Dr.Skull
ismiyle ilk, ismini hatırlayamadığım bir derginin Dr.Skull posteri
vermesiyle tanıştığımı hatırlıyorum. Onları ilk canlı dinleyen nesilden olamadık, ki aktif
oldukları zaman çok konser veren grup olmadılar ve verdikleri konserler de
Ankara civarında/ kendi şehirlerinde oldu. Yazılacak o kadar çok şey var ki
nereden başlamalı diye hayıflanmıyor değilim. Bir deplasman yazısı olacak biraz, kemerleri
sıkı bağlamak gerekebilir. Kısaca mevzuya girelim şimdilik.
İstanbul
' da büyük coşkuyla karşıladığımız Dr. Skull efsanesini kendi şehirlerinde
ağırlamak bir deplasman oldu hepimiz için, ama bilirsiniz ki bazen deplasmanlar
da eviniz gibi gelir. Bu da öyle bir yazı olacak oraya gelip yüksek alkolü
tüketip kendinden geçenler için.
Ankara’nın soğuğu diye hayıflandığımızda
bizi sıcak havalar karşıladı. Alkol fasıllarının başlamasıyla geceye adım
adım yürümeye başladık. Hınca hınç kalabalık doluydu, kapı önü
demlenmeleri ile stardı verdik ve içeri kendimizi bir şekilde atmayı
bildik. Konserin başlarından itibaren ilk iki şarkıdan ses sistemi patladı ama
sonraları gümbür gümbür bir Dr.Skull gerçeği karşımıza çıktı. “Gate Of Brandenburg” ile başlayan konser " On the Road" ile devam etti. Gaza basmanın tam
zamanı diyerek " Metal On Metal " ile klasik metal marşı ile geri
kalınmadı ve beklenen de tam olarak buydu. Eksiği yok, fazlası vardı. Zamanın
su gibi aktığı misali bunun için yetersiz bile söylenebilir. Yaklaşık 1500 kişi
coşkulu şekilde , harika bir ambiansla ve gruba yükselttiği tezahüratlarla
ortak oldu ve grupta bunun karşılığını fazlasıyla verdi. Mikrofonu Alper
Yarangümeli' nin almasıyla birlikte yılların eskimeyen şarkısı" Way Home" da
nirvanaya doğru yolumuz yakındı. Davuldaki o doyumsuz performans, ve
Murat Baştepe’nin mikronu alıp enerjinin yükselmesiyle seyirci de transa geçmiş
oldu.
Bunun akabinde en çok neye karşı çıkarız
sorusuna karşılık " War Is Over
" ve onunla birlikte Dr.Skull tarihinin en önemli şarkılarından
" Rules for The Fools "
büyük coşkuyla devam etti. Yalnız gecelerin yalnız şarkısı Lonely Nights' da ki duygu seli
akıp giderken, Alper Yarangumeli' nin oğlu Rock
The School ile karşımıza çıktı. (- yanlış hatırlamadıysam bu
şarkıydı ) ve yeteneğinin var olduğunu herkese göstermis oldu. Bunu daha sonra Lonely Nights ile taçlandırdı.
Her şey daha bitmemişti , o coşku aralıksız Her şey yolunda albümüyle sürdü. Seyircinin katılımıyla " Herşey Yolunda " denip ve “ Yaşamak İstiyorum " ve”Elim Cebimde” ile devam edildi. Her şey bitti derken ; kapanış geceye ithafen Wory Zover albümünün demir başlarından olan " Everyday Everynight " ile sona erdi.
Her şey daha bitmemişti , o coşku aralıksız Her şey yolunda albümüyle sürdü. Seyircinin katılımıyla " Herşey Yolunda " denip ve “ Yaşamak İstiyorum " ve”Elim Cebimde” ile devam edildi. Her şey bitti derken ; kapanış geceye ithafen Wory Zover albümünün demir başlarından olan " Everyday Everynight " ile sona erdi.
Bizi
deplasmanda değil kendi evimizde hissettiren bu konserin hazırlanmasında ön ayak olan, emeği
geçenlere teşekkür bir yana, mekanı hınca hınç doldurup 1200 kişi gibi bir
sayıyla Dr.Skull' a büyük saygı gösteren seyirci çok fazla takdiri
ediyor. Gelen kitlenin çoğunluğunun 30 yaş+ kuşağı olduğunu da düşünürsek ne kadar
nitelikli bir kitle geldiğini söyleyebiliriz. Ve adı veda konseri denilen bir konsere de ancak böylesi yakışırdı.
Sonuç
olarak ; 30 seneye meydan okuyan ,okutturan Heavy Metal’in Ankara’daki
şubesi Dr.Skull ' u bol alkolik gecenin kafalarıyla izlemek, beynimizde
her bir notanın izi bu gece bir yerlerde kalacak... Dev gecenin devleşmesini
sağlayan dev insanlara dev teşekkürler!
Cem Kurtuluş, 2019
Ankara
0 yorum:
Yorum Gönder