// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

06 Kasım 2014

Hollywood'a Sert bir Tokat : Silenced (Do-ga-ni /2011)


















Yaşanmış gerçek olaylara dayanan filmler sinemasal anlamda her zaman iyi iş çıkardığını söylemesek de her zaman ilgi çekici bir yanı olmuştur. Gerçek hikayeye dayanan filmlerin ağır dram yaşatması her ne kadar oyunculuklarla ilgisi olsa da, bu meselenin içinde yönetmenin de katkısını da unutmamak gerekir.

Ülkeler adına  tecavüzler, işkenceler kaçınılmaz bir gerçektir. Yaşanmış gerçek olaylara dayanan filmlerde bu mevzular üzerinden ilerliyor.  2005’te İşitme Engelliler Okulunda yaşanmış gerçek olaylara dayanan Silenced (Do-ga-ni) filmi,  günümüzde yaşanan olayları, çocukların nasıl işkenceye maruz kaldığını, dünyada “adalet “ kelimesinin sadece klişe bir sözden ibaret olduğunu önümüze koyan  Dong Hyeuk Hwang‘ın yönetmenliği yaptığı  Jee-young Cong‘un romanından filme uyarlayan Güney Kore sinemasının en çarpıcı örneklerinden.

Silenced’da filmin başından itibaren  Mujin’de Ja Ae Akademisi(İşitme Engelliler Okulu)’nde çocuklara şiddet ve cinsel istismar uygulandığını keşfeden resim öğretmeni In Ho Kang’ın hayatına tanıklık ediyoruz. In Ho Kang her şeyden habersiz, ilk başta sadece işine odaklanmış biri olarak karşımıza çıkıyor. Okula alışma sürecinde öğrencilerin çekimserliğini günden güne anlıyor. Okulda tecavüze uğrayan çocukların yaşamına film başından itibaren görüyoruz.

 Acımasızlığın, merhametsizliğin, vicdansızlığın  ve bir nevi  küfürsel tabirle orospu çocukluğunun tarihini yazan adamlarla filmin başından itibaren tanışıyoruz. Hiçbiri bize yabancı gelmiyor,  gerçeklerle bu filmi izleyince bir daha tanışıyoruz.  In Ho Kang bütün mücadelesini işkence gören çocuklara adıyor, ama ilk başta bunu başaramıyor. Çünkü polis dahil bütün herkes cinsel istismar uygulayan işitme engelliler okulu müdürünün yanında oluyor.  In Ho Kang olayların takipçisi oluyor. İşkence gören, tecavüz gören çocukların yaşadıklarını kamera kaydını alıp kendine delil oluşturuyor.  Okul Müdürü tarafından tecavüze uğrayan 9 yaşındaki çocuklardan biri  yaşadıklarını filmde şu sözlerle anlatıyor;

“ O gün  okuldan sonra  odama gidip üstümü değiştirdim. Sonra oyun oynamak için dışarı çıktım. Beraber oyun oynadığım Yoo Ri tuvalete gitmemi gerektiğini söyledi. Geri dönmeyince Yoo Ri’yi aramak için okula dönmeye karar verdim.Sonra müdürü gördüm ve beni çağırdı. Beni müdür odasına götürdü. Televizyon açıktı. Ekranda bir adamla bir kadının çıplak görüntüleri vardı. Müdür içeri girdikten sonra külotumu çıkardı”

 Çocuk karakterlerin filme fazlasıyla can verdiğini söylemek gerekir. Onları izlerken içinizdeki her şey siyaha dönüşüyor, her yer karanlık oluyor. Çocukların yaşadığı acıyı anlatmaya kelimeler yetmiyor, yetemiyor içimiz burkuluyor. Karanlık bir geceye doğru izlemişseniz içinizdeki acı daha da katlanıyor. Filme devam edecek olursak; Polis ile işbirliği kuran müdür ve görevliler yakın zamanda polislerin ağına düşerek hapisi boylama aşamasına geliyor. In Ho Kong’un filmin başında okuldayken işkenceye maruz kalan öğrencilerinin işkenceye kaldığını öğrenmesini okulda bir görevlinin sözüyle daha net anlıyoruz.

“ Yeni geldiğiniz için bilmiyorsunuz sanırım. Buradaki çocuklar tuhaf sesler çıkarırlar.”

