Caz müzik ile ilgim çok olmasa da keşif olayına çıktığınızda bu müzikal
yolculukta sinema da önemli bir yer teşkil eder, bu amaçla çıktığım yoldaki
film de benim için “ Black Snake Moan “ oldu. Türkçe’ye
tercüme edilmiş haliyle “ Kara Yılan İnliyor. “ Film, başlangıçta caz müziğin aşktan beslendiğini söyleyen sözlerle açılıyor. Daha
sonra Blues müziğin ağır bastığı şarkı da tutkulu bir sevişmenin ortasında
buluruz kendimizi, ama bu çok fazla sürmez. Ronnie ve Rae’nın tutkulu
sevişmelerine burada denk geliriz, Ronnie’nin askere gitmesi sonucunda cinsel
açlığını bastıramayan Rae’nın filmin ilk dakikalarından itibaren hastalıklı bir
kız olduğuna tanıklık ederiz. Aslında bu genç kız seks bağımlısı,
sevişmeden duramayan biri olarak gözümüze çarpar. Sevgilisinin askere
gitmesinden sonra da sevişmesi için birilerini bulur taa ki dövülene
kadar. Hikayemizde yer alan terk edilmiş kederli ve ihtiyar bir adam olan
Lazarus; terk edildikten sonra kendini alkole vererek, kendinle uzaklaşmanın
yollarını arıyor. Aynı zamanda Lazarus; blues söyleyen hayal
kırıklıklarını hafifletmek için gitardan medet umuyor.
Lazarus’un bir gün kenara yarı çıplak şekilde birinin bırakılmasıyla kendisine yardım etmek istemesiyle hikayeyle şekil değiştirir. Bu hikayedeki kişi seks bağımlısı, sevişmeden yapamayan, hastalıklı biri olan Rae’dir. Böylelikle Rae ile Lazarus’un hikayesi bu bölümden itibaren kendine yer buluyor. Hastalıklı bir karakter olarak karşımıza çıkan Rae’ın yardımına Lazarus çıkıyor. Lazarus, kiliseye giden, inançlarına bağlı, içindeki şeytanı çıkarmak için iyilik yapmak için genç kızın hayatına giriyor. Filmin ilk yarısındaki çekişme anı, filmin ikinci yarısında sakin bir atmosferde geçiyor. Zincirlere uzanan genç kızı artık özgür bırakmak için yollar açılıyor, bir insan özgürlüğünden yoksun öfke haline dönüşebilir sözünü hatırlatıyor bu bize.
Kadın karakterin neden böyle hastalıklı ruh halinde olduğunu filmin az da olsa yer verdiği küçükken yaşadığı tecavüz olayından anlarız. Hem bu olay, hem de Ronnie ile aralarındaki ilişki detaylı incelenmez. Ronnie’nin askerden sonra dönüşüyle genç kızın neler yaptığını yanlış duyumlardan öğrenir. Yaşlı adamla, kız arasındaki “ bir ilişkiye mi yol açacak “ diye sorarken film bizi ters köşeye yatırır. Koruyucu bir görev üstlenen Lazarus’un yaptığı iyilikler işlenir.
Oyunculuklara gelirsek... “ Lazarus “ karakterine can veren Samuel L. Jackson pek çok oyuncuyu aşar derecesine performans gösteriyor, Rae karakterine can veren Christina Ricci ise hastalıklı bir rolden iyi performans çıkarıyor, Ronnie karakterine can veren Justin Timberlake filmde biraz zorlama bir karakter yaratılmış. Belki de Ronnie ve Rae ilişkisiyle konu daha fazla işlenilmiş olsaydı ortaya başka bir iş çıkabilirdi. Bununla birlikte pek çok yan karakter de filmde iyi iş çıkarmış. Bununla birlikte filmin tamamen bir blues filmi olduğunu söylemek zor; ama Samuel L. Jackson’a blues söylemek yakışmış.
Sonuç olarak; senaryosunu ve yönetmenliğini Craig Brewer’in üstlendiği blues müziklerinin klaslığıyla süslenen; tam bir blues filmi olmasa da “sevgi,iyileştirir“ temasıyla yola çıkan kayda değer bir yapım “ Black Snake Moan “ . Ama filmi izlerken; önceliğiniz “blues filmi” izlemek olmamalı!
0 yorum:
Yorum Gönder