// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

11 Aralık 2012

Metin Kurt Kütüphanesi’yle Dayanışma Konseri: Kesmeşeker Kritiği (7 Aralık’12)
















Her şeyin ve herkesin  kirlendiği bir dünyada temiz kalan dostlardandı Metin Kurt. Bir dost, bir abi. İsmini siz koyun. Ama her daim konuşmasına "dostlar" diye başlardı. Bir semboldü. Bakış açısı, senelerdir süre gelen yaptıkları ve arkasında bıraktıkları…

Son gülüşünü geride bırakmıştı artık Metin Kurt. Tek yumruk taraftar grubu 7 Aralık Cuma akşamı "Metin Kurt Kütüphanesi" adı altında dayanışma konseri düzenledi. Metin Kurt’u anmak üzere Fenerbahçe atkımla mekândaki yerimi aldım. Konser ilk önce Mşş, Veysel Çolak ile start aldı, sonrasında akustik ağırlıklı devam etti.

Konserde; Metin Kurt’un yakın arkadaşları, akrabaları, Galatasaray'lılar, Fenerbahçe'liler, Beşiktaş'lılar, birçok müzik ve spor sever yerini aldı. Konsere Cenk Taner kısa bir konuşmayla başladı. "Metin Kurt Yalnızlığı" ile konsere giriş yaptık. Gözlerimiz kapandı, Metin Abiyle içki içtiğimiz ve kitap için koşturduğumuz günleri ve  Çizgi Metin’in toplumun dışında kaldığı, çizgisiyle onu dışarı itenleri de hatırladık. Toplum tam anlamıyla O'nu hiç anlamadı, O  mesajlarını vermekten geri kalmadı. Doğrusu da buydu.

"Eyalet çocukları" ile devam etti konser. Hatır şikeleri, tarihin unutulmaz lekeleri…Sonrasında bir yağmur günü altında terk edilişlerden geriye kalan satırlar zihinlere geldi. Kürk Mantolu Madonna, diğer ismiyle "Maria" çalındı. Otoban, İstanbul derken yollar geçmek bilmiyordu. Böyle yağmurlu bir Taksim akşamında bunun çalınması da güzel oldu. "Aşk ve Para", "bazen olmadı bazen oldu" dedik, seslice oldu bu da. "olmalıydık birlikte" olanlar, olmayanlar, kapıdan dönenler. Köşe kapmaca oynadığımız dünyaya selam olsun buradan.

"En Çok Seni" kitle tarafından söylendi, kitle dedik mi onları her yerde görebilirsiniz. Bazen bir takıma tezahürat yaparlar, bazen bir gruba. Alışık olun bunlara. Gürültü kirliliği gibi de gelebilir size. Hemen bekletmeden "Gitme Kal" çalındı. Bazen çalınıyor, bazen es geçiliyor. Bugün hatırlandı bu şarkı da. Pişmanlıklar, günler, haftalar…Döndüğün yer aynı yer oluyor.

"Duymuştum şehirdeydim" her zaman ki gibi coşkuyla, zıplanarak söylendi. Elleri boş olan insanların elinde kalan tek çaredir melodiler. Bu coşku "S.O.S" ile devam etti ama sırayı karıştırmış olabilirim. Konser arasında konsere gelenlere teşekkür edildi bunu da atlamayayım. "Metin Kurt Yalnızlığı" tekrardan çalınarak gözlerimiz yeniden sulandı.

Metin Ağabeyimizi güzelce andık, O da aramızda olsa her şey daha da farklı olurdu. Aynı zamanda Metin Kurt’un vefatından önce çıkan kitabı edinmeniz Metin Kurt’u tanımak kadar faydalı olur. Kitabın ismi "Çizgideki Gladyatör".

Metin Kurt’un da dediği gibi: "Sporda söylenmeyen ne varsa biz söyleyeceğiz. Caymayız, caydıramazlar. Sapmayız, saptıramazlar. Yürüyoruz doğru bildiğimiz yolda; alnımız açık, başımız yukarıda…".

Cem Kurtuluş,2012