Hayatta her şey iyiye giderken, birden ters köşe olmanız her zaman kaçınılmazdır. Bu kaçınılmazlık öyle yapışır ki yakanıza peşinizi bırakmaz, ve kendinizi duvara çarpmış gibi hissedersiniz. İyi taraftan bakarsınız olaylara, kötüler gözünüze çarpmaz ve sonunda sert şekilde hayatın tekmesini yemiş olursunuz. O tekmeyi yediğinizde bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diye içinizden geçirirsiniz. Ve her şeyin güzel gittiği bir anda dürüstlüğün bedelinin ihanet olduğunu gösteren film ile karşı karşıyasınız “ Her şey çok güzel olacak “
“ Her şey Çok Güzel olacak” Cem Yılmaz’ın oynadığı ilk film olma
özelliğini taşıyor. İlk defa Cem Yılmaz ile Mazhar Alanson bu filmde boy gösteriyor. Mazhar Alanson ve
Cem Yılmaz ‘ın uyumu, filmin içindeki müzikler, samimiyet, küfürler,
ihanet,kısaca film içinde bir çok mesajı barındırıyor. Ufaktan yönetmen Ömer Vargı'dan bahsetmek gerekirse; Ömer Vargı 1970'li yıllarda 1000'den fazla reklam filmi yönetti, Yılmaz Güney'le tanışarak iş isteyerek asistan olmuş, sonra yoluna yönetmen olarak devam ederek " İnşaat,Kabadayı,Her şey Çok Güzel Olacak, Anadolu Kartalları " filmlerinin yönetmenliğini yapmıştır.
Mevzuya dönecek olursak; Altan, karıştığı kavga
sırasında yıllardır görmediği kardeşi Nuri'yle karşılaşır. Altan’ı filmin
başından itibaren piç birini oynadığını
gözlemliyoruz. Abisi ecza deposunda çalışarak hayatını geçiriyor. Altan’sa
bar açma hayaliyle hem karısını ,hem de abisini kandırıyor.
Abisinin çalıştığı ecza deposunu uzun süredir
açmayı plandığı bar için para kaynağı olarak görüyor Altan. Tekrardan abisiyle
barışan Altan’ı bu yolculukta tehlikeli işler bekliyor. Her şeyin güzel
olacağını düşünerek bir yolculuğa çıkıyor Abisi ile Altan. İlk başta her şey iyi gözükse de
sonrasında her şey boka sarıyor. Hayatın genel metodu burada karşımıza çıkıyor. Mafyavari işlere karışan Altan’ı bir süre
sonra tehlikeli olaylar bekliyor, tatilin tadını çıkarsa da sonrasında yaşadıkları korku ikisine de
yetiyor. Hayat gülmece olduğu kadar tehlikeli maceralarda yüzülen bir şey olduğunu " Her şey çok güzel olacak " da fazlasıyla görüyoruz. Hayatın içinde her şeyin ters dönmesi olağandır. Altan ve abisini
bu süreç sonrasında kötü olaylarla karşılaşıyor.
Filmin aykırı karakteri olarak karşımıza çıkan Altan Ve Nuri'nin babası oluyor, babalarını hatırlamayan evlatlarına söylediği sözler laf sokma niteliğinde olduğu kadar doğru yere giden sözler. Selim Naşit filmde fazla gözükmese de gözüttüğü sahneler bile filmdeki ağırlığını hissetmeye yetiyor. Fiziki görünümü izleyiciye dram enjekte ediyor. Daha sonraları Altan Ve Abisinin eve döndüklerinde babasının ölüm haberini öğrenmeleri, karısının onu aldatması ve o tablo karşısında deliye dönmesi, elinde kalan çiçekler ve bunun sonucunda ihanet... Bu sahneler önümüzden geçerken Altan'ın " Benim babam nasıl ölür ya... " sözü insanın içinde dram duygusu oluşturuyor.
Filmin aykırı karakteri olarak karşımıza çıkan Altan Ve Nuri'nin babası oluyor, babalarını hatırlamayan evlatlarına söylediği sözler laf sokma niteliğinde olduğu kadar doğru yere giden sözler. Selim Naşit filmde fazla gözükmese de gözüttüğü sahneler bile filmdeki ağırlığını hissetmeye yetiyor. Fiziki görünümü izleyiciye dram enjekte ediyor. Daha sonraları Altan Ve Abisinin eve döndüklerinde babasının ölüm haberini öğrenmeleri, karısının onu aldatması ve o tablo karşısında deliye dönmesi, elinde kalan çiçekler ve bunun sonucunda ihanet... Bu sahneler önümüzden geçerken Altan'ın " Benim babam nasıl ölür ya... " sözü insanın içinde dram duygusu oluşturuyor.
Hayat mutlu sonla bitmeyebilir, bir mastürbasyon süreci de olabilir. Arkadan düzmece oyunları izleyebilir ve bunun sonunda hayatın tekmesini yiyebilirsiniz.
Hayat filmdeki gibi acımasız olabilir, her
zaman acı bir yönü vardır hayatın. Kimisi yoksulluğuyla alır bu acıyı , kimisi
terkedilmeleriyle. Ama acıyı her zaman tadar insan ve her şey çok güzel de
olabilir., olmayabilir de, ve Nuri’nin de dediği gibi "bilemiyorum Altan".
Sonuç olarak yıkıcı bir film olan “ Her Şey Çok Güzel Olacak “ oyunculuklarıyla,
konusuyla, müzikleriyle hayatın düpedüz düzmece olduğunu bizlere
anlatıyor . “ Bilemiyorum Altan “ diye sayıklıyorsunuz filmin sonuna
doğru. Cem Yılmaz’ın ilk sinema deneyimini yaşadığı bu filmde; Senaryo, ışık, ses,
kurgu vs. umrunuzda olmuyor, eksiklik yaşamıyorsunuz. Düpedüz hayatın
içinde olan şeyleri Ömer Vargı etkili şekilde anlatıyor. “ Bilemiyorum Altan “ diye
sayıklarken MFÖ ile “ Benim Hala Umudum “ var şarkısıyla bir nebze umut
aşılıyoruz kendimize. Derdi Işık,ses olmayanlar için biçilmiş kaftan bir
film " Her şey Çok güzel olacak " ve her şeyin iyi olacağını
düşünüp final sahnesinde yaşanılan buruk tek bir sözle anlatılıyor, o da şu
sözlerde yatıyor; " sen diyeceksin ki ayla öyle bir şey
yapmaz. yaptı yapmadı. neyse ne
hayat işte. "
İzlerken Altını Çizdiklerim:
hayat işte. "
İzlerken Altını Çizdiklerim:
“ Altan’cım işimiz
bitti sen gidebilirsin
Nereye ya
Nereden geldiysen
oraya”
“ Benim babam nasıl
ölür ya…”
" sen
diyeceksin ki ayla öyle bir şey yapmaz. yaptı yapmadı. neyse ne
hayat işte.
"
“ Ama en azından
hayattayız, bu da bir şey be abi… “
Cem Kurtuluş, 2012
0 yorum:
Yorum Gönder