// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

14 Mart 2013

" Öldürmek İçin Doğdum " Full Metal Jacket (1987)























“ Savaş “ sözlük anlamıyla  “ Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp, cenk” anlamına geliyor ama bunun hakkında türlü türlü şey söyleyebilirsiniz. Dünyadaki savaşların çıkarları ölen askerler üzerinden sağlanıyor, büyük patronlar diğer anlamda savaşın efendileri köşeyi dönüyordu. Bir porno misali savaş da askerleri farklı pozisyonlara sokabiliyordu. Dünyadaki büyük savaşlardan biri de Vietnam Savaşı. Vietnam savaşını o dönemin askerlerinden   Bao Ningh “ Savaşta  kazanç ya da kayıp yoktur.Sadece yıkım vardır. Sadece hiç savaşmamış olanlar tartışmayı sever “  sözleriyle anlatıyor.



Şu ana kadar Vietnam savaşı hakkında çok şey yazıldı, çizildi, filmleri çekildi ama etkileyicilik konusunda bu filmler tartışılır. Mevzu bahis konumuz  Vietnam savaşını konu alan “ Full Metal Jacket” filmi. Film, Johny Wright’ın “ Hello Vietnam “  şarkısıyla komünizmi yerdiği, Amerika’yı yücelten sözlerinin melodileriyle  açılıyor, askerlerin asker tıraşı yapıldığını zorunlu askere alındığını gösteriyor. Bir tür bu kısımda zorbalık üstünden askerleri bir ameliyata tabii tutuyor.

Filmin ilk bölümünden itibaren askerlerin eğitimlerini Hartman üzerinden anlatıyor Kubrick. Bu bölümde disiplin, hepsinin aynı ölçüde değersiz olduğu vurgulanıyor. Bunu anlatırken “ Irklar arasında ayrım yapmam. Zencileri, Yahudileri, ve İtalyanları aşağılamam. Burada aynı ölçüde değersizsiniz “ sözüyle anlatıyor durumu. Hartman kendisini tanıtırken “ benden ne kadar nefret ederseniz o kadar öğrenirsiniz “ sözüyle kendisini anlatıyor. 

Uzman Çavuş Hartman,  askerlerin eğitiminden sorumlu olan kişi. Küfür ediyor, acımasız davranıyor, nefretini askerlere yayan, aşağılayan, disiplinli biri. Askerleri zorlayabildiği kadar zorluyor, hayvanca aşağılıyor. Askerlerin buna karşı tavrı sadece “Sir, Yes Sir” sözünden ibaret. Eğitimleri boyunca askerlere bir hiç olduğunu gösteriyor Hartman. Herkesi aynı kategoride değerlendiriyor, herkese karşısında bir hayvan gibi davranıp birer birer hepsini psikolojik olarak hiçleştiriyor. Eğitimdekilerin sevgilileri yok, dostları yok, arkadaşları yok, tek kendine arkadaş edinecekleri  tüfekleri  oluyor. Hartman, tek sevgililerinin tüfekleri olduğunu, “ Tüfeklerinize kadın ismi vereceksiniz, çünkü elinizin altındaki tek amcık o olacak “ sözüyle anlatıyor askerlerin tüfek ile olan ilişkisini.

Diğer bir kahramanımız uzman çavuş Hartman tarafından aşağılamalara maruz kalan “ Er Pyle”  Bütün askerler aşağılamalara maruz kalıyor ama Er Pyle farklı bir noktada olduğunu gösteriyor.  Şişman olarak dalga geçilen bir tip, eğitimde sorunlar çıkarıyor,verilen görevleri yerine getiremiyor.  Bütün asker arkadaşları kendisinin hataları nedeniyle cezalandırılıyor. Arkadaşları tarafından nefret edildiğini biliyor, bunun saldırısına uğruyor.  Bir nevi Pyle karakteri üzerinden zorbalığın ne olduğunu çıplak gözlerle izleriz.  Bu süreçte “ böyle insanlar da var “ der bize “ Full Metal Jacket “   Kendi kendine kendisini eğiten bir askeri izleriz sonra; kendini geliştirir.

Çaresizlik ,acı, insanın kendi kendisine savaşında Er Pyle’ın arkadaşları tarafından nefret edileceğini bilmesi sonucunda tüfeğiyle hem onu devamlı aşağılayan,bir hiç muamelesi yapan çavuşunu öldürdüğü ve  kendini öldürdüğü sahne  filmin en dramatik sahnesini oluşturur.Filmin dili bir nevi aşağılamalara maruz kalan askerlerin öldürmek için evrilen insana dönüşür. Militarizm, erkeklik gibi konularda filmin ilk bölümünü oluşturacaktır.  Pyle yumuşak biri olmasına rağmen filmde sonrasında savaşın getirdiği psikolojiyle nasıl psikopat biri hale geleceğini bu sahnede bize gösteriyor. Er Pyle’nın kendi tüfeğini ağzına dayadığı sahneyle birinci bölüm bitiyor.

Filmin ikinci bölümü  cephede savaşan askerlerin durumunu anlatıyor.  İkinci bölümde “Öldürmek bu kadar kolay mı olur" diye Kubrick bizlere sorgulatıyor bu durumu. Birinci bölüme göre anlatım dili olarak ikinci bölüm daha sönük kalıyor. Askerlerin psikolojik durumlarından, öldürmenin bu kadar kolay olduğunu hissettirmesi filmi etkileyici kılıyor.  Bunun yanında Amerikan ordusunda görev verilen gazetecilere Kubrick mesajı “ ara ve yok et yerine bul ve temizle diyeceksin “ sözüyle özetliyor. Militarizm üzerinden ne kadar sözünü söylese de , Barış amblemi takan birinin “ Born to kill “ kasketini neden taktığıyla ilgili mesaj verir.

Vietnamlıların tarihte Tet Saldırısı olarak bilinen Vietnamlıların yılbaşında Amerika’ya karşı yaptığı saldırıya tanıklık ediyoruz.  Daha sonra Kubrick bize bunu tarlalarda çalışan işçileri acımasızca öldüren askeri gösteriyor.  Filmde askerin miğferindeki "Born to Kill /öldürmek için doğdum “  yazısının bulunması ve yanında barış amblemi bulunması birçok yönden mesaj niteliği taşıyor. Eğitimlerde askerlere öğretilen “ savaşmak için ölüm makineleri gibi olacaksınız “ sözünü hatırlatır film bu yönüyle. Born To Kill sözüyle de bir nevi bu vurgulanır.   Bir askerin acımasızca işçileri öldürmesiyle şu kelimeler ağızlardan dökülüyor. Öldürmenin basitliği zihinlere kazınıyor.

- 157 kızıl öldürdüm. 50 tane de manda. Bunlar resmi rakamlar.
- Kadın ya da çocuk var mı?
- Bazen.
- Bir kadını ya da çocuğu nasıl öldürebilirsin?
- Çok kolay. Biraz öne ateş ediyorsun.

İkinci yarıda daha çok askerlerin anılarını ordu içinden gazetecinin yaptığı röportajdan dinleriz. Vietnamlıların yok edilmesinden, öldürmek için can atan askerler vurgulanır.  Filmin son bölümleri nefes kesen gerilla taktiği ile tuzağa düşürülen arkadaşlarının öldürülüşüne tanıklık eden askerleri izleriz.  Keskin nişancıya dair belli bir bölüme kadar kendisini görmeyiz, Kubrick  bu açıdan bu karakterin kendisini göstermez, bir süre saklar. Bu açıdan filmde gerilim unsuru öne çıkar.  Film kapanışına doğru barış amblemi taşıyanların da savaşta insan öldürebileceğini izletir bize.  Filmin ilk yarısında anlatımı ve askerlerin psikolojik durumları ve diyaloglar hayran bırakırken,filmin ikinci yarısında aynı etkileyicilikten uzak bir yerde oluyoruz. 

Oyunculuklarda  filmin ilk yarısında “ Hartman “ karakteriyle can veren  R. Lee Ermey kusursuz bir performans gösterirken,  pek çok sahnesinde doğaçlama  sahneler yarattığını Kubrick  söylemiştir,bundan etkilenerek bunun üstüne diyalog yazmamıştır.   Pyle karakterine can veren  Vincent D’ Onofrio diğer kusursuz performanstaki isim oluyor, karakteri için 70 kilo veriyor.  Kusursuzluk açısından filmin ilk yarısını performanslarıyla  götürüyorlar,ikinci yarıda  hem oyuncu performansları hem de diyalog yönünden film düşüşe geçiyor.

Senaryo kısmına gelecek olursak; filmin senaryosu hazırlanmadan önce Kubrick,  Gustav Hasford’un The Short-Timers adlı kitabını keşfediyor.  1983 yılında Stanley Kubrick  , Vietnam savaşı hakkında yazılar yazan aynı zamanda savaş muhabiri olan   Michael Herr ile temasa geçiyor,bu süreçten sonra bir savaş filmi yapmak istediğini söylüyor. Bu süreçten sonra  araştırmalara başladığını,belgesel izlediğini söylüyor film için. Kubrick bu konuda epey mesai harcıyor. Filmin bu aşamalara gelmesi için de dört yıllık bir süre sonunda film çıkmış oluyor.

 Sonuç olarak; Gustav Hasford’un  The Short-Timers adlı otobiyografik  romanından sinemaya uyarlanan   “ Full Metal Jacket “ Stanley Kubrick’in savaşı her açıdan gösterdiği bir film.   Bunun içine filmin başında Amerika’yı yücelten şarkıyla başlamasından,  komünizmi yermesine kadar mesajlar ve dinsel yönden İsa’yı yüceltmesine kadar sözler var. Bunun yanında  karakterlerin psikolojisine kadar indiği atmosferde filmin başında “  savaşmak için yalvaran ölüm makineleri gibi olacaksınız “ derken filmin kapanışı da savaş bittiğinde  “ Boktan bir yerdeyim, evet ama hayattayım “ sözüyle yapar. 

Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim

" sadece size bir şey söylendiğinde konuşacaksınız. ağzınızdan çıkacak ilk ve son sözcük " efendim " olacak " 

" Boktan bir yerdeyim , evet ama hayattayım "


" Savaşmak için yalvaran ölüm makineleri gibi olacaksınız. Ama o gün gelinceye kadar bir bok değilsiniz. Bu dünyadaki en aşağılık yaratıklarsınız"

" Tuvaletleri öyle temizleyeceksiniz ki Meryem Ana bile oraya işeyecek"

" Özgür dünyanın komünizm nasıl alt ettiği anlatılacak"

" Yüreğiniz İsa'nındır. Ama götünüz deniz kuvvetlerinin"

"  Çünkü biz gördüğümüz her şeyi öldürürüz"

" Deniz kuvvetleri robot istemez, Deniz kuvvetleri katil ister " 

" Dinsiz komünist Meryem Ana' yı sevdiğini söyle"

" Ara ve yok et yerine
Bul ve temizle diyeceğiz "

" Sen bir yazar değilsin, katilsin "

" Bir savaşta canlı kalmak istiyorsanız öldürme içgüdünüzü kullanmalısınız. "

" Öldürme gücünüz yeterince güçlü, sağlam değilse gerçekle yüzyüze gelince tereddüt edersiniz"

" Biz burada " ne işimiz var " diyen sivil gazetecilerin ilgilenmedikleri şeyleri yazıyoruz"

" Tüfeklerinize kadın ismi vereceksiniz, çünkü elinizin altındaki tek amcık o olacak "

 " Kızıllar götlerini iyi koruyorlar. Ama biz de bayağı adam öldürüyoruz"

" Ölü biri tek bir şey bilir. Hayatta olmanın daha iyi bir şey olduğunu "

- ben 20 diyorum , bu resmi ölü sayısı mi efendim


" Bu barış işareti varken vurulman hoş olmaz "

" Vietnamlılara yardım ediyoruz çünkü dışarı çıkmaya çalışan bir Amerikalı var "

" Biz abazanlar mangasıyız. Adam öldürüp yürek sökeriz."

" Kansız bir gün güneşsiz bir güne benzer "

" Siz düzensiz bir boka yaramayan yaratıklarsınız"

" Benden ne kadar nefret ederseniz o kadar öğrenirsiniz "

" Kendine gel yoksa, gözlüklerine sıçarım dünyayı bombok görürsün "

" Irklar arasında ayrım yapmam . Zencileri, Yahudileri  ve İtalyanları aşağılamam. Burada aynı ölçüde değersizsiniz."

‌" Teksastan sadece ibne ve öküz çıkar kovboy " 

 Cem Kurtuluş,2013

0 yorum: