// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

08 Ağustos 2010

Ruha