// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

14 Ağustos 2013

Deplase Kayseri: (11.08.2013)

Deplasman yolculuklarına çıkanlar iyi bilir ki her türlü sorunla karşılaşmaları kaçınılmazdır. Bu kaçınılmazlığa alışmak zaman alabilir. Kayseri deplasmanında bizim otobüs dahil birçok otobüs birtakım arızalarla  karşılaştı. İki defa motoru yanan ,hidroelektriği bozulan, aküsü biten otobüs,30 saat geçen bir yolculuk ve  birçok şeyi sıralanabilir Kayseri  deplasmanı için... 

 Kimisi için sabahın beşinde şoförün vazgeçmesi sonucu yola çıkamadı başka otobüs ayarlandı, kimisi ise başka sorunlarla karşılaştı.  Mevzuya dönecek olursak sorunlar peşimizi bırakmadı.  Sabah 6’a doğru sabahın köründe polisin alkol testi yapması” ne oluyor memur bey” cevabına dönüştü sabah saatlerinde.  Bütün bunlar oluyorken  yola çıktık. Makaralar, besteler, alkolik olarak takılanlar, çiş molaları, yerde yatanlar, sevdası için beş kuruş parası olmayıp da takımını yalnız bırakmayanlar…

 Şoför abi’nin ismini “ Webo” olarak değiştirmemiz, kendisine yaptığımız besteler yolu mesafe olarak azaltır düşüncesi işe yaramadı. “ Webo ve Aragones” amca laflarının akıllarda kalması, amcamızın “ gözünüzü seveyim orta kapıyı açmayın” demesi, klimasız bir deplasman yolculuğuna devam ediyor olmamız çoğu kişiyi sıksa da “ yollar mesafe tanımaz “ cümlesi bu açıdan önemliydi. Dağları,  şeritleri geçiyorduk halen yolun bitmemesi bizim adımıza faciaydı, ama bizden daha kötüleri “ ikinci otobüslerinin motorunun  yanmasıyla sarsılmıştı. Buna da iyi dedik, makaraya devam ettik. "40 Kilometrenin üzerine çıkarsam ceza yeriz” diyen Webo amcaya sitemlerimiz olsa da diyecek pek bir şey bırakmamıştı kendisi.


 Arada şoförler bizi umursamıyor, kulağına pamuk tıkamış gibiydi.  Arada şoför değişse de  webo amca’yı gözlerimiz aradı.  Yol bitti derken aynı yerde olduğumuzu görmek “ ne yolmuş ulan” soruları klasik deplasman olayını özetlerdi.  Kayseri sınırlarına akşam yaklaşmışken geldik, polis kontrolünün fazla sürmemesi sonucu stada doğru yol aldık. Stat çevresinde takılıp şehre adım attıktan sonra  yemek yiyip stada girip ve  atmosferi koklayalım dedik. Tribün olarak iki tribünde gollerin gelmesini bekleyerek tribün yapmayı planladı. Vasat bir tribün oldu  iki tribün açısından.  İbne Galatasaray” diye uzatmalarda tezahürata girilmesi, torpillerin patlaması ve meşalelerin yanması insanları gaza getirdi. Futbolun endüstriyel düzenini az da olsa yıkmış olduk!

İçimizi acıtan yenilmemiz değil, bazı Fenerbahçeli futbolcuların Galatasaraylıları tebrik etmesi oldu. Maç  biter bitmez, "otobüs kalksa da yolumuza gidelim"  düşüncesi hepimizi sarmış, otobüste yola çıkıldığı andan itibaren kimseden ses çıkmadı. Sesler kısılmış, Fenerbahçe’si uğruna yollara düşen insanlar ellerinden geleni yapmıştı. Dönüş yolunda yine Webo amcayla yola çıkacağımızı biliyorduk, bu defa Webo amca klimalara masraf yaptırmıştı. 

 Gereksiz mola verilmesi, akünün bitmesi, yaklaşık 15 saat sonunda İstanbul’da olmamız sonucunda efsanevi Kayseri deplasmanını tamamlamıştık. Her şey bir yana pastırma ve mantı yiyemedik belki ama Webo ve Aragones amcayı takma adlarınla hatırlayacağımızın garantisini verebilirim. Son söz olarak “ Sen şampiyon olmasan da kupaları almasan da, cimbomboma koymasan da seviyoruz işte var mı diyeceğin”  maçın özeti olarak kayıtlara geçebilir

Cem Kurtuluş, 2013

0 yorum: