// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

16 Aralık 2010

" Önemli Olan Sızlayan Vicdanla Yaşayabilmektir " AV MEVSİMİ - (2010)


















“ Yeni bir şeyin görüneceği aralıklar mutlaka vardır  “

 Dünyanın düzeninde avlar ve avcılar vardır. Ya avlarsın ya avlanırsın.  Düzeninin kanunu böyle işler. İyi tuzak kurarsanız iyi avlamamanız için hiçbir neden yoktur.  Tuzağa düşmemek önemli olduğu kadar, tuzağa düşürmek de önemlidir. Bir avcının en önemli meselesi de avlayacağını tuzağa düşürecek kabiliyette olmasıdır.

 Yavuz Turgul’un “ Av Mevsimi”  bize böyle sunuluyor. Öncelikle bazılarının pek aşina olduğu,bazılarının daha tanışmadığı Yavuz Turgul’un Türk Sinemasındaki yeri epey eskiye dayanıyor.Pek çok filmden söz edebiliriz kendisi hakkında; Eşkiya ve Kabadayı filmleriyle Türk sinemasının iyi filmlerinden ikisine imza atıyor Yavuz Turgul bu herkesin bildiği bir bakıma ve  Eşkiya filmiyle Türk sinemasının kırılma noktasını oluşturmaya başlamıştı. Daha da gerisine gidecek olursak;Sinema’ya askerliği dönüşü Ses dergisi ile başlayan Yavuz Turgul 1975-76 itibariyle bu sektörün içinde imkansızlıkların olduğu dönemde yetişerek aynı zaman Ertem Eğilmez’in yanında yetişmiş olup Kartal Tibet’ten tutun birçok o dönemin önemli ismiyle aynı denizde yüzüyor.

 Konuya tekrardan dönecek olursak; Yavuz Turgu,l Türk sinemasının üç önemli ismi Şener Şen, Çetin Tekindor, Cem Yılmaz’ı “Av Mevsimi”  ile aynı gemide buluşturuyor. Bununla birlikte Şener Şen’in Yavuz Turgul ile birlikteliklere eskiye dayanıyor. Kendisinin Av Mevsimi ile nasıl çalıştığı sorusuna Şener Şen “ Yavuz'un filmlerinde herkes bir potada erimek zorunda, başka türlüsüne izin vermez. Her kafadan bir ses çıkmaz. Oyunculuk tartışması da yapılmaz, malzemeni kendi istediği gibi kullanmana izin verir. 1.5 ay okuma provası yaptıktan sonra da çözülmedik bir şey kalmamıştır geride. Herkes artık ne yapacağını biliyordur. Sadece mekan değişebilir, mizansen değişebilir. “ cümlesiyle yanıt veriyor.

 Yavuz Turgul, filmine ilham verici  Yavuz Tanyeli’nin  Yeni bir şeylerin  görüleceği aralıklar hep vardır.” cümlesiyle başlıyor. Daha sonra bir doğa sekansıyla başlayıp orada kesik bir elin görülmesiyle başlayıp ve  daha sonrasında cinayet masası komiseri Ferman’ın cinayet masasındaki amirlere cinayet ile ilgili ders vermesiyle açılıyor. Burada ilk mesaj ise  “ bakış açınızı değiştirin “ mesajı oluyor.

 Ölüme alışmış, alışmak zorunda olan cinayet masası polisleri   Ferman (Şener Şen) namı-diğer Avcı, “Deli” İdris (Cem Yılmaz) filmin baş kahramanları olarak karşımıza çıkıyor. Bu ikiliye antropoloji okumuş, tez yazmak üzerine  cinayet ekibine gelmiş çömez Polis Hasan ekleniyor. Hasan bu işlerin gerisinde kalan biri, zamanla yanlarında takıla takıla rüyasında cesetler görse de bu iş ona göre değil.İlk deneyimi ise kesik bir kol ile tanışmasıyla başlayıp,cinayet ortamındaki farelerin gezindiği ortamdan anlaşılıyor. Daha filmin başından itibaren yan karakter olarak karşımıza çıkan “ Hasan “ daha baştan bize etkili bir iş çıkaracağının sinyalini veriyor. İdris’inde delilik sirayetini sevdiği kadına karşı başka bir erkeğin bakışına karşı o esnada attığı bakışlarda görmek mümkün.

 Hasan, yaşanılan cinayetten sonra elleri devamlı kokuyor, kız arkadaşının elini tutamıyor. Hasan’ın bize gösterdiği başka şeyler var film adına, karakter olarak da olgun bir karakter olarak yansıyor izleyene. Filmin ilk yarısında; kız arkadaşıyla ciddi giden ilişkisinde de pek çok detayı göz önüne seriyor Hasan; ilk kurşunu yediğinde korkusu,kaygısı da bu meslek için çabası oluyor.

 Filmin ilk yarısında  Avcı Ferman,Deli İdris, ve Çömez Hasan’ın etrafında şekilleniyor olaylar. Devamlı bir kovalamaca şeklinde oluyor. Bir cinayet perdesinin aralanması için sorgular ve sonrasında “ Asit “ karakteri ekleniyor, bu kısımda Asit karakteri sokak dilince, torbacılığı iyi yansıtan profilde oluyor.  Asit, uyuşturucu aleminde nam salmış biri. Asit hikayeye girdikten sonra Asit üzerinden ilerliyor hikaye.  Daha sonra zengin birisi tarafından satın alınmışcasına evlendirilmiş Pamuk’un hikayesindeki “ Battal “ karakterine dönüyoruz. Cinayet perdesinin aralığı da bu arayışlardan peşinde olacağını bir cinayet romanı gibi resmettiriyor

 Bir yandan da film “ Battal Çolakzade “ ismi üzerinden; günümüzün hukukunda kollanan önemli ve zengin simaların yaptıkları onca suçu örtbas ettiklerine mesaj yolluyor. Filmin ikinci yarısına girilirken Battal Çolakzade’nin genç, kendi çocuğu yaşındaki biriyle evlendiğiyle başlayan ilişkinin sonrasında eşinin öldürülüşüne dair araştırmalar bu bölümü araştırıyor. Av- Avcı kavramı üzerinden giden meselenin üzerinden kızını kaybeden ve daha sonrasında oğlunu kaybeden bir annenin  “ biz kurban değiliz de  neyiz? “ sözü film adına av- avcı meselesine açıklık getiriyor. Deli İdris ile Avcı Battal arasında olacağı bazı mevzuların aşikar olduğunu film bize götürüyor. Herkes birbirini götürme peşinde avcı misali yoluna devam ediyor.  Cinayet masasından Ferman ile bir bir savaş içine giriyor. Bu savaşın kazananı “ Hayat “ oluyor. Paramparça hayatlara tanıklık ediyoruz. Kızına doku örneğine uyan tek kişinin de evlenmiş olduğu da filmin bitmesine ramak kala ortaya çıkıyor.

 Paramparça hayatları bu şekilde sunuyor bize “ Av Mevsimi” . Burdan aşk meselelerini ise deliler üzerinden anlatıyor biraz. İdris ile Asiye, Asit ile Pamuk, Müzeyyen ile Ferman... Hepsi birbirini bir şekilde tamamlıyor gibi, her birinin öyküsünü kırık oluşturuyor Yavuz Turgul. Filmin ikinci yarısında bir romantik gecede İdris’in ertesi gün gülümseyişindeki o şeye rağmen bir umut vari kırıntısını ertesi gün hayalkırıklığı sonrasındaki dibe çöküşte bir bar sahnesinde çalan “ Benden Adam Olmaz “ şarkısındaki o hissiyatta ve delilikte daha iyi anlaşılır...

