ,özellikle saldırgan tonlamalarla bir savaşın ortasında savaşan asker gibi hissettirir. “He was a man like you and me- His era was his fate”  sözleriyle de Cengiz Han’ı kısaca özetler. Albümün kapanış parçası ” Prisoner of Our Time”  80’li yılların metalci gençliğini özetler. Ters haçlar,serseri ruhlar, sadece kendi gibi yaşamak isteyen gençliğin isyanını anlatır bir nevi.

80’li yıllarda  metal müziğin bütün şeytaniliğini yansıttığı, çift gitarlarıyla saldırıldığı ve  serseri ruhların kolaçan gezdiği bir ortamda çıkıyor “ Gates to Purgatory “  İngiliz heavy metal gruplarının, Nwobhm akımının hızlı olduğu zamanları düşünürsek söylenecek tek şey; albümün diğer albümler gibi övülmemesinin tek nedeni geç çıkmış olmasıdır.

Kısaca toparlarsak; çift gitarların şeytani liriklerle birleştiği şov bu albümün iskeletini oluşturuyor, bu albüme halen tanıklık edememiş olmak bir kayıp olarak sayılabilir. 

Fazla söze gerek yok; kavganın içine bu albümle girin!

“ We are  Running Wild “

 Cem Kurtuluş, 2010


1 yorum:

bloody red diye bir parçaları vardı girişi müthiş bir parçadır ...