Sonbahar çoğu zaman hüznü ,ayrılıkları hatırlatır, içinizde buruk bir şeyler kalmıştır ve her sonbahar geldiğinde insan kendini hüzne bırakır. Hüzünden kopamaz ve uzaklaşamaz. Her ayrılık yeni bir aşk doğurur belki de, ya da sonbaharın hatırlattıklarıdır bunlar.
Bir Sonbahar Hikayesi; Hüznü, aşkı, ayrılığı, aldatmayı ele alan, 12 eylül dönemine mesaj veren Zuhal Olcay, Kaan Girgin’in Can Togay’ın başrollerini paylaştığı Yavuz Özkan’ın yönetmenliğini yaptığı 90’larda bunalımlı film çekme ekolüne giren değeri bilinmeyen filmlerden biri.
Filmin konusu ise şu şekilde;
Mesleklerinde başarılı öğretmen ve iktisatçı bir adam klasik evliliklerde olduğu gibi aşkla bağlanırlar birbirlerine ve evlenirler. Birbirleriyle tanışmaları sağ-sol çatışmalarının olduğu 12 eylül dönemidir. Sonrasında çocukları olur. Kadın daha çok politikayla ilgili aydın biri, adam ise tam bir kapitalist bireyi, gözünü başarı hırsı bürümüş ,cinsel isteği kabarmış biridir. Filmin bazı sahnelerinde cinsel isteğini nasıl kabardığını izledikçe görüyoruz.
İlk kavgaları 12 eylül gecesi oluyor, adam sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Darbe sonrası iki insan türünün çatışmasını anlatan" Bir Sonbahar Hikayesi" evlilik ,sadakat gibi kavramları bize sorgulatıyor.
İlk kavgaları 12 eylül gecesi oluyor, adam sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Darbe sonrası iki insan türünün çatışmasını anlatan" Bir Sonbahar Hikayesi" evlilik ,sadakat gibi kavramları bize sorgulatıyor.
Filmin en önemli anlarından biri; adamın karısını başka bir kadınla aldattığı, kadına " eteğini sıyır " dediği an. Sonrasında kadının " bas gaza bas gaza’’ deyip adamın kucağına oturup sevişmeleri 160 km 'de hem sevişip hem nasıl kaza yapmıyorlar sorusunu izleyiciye sorgulatıyor.
Amerikan etkililiğini vurgulamak için Can Togay'ın filmde " olrayt olrayt şit " demesi filmde antipati topluyor.
Filmde daha çok Can Togay ve Zuhal Olcay'ı görüyoruz sonra filme Kaan Girgin katılıyor. Kaan girgin, genç öğrenciyi oynuyor, oynadığı süre içinde Kaan Girgin oyunculuk adına iyi iş çıkarıyor. Aynı zamanda Nazım Hikmet şiirlerini Kaan Girgin'in seslendirmesi filme iyi gitmiş. Meltem Cumbul'a da bu filmde küçük bir rol biçilmiş, bu aynı zamanda Meltem Cumbul'un oynadığı ilk sinema filmi.
Konuya dönecek olursak; Başarılı öğretmene aşık olan öğrenci Kaan daha öncesinde ona şiirler yazan biri. Geziye çıktıkları gün dans ederken öğretmenine aşık olduğunu söylüyor. Erkeği tarafından boynuzu yiyen Kadının morali bozuk olduğu bir anda öğrencisi kadını teselli ediyor ve sonrasında kadın , kendini öğrencisinin kollarına bırakıyor öpüşüyorlar, sonrasında kadının yaşadığı tek duygu pişmanlık..
2 defa aldatılmasına rağmen erkeğini affeden bir kadınla, bir defa erkeğini aldatan kadının tepkilerini aynı olmadığını görüyoruz filmin sonlarına doğru. Gözünü para hırsı bürümüş, cinselliğe aç ve evli olmasına rağmen başka kadınların tuzağına ve Kapitalizme yenik düşen, hiçbir şeyi umursamayan bir adamın nasıl deliye döndüğünü final sahnesinde çıplak gözlerle izliyoruz.
Konuya dönecek olursak; Başarılı öğretmene aşık olan öğrenci Kaan daha öncesinde ona şiirler yazan biri. Geziye çıktıkları gün dans ederken öğretmenine aşık olduğunu söylüyor. Erkeği tarafından boynuzu yiyen Kadının morali bozuk olduğu bir anda öğrencisi kadını teselli ediyor ve sonrasında kadın , kendini öğrencisinin kollarına bırakıyor öpüşüyorlar, sonrasında kadının yaşadığı tek duygu pişmanlık..
2 defa aldatılmasına rağmen erkeğini affeden bir kadınla, bir defa erkeğini aldatan kadının tepkilerini aynı olmadığını görüyoruz filmin sonlarına doğru. Gözünü para hırsı bürümüş, cinselliğe aç ve evli olmasına rağmen başka kadınların tuzağına ve Kapitalizme yenik düşen, hiçbir şeyi umursamayan bir adamın nasıl deliye döndüğünü final sahnesinde çıplak gözlerle izliyoruz.
Özetlemek gerekirse; 90'ların ilk yarısındaki bunalımlı film ekolüne giren Yavuz Özkan yapımı olan " Bir Sonbahar Hikayesi" Zuhal Olcay'ın oyunculuğuyla ve güzelliğiyle büyülerken, aynı zamanda sağ-sol çatışmalarının olduğu 12 eylül dönemine gönderme yapıyor.
Notlar:
Film 13. İstanbul Film Festivali'nde "En iyi film", İskenderiye Film Festivali'nde "En iyi senaryo", 6. Ankara Film Festivali'nde "En iyi film", "En iyi yönetmen" ve "En iyi senaryo", 8. Adana Altın Koza Film Festivali'nde "En iyi film" ve "En iyi görüntü yönetmeni" dallarında da ödül kazandı.
Notlar:
Zuhal
Olcay, İskenderiye Film Festivali'nde, 6. Ankara Film Festivali'nde ve 8. Adana
Altın Koza Film Festivali'nde "En iyi kadın oyuncu" dalında; Can
Togay, İskenderiye Film Festivali'nde, 6. Ankara Film Festivali'nde ve 1. ÇASOD
En İyi Oyuncu Ödülleri'nde "En iyi erkek oyuncu" dalında ve Kaan
Girgin 6. Ankara Film Festivali'nde "Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu"
dalında ödül kazandı.
Film 13. İstanbul Film Festivali'nde "En iyi film", İskenderiye Film Festivali'nde "En iyi senaryo", 6. Ankara Film Festivali'nde "En iyi film", "En iyi yönetmen" ve "En iyi senaryo", 8. Adana Altın Koza Film Festivali'nde "En iyi film" ve "En iyi görüntü yönetmeni" dallarında da ödül kazandı.
Filmde altını çizdiklerim;
“ Ben seninle
sevişirken bulutlarda dolaşıyordum,ama görüyorum ki sen lağımlarla
dolaşıyormuşsun.”
Cem Kurtuluş