 Battal Çolakzade tuzağını iyi hazırlamış bir avcı, cinayet romanlarında olduğu gibi hikaye filmin sonuna kadar sürüyor. Bir o kadar gerilimi yüksek, dramı içine yedirilmiş ,müzikleri ve diyalogları ile ağır bir film olduğunu belli edercesine adeta.  Yavuz Turgul’un filmlerinde oyunculara müdahale eder misin sorusuna cevabı ise şöyle oluyor

 “Sık sık müdahale ede­rim. Ben zaten senaryo aşama­sında bütün oyuncularla masa başı çalışması yaparım. Yani oyuncular sete çıkmadan önce neyi nasıl oynamaları gerektiği­ni bilirler. Benim kurduğum bir dünya vardır. O dünyanın için­de kişiler vardır. Ben zaten ya­zarken o kişileri görüyorum. Oyunculara ne gördüğümü an­latmak kalıyor sonuçta.”

 Oyunculuklara gelirsek; senaryo konusunda titiz biri olan Şener Şen’in yıllardır dostu/arkadaşı olduğunu var saydığımız Yavuz Turgul’un seçimi bir noktada önemli,ki Şener Şen, yılların olgunluğunda öylesine ağırbaşlı vaziyette olmasının yanında, yanına partner olarak aldığı Deli İdris rolündeki Cem Yılmaz; komedi filmlerinin haricinde delilik seviyesini zorlarken; bunun yanında Polis Hasan karakteriyle diğer anlamda Çömez; filmin en klas yan karakterlerinden biri oluyor,ki  Okan Yalabık kesinlikle o iğrenti/tiksinti denen kavramın ne olababileceğine dair klas profil çiziyor. Bunun yanına “ Asit “ karakterini oynayan Rıza Kocaoğlu iyi iş çıkarıyor.  Öyle bir oyuncu kadrosu var dedirten bir kadro,ki Şener Şen’in yanına “ Battal Çolakzade “ karakterine can veren Çetin Tekindor; o olgunlukta bir avcının neler yapması gerektiğine,vicdansız bir bireyin üzerinden hareket etse de bir yandan kızı için neler yapabileceğine tanıklık ederiz.

 

Sonuç olarak; Av-Avcı ilişkisini ele alan “ Av Mevsimi”  paramparça hayatlara davet ediyor bizi. Bu hayatlara davet ederken her türlü şeyi gözlemliyoruz. Gerilim,Şüphe,Korku, Kaygı ve birçok kavram filmin içinde yerini almış oluyor. Yavuz Turgul, bunun polisiye olmadığını , hayatta olan entrikalardan ibaret olduğunu da söylüyor. Filmin hikayesi;ise nerede başladıysa orada bitse de aslında bu tüm hikayenin/öykünün birleşmesindeki o başarıdan kaynaklanıyor. Ne iyiliğe ne kötülüğe artık yer vardır bu mevsim de,çünkü avlayanlar da bir gün avlanacağını bilerek bu mevsimde çırpınacaklarını biliyorlar illa ki!

 

Cem Kurtuluş,2010


Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim

 

“ Her elin bir hikayesi vardır “

“ ben ellerime bakıyorum

Sadece yenmiş tırnaklar görüyorum”

 

“ müzeyyen ile oturayım, elinden tutup televizyona boş boş bakayım

Tek istediğim bu.”  ( Ferman’ın müzeyyen’e olan aşkı )

 

“ asıl çocuk sensin be

Bana bir masum kadın göster orada bileğimi keseyim “

 

“ ticarette kimsenin nezaketi için para ödemezler “

 

“ dünya düzenin avlar ve avcılar vardır bu kadar

Sizler buna karar vereceksiniz “ ( Battal Çolakzade)

 

“ sigara içer misin

İçmez miyim abi? Allah razı olsun “ ( Asit Ömer)

 

“ biz kurban değiliz de neyiz “

 

“ önemli olan sızlayan vicdanla yaşayabilmektir “

 

“ kadınlar budur

Güzeldirler ama zehirleyerek öldürürler...”

 

 

“ tuzağı avına hissettirmeyeceksin “

 

“ o bir anlık zaaftı idris “ ( asiye)

0 yorum: