// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

06 Şubat 2014

Deplase Ankara: (Andre Santi Respect/ 06.02.2014)
















Bu yazıya nereden başlayacağımı tam bilemiyorum.  Nereden başlayacağımı bilememek Andre Santi’nin aramıza katılmasıyla başladı, İki gün öncesinde  bir arkadaş vasıtasıyla tanımıştım kendisini. Kendisi Brezilyalı. Lafı fazla uzatmadan kendisini Ankara deplasmanında İstanbul tayfası olarak konuk ettik.  İstanbul’dan hafta içi olması sebebiyle  Ankara’da oynayacağımız  Trabzon maçına 1 servis kaldırdık. Sabahın erken saatlerinde deplasman otobüslerinin kalktığı yer olan  Salı pazarından nevaleleri alarak yolumuza koyulduk. Makarasıyla, alkolüyle, tezahüratıyla...

Her zaman olduğu gibi çiş molaları olmazsa olmazımız olarak yol boyunca devam etti, bunun dışında  Andre Santi abimizin “ ananın amı Galatasaray, lavuk cin gibi”  Türkçe konuşması bizi bizden alarak deplasman yolculuğunun daha eğlenceli gitmesine neden oldu. Alkolün dibine vurduk, Andre reisle konuşmalara devam ettik. Göt kadar serviste 23 kişi iyi sığdık, ama hiçbirimiz bundan şikayetçi değildik, bu daha da deplasmanın keyifli geçmesini sağladı.

Bolu’da yemek molası verildi, Andre abimiz bazı Fenerbahçelilerin yapamadığını yaparak, Galatasaray Store’a girip içerde “ ananın amı Galatasaray” diyerek bizi kendimizden geçirdi.  Sonrasında “ Fenerbahçe sen çok yaşa” sesleriyle Bolu’dan yola devam ettik. Bizimkiler  hem Andre abiye ufaktan Türkçe öğretiyordu, hem de tezahüratlarla yola devam ediyorduk.

 Ankara’ya gelmişken bütün Fenerbahçelilerin kortej halinde yürüyeceği Beşevleri es geçemezdik, Andre’yi oraya götürdük, ortamı soludu, birasını  içti.  Çoğu tezahürata eşlik etti. Maça yarım saat kala salondaki yerimizi aldık. Salona doğru yürürken “ Ali İsmail Korkmaz” tezahüratlarıyla yürüdük, salona girdikten sonra pankart kontrolü derken güvenliğin “ 1907” adlı pankartı yarım saat incelemesi saçmaydı, herhalde pankart amirlerine tehlikeli gelmiş olabilir.

 Salona girdikten sonra  üstlerimizi çıkarıp tezahüratlara başladık. Andre reiste bizden geri kalmıyordu. Tribün olarak ezici bir üstünlüğümüz oldu, maç sonu makaramıza  salondan geç çıkarak yanıt verdik. “ Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe Yıkılmaz “ diye haykırarak Ali İsmail  Korkmaz’ı Fenerbahçe taraftarı olarak  yeniden kendisini  unutmadığımızı  gösterdik. “ Şişt şişt Polis, şişt şişt Memur “ da salondan çıkmadan önce yaptığımız son makaraydı. Salonun önünden geçerken kısa bir süre “ Ali İsmail Korkmaz” tezahüratına devam ettik.  Seslerimiz kısık, karnımız aç şekilde servise binip İstanbul’a dönüş yolundaydık.

 Bolu’da yemek molası verdiğimiz esnada götümüz donsa da içtiğimiz çorbayla ısınmaya çalıştık. Andre abimiz yemek ayırt etmiyordu, bizden biri herhalde brezilya’ya gitse andre gibi rahat olmazdı, yemek konusunda seçici olurdu. Etrafı sis bulutlarının kapladığı yer sanırım bolu yolundaydı. Kafamı cama yasladığımda cam buz tutmuştu sanki. Bunu fazla dert etmedik, yemeği yer yemez servise zıplayarak yolumuza devam ettik. İstanbul’a yaklaştığımız esnada yakınımızda bir araç yanıyordu, iki kamyon tarzı araç da devrilmişti. Andre abimiz istanbul’da bir arkadaşımızın yanında kaldığı günlerde hem kaldığı eve hırsız girdi, hem de deplasman yolunda kazaya şahit oldu. Özet olarak deplasman yolunda hem bizi eğlendiren, hem de makaralarımıza ortak   olan  Andre Santi’yi biz  çok  sevdik, umarım bir kez daha  buralara gelir bir deplasman otobüsünde  buluşup, daha fazla içer ve daha fazla tezahürat söyleriz onunla…


 We Love You Andre Santi! 

Cem Kurtuluş, 2014 Şubat


0 yorum: