“
Ben, bazı yakın arkadaşlarım aracılığıyla hüznü, sevgi ve kederi anlatmaya
çalıştım; her ne kadar bazıları tarafından anlaşılmaz ve inanılmaz bulunsa da
.” Yılmaz Güney / Yol
Yılmaz Güney ismi
mevzu konusu oldu mu çoğunluk Yılmaz Güney’e saygı duyar, çünkü
yaptıkları işler saygı duyulası işlerdi. Bir dönem ezilenlerin sesi olmuştu
Yılmaz Güney, çoğu filminde de bunu göstermişti. Yılmaz Güney siyasi sembol
haline gelmişti bir dönem, bazı insanların kendisini sevmemesi de bundan
kaynaklıydı. Yılmaz Güney’in senaryosunu ve diyaloglarını yazdığı “
YOL “ filmi bir dönemin tartışılan filmlerinden biriydi. Film ilk
yazılmaya başlandığında filmin ismi “ YOL” değil, Bayram’dı.
Film ilk başta Erden
Kıral tarafından çekilmeye başlanmış sonrasında Şerif Gören’e teklif
edilmiştir. Şerif Gören bu filmde 12 karakteri beşe indirerek filmi yeni bir
ekiple çekmeye başlamıştır. Filmin çekilen ham görüntüleri yurtdışına
kaçırılarak Yılmaz Güney'in başında bulunduğu bir ekip tarafından
kurgulanmıştır. Yılmaz Güney ayrıca filmin senaryosunu cezaevinde yazarak
ismini o dönem dünya sinema tarihini yazdırmıştı, ama film yasaklı olduğu için
Türkiye’deki seyirciler bu filmi bir türlü izleyemedi.
Söylenenlere göre filmin restore
edildiğinde filmde mahkumlardan birinin doğu bölgesine gittiğinde
Kürdistan levhası yazılı filmde daha sonra kaldırılmış. Filmde
dikkat edilmesi gereken diğer detay şu; cezaevi mahkumlarına seslenen cezaevi
müdürlüğünde kullanılan sesin biri Aziz Rutkay’a ait, diğeri de söylentiye göre
Yılmaz Güney’e ait .Filmin çekimleri Bingöl, Diyarbakır, Konya, Bursa ve
İstanbul'da yapıldı.
Filmin tartışma konusu olan
günlerinde birkaç olay daha olmuştu. 1989 yılında Samsun’da bir evde
video kasetle Yol filmini izleyen beş üniversite öğrencisi gözaltına alındı.
Yol filminin en önemli meselesi gerçeklere el atıyor olması ve Kürt sorunuyla
ilgili günümüze ışık tutuyor olmasıydı, bu ışığı söndürmüşlerdi. Çünkü film
1999 yılına kadar Türkiye’de yasaktı, daha sonra restore edilerek vizyona
girdi. Bu bilgileri aktardıktan sonra filme
geçelim. “ YOL” sıkı yönetimin, 12 eylül
zamanındaki askeri rejimin etkili olduğu zamanlarda İmralı Adası Yarıaçık
Cezaevi’nde verilen izinle köylerine ,evlerine gitmek isteyen beş mahkumun
yolda yaşadığı zorlukları, dramları konu alıyor.
Filmi cezaevinin içi ve dışı
olarak ayırmak mümkün. Film cezaevi mahkumlarının sevdiklerinden
mektup gelmesi sahnesiyle başlıyor. Hapishane mahkumlarının otorite
yönetimin yaşadığı dramla tanışıyoruz, hapishanede otoriter sahibi
gardiyanların mahkumları nasıl köle gibi çalıştırdığını filmin başından
itibaren gözlemliyoruz. Cezaevlerinde sesler
üzerinden duyulan “ Şanlı Ordumuz, kurallara uymayan kapalı
cezaevine gönderilecek “ anonsu Kenan Evren’in başında
olduğu 1980 darbesini hatırlatıyor. Özellikle “ Disipline
uymayanları cezalandıracağım “ sözü otoriter hapishane ortamını gözler
önüne seriyor.
Mahkumlar evlerine
gönderilirken, eve giden Seyit Ali’nin ( Tarık Akan) sokağa çıkma
yasağıyla karşılaştığı “ Askeriye varken bekçiyi kim takar “ sözü
sıkı yönetimin nasıl olduğunu gözler önüne seriyor. Askerlerin
mahkumlara kimlik sorgusu yapıldığı sırada Yusuf’un yaşadığı dramla
tanışıyoruz, Yusuf izin kağıdı olmasına rağmen izin kağıdını kaybediyor ve
askerler Yusuf’u gözaltına alınıyor.
Filmde Yusuf karakteri ,filmin
başlarında “ mektup bekleyen “ dışarıyı gözlemleyen biri olarak karşımıza
çıkıyor. Filmin en vurucu imgesel anlatımlarından biri Muhabbet Kuşuydu. Bu kuş
kader mahkumlarının iç tutsaklığını ele alıyor. Diğer imgesel
anlatıma sahip olan ağrıyan diş. Dişin yarattığı acıyı kızgın şişle
tedavi ederler, söylentilere göre dişin imgesel anlatımı “ otoritenin birey
üzerinde yarattığı tahribat ve acının soyut anlatımı “ olarak geçer.
Filmin ilerleyen zamanlarında
film bir çok konuya el atmayı başarıyor. Köylerdeki töre meseleleri, namus
kavramı, toplumdaki erkek egemenliği ve bir çok şeyi filmin ilerleyen
zamanlarında görüyoruz. Filmin en can alıcı ve en çok acıtan sahnesi
AT’ın öldürülme sahnesiydi. Bu konuda iki düşünce ortaya çıkıyor; birincisi
seni yarı yolda bırakan birini öldürme düşüncesi, ikincisi donarak işkence
çekmektense işkence çekmeden ölsün düşüncesi.
Seyit Ali’nin karısının
kendisini aldattığını öğrenip karısını abisine götürmek istediği sahnede
karısını aslında ölüme terk etmektedir, bu da Seyit Ali’nin karısını
cezalandırma metodu olarak sayılır. Yönetmen o sahnede erkeklik
kültürünü “ At,Avrat,Silah “ olarak betimliyor. Tren
yolculuğunda Mahkumlardan Mehmet Salih ve Emine’nin
trenin tuvalet bölümünde sevişirken tren insanları tarafından
yakalanma sahnesi “
Sana göre rezillik, bize göre mecburiyet “ sözüyle mesaj içeriği
taşıyor. Film bitmeye yaklaşık 10 dakika kala Doğu Anadolu’da
öldürülen insanlara sesleniyor, ve gerçekleri görmenizi istiyor. Oyunculuklarda Tarık
Akan, Halil Ergün mükemmel bir oyunculuk dersi veriyor, filmde fazla
gözükmeyen ama işin hakkını veren isimlerden Yusuf karakterini oynayan Tuncay
Akça’yı da unutmamak gerekir.
Gerçekleri görmenizi isterken
çok değil 2011 yılında Uludere katliamını da bize
hatırlatıyor. Sonuç olarak; 12 Eylül darbesinin yarattığı toplumsal
sorunlara ve Kürt sorununa değinen “ YOL “ filmi Doğu
bölgesinde yaşananları, sıkı yönetim döneminde insanların nelerle
karşılaştığını, gerçekleri görmemizi sağlıyor. Başkaldırının önemli
isimlerinden önce Yılmaz Güney’e, sonra Şerif Gören'e bu filmi
bize kazandırdıkları için ve gerçekleri görmemizi sağladığı için şapka
çıkarmamız gerekiyor!
Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim
“ Hüznün sayısız
tonu, birçok yüzü vardır; çiçekler, kuşlar, rüzgarlar gibi “
“ Ben, bazı yakın
arkadaşlarım aracılığıyla hüznü, sevgi ve kederi anlatmaya çalıştım; her ne
kadar bazıları tarafından anlaşılmaz ve inanılmaz bulunsa da .” Yılmaz Güney / Yol
“ Resme bak ya
görende eli kanlı katil beller
Senin suçun neydi
Cinayet (gülüşmeler)“
“ Askeriye varken
bekçiyi kim takar “
“ Korkudan kendi
ölüsüne bile sahip çıkamıyor insan hele kürt isen. “
Filmin İsmi: Yol
Kazandığı ödüller: Cannes Film
Fesivali /Altın Palmiye kazandı
Oyuncular: Tarık Akan,
Şerif Sezer, Halil Ergün, Necmettin Çobanoğlu
Tuncay
Akça, Meral Orhonsay, Semra Uçar, Hikmet Çelik, Sevda Aktolga
Hale
Akınlı, Turgut Savaş, Hikmet Taşdemir, Engin Çelik, Osman Bardakçı, Enver Güney
Yönetmen: Şerif Gören,
Yılmaz Güney
Senarist: Yılmaz Güney
Yapımcı: Yılmaz Güney
Müzik: Zülfü Livaneli
Görüntü Yönetmeni: Erdoğan Engin
Stüdyo: Güney Film,
Cactus Film, Maran Filmi
Yapım yılı: 1981
Süre: 114 Dakika
Filmin çekildiği
yerler:
Bingöl, Diyarbakır, Konya, Bursa ve İstanbul
Cem Kurtuluş, 2014
0 yorum:
Yorum Gönder