Müdür ve görevliler hapise tıkılırken, In Ho Kong’un kamera kaydını aldığı çocuklardan biri yaşadıklarını bizlere şu sözlerle anlatıyor;

 “ Ölmeden önce kardeşine neler olduğunu anlatır mısın?
Park Bo Hyun öğretmen işten çıkınca beraber evine gitmemizi istedi. Gitmek istemiyorduk.Ama hayır dersek bizi döverdi. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum. İç çamaşırımı çıkardı, sonra popomun içine…
Karşı koyamadın mı ya da karşı kaçamadın mı
Karşı koysaydım bütün  gece dayak yerdim
Daha önce de böyle bir şey olmuş muydu “
Öğretmenin evinde ve yurdun banyosunda. Erkek kardeşim çok hastaydı. Bu olaydan sonra acıdan doğru düzgün yürüyemiyordu bile”

Adaletin ikiyüzlülüğünü, ayartılmış avukat ve hakimleri müdürlerin işkence yaptığı mahkemede gözlemliyoruz. Mahkemede işitmeli engelli  çocuklara tercüman tutulmuyor, haksızlıklar devam ediyor. Polislerin uyarısıyla tecavüz eden müdürlerin korunması için önceden hakim olan bir avukat ayarlanıyor.  Mahkeme salonunda avukatın sarf ettiği sözlerde Türkiye’de yaşanılan olaylara göz kırpılıyor, yaşanılan gerçeklerin hiçbiri bize yabancı gelmiyor.

“ O yaşta bir çocuğun yetişkin bir erkekle ilişkiye girmesi mümkün mü? Mümkün olsa bile kızın rızası olmadan böyle bir şeyin olması mümkün değil! “

İşkenceler, yalancı avukatlar, sahte raporlar, Adaletin İkiyüzlülüğü ve bir çok şey “ Silenced” filminin bize bizim toplumumuzda yabancı gelmeyen şeyler.  Mahkeme salonunda işkence gören çocukların her biri yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor

“ İlkokul üçüncü sınıftayken başladı. İdare amiri o şeyi her yaptığında bana para verirdi. Her defasında bisküvi almam için 1000 won. İdare amiri külotumu çıkardı. Çok acıdığı için hayır diyip onu ittim. Çok korktuğum için kaçmaya çalıştım. İdare amiri beni sıkıca tutup masanın üstüne koydu, ellerimi ayaklarımı masaya bantladı.”

Gerçekler tam ortaya çıkıyor, o ara tecavüz gören çocuklarla uzlaşma isteği görülüyor. Ve film aynı zamanda  bize “ Sizin çocuğunuz işkenceye uğrasa, aynı şekil tecavüz edilseydi siz uzlaşmaya gider miydiniz” sorusunu seyirciye soruyor. Mahkemede gerçekleri anlatmaya hazırlanan bir çocuğun babaannesinin tecavüzcülerle uzlaşması sahnesini izleyince içinizdeki burukluk katlanıyor, sessizliğe gömülüyorsunuz.  Aynı filmin başlarında tecavüz edildiğinde çırpınan kızın dramı gibi… 

Filmin sonlarına doğru iki kavramı daha iyi anlıyoruz. Adaletin gelmediği zamanlarda insanın adaletini kendi yaratarak intikam duygusuna dönüştürmesi, ikincisiyse filmin sonlarına doğru alt metinde geçen  "Mücadele etmemizin sebebi dünyayı değiştirmek için değil,dünyanın bizi degiştirmesine izin vermemek için."  sözü...

Oyunculuklarıyla, senaryosuyla, başarılı kameralı açılarıyla, dramatik müzikleriyle bütün etkileyiciliğini bizlere sunan “ Silenced” Güney Kore sinemasının acımasız ve bir o kadar çarpıcı filmlerinden biri.  Güney Kore sinemasının olmazsa olmazı olan çocuk karakterler her zaman ki gibi filme can veriyor. Sonuç olarak; Hollywood tarafından mutlu sonlara alıştırılmış bünyeler için sert bir tokat niteliğinde acıtan bir film  " Silenced" (Do-ga-ni)  

Yaşanan gerçekliği çıplak gözlerle önümüze sermesinin yanında, bu gerçekliğe izin verdiği için Güney Kore hükümetine şapka çıkarmak gerekir!



İzlerken Altını Çizdiklerim:

“ Bir engeli oldu mu kendini eksik hisseder insan”

“ Ölmeden önce kardeşine neler olduğunu anlatır mısın?
Park Bo Hyun öğretmen işten çıkınca beraber evine gitmemizi istedi. Gitmek istemiyorduk.Ama hayır dersek bizi döverdi. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum. İç çamaşırımı çıkardı, sonra popomun içine…
Karşı koyamadın mı ya da karşı kaçamadın mı
Karşı koysaydım bütün  gece dayak yerdim
Daha önce de böyle bir şey olmuş muydu “
Öğretmenin evinde ve yurdun banyosunda. Erkek kardeşim çok hastaydı. Bu olaydan sonra acıdan doğru düzgün yürüyemiyordu bile”

“ O gün  okuldan sonra  odama gidip üstümü değiştirdim. Sonra oyun oynamak için dışarı çıktım. Beraber oyun oynadığım Yoo Ri tuvalete gitmemi gerektiğini söyledi. Geri dönmeyince Yoo Ri’yi aramak için okula dönmeye karar verdim.Sonra müdürü gördüm ve beni çağırdı. Beni müdür odasına götürdü. Televizyon açıktı. Ekranda bir adamla bir kadının çıplak görüntüleri vardı. Müdür içeri girdikten sonra külotumu çıkardı”

0 yorum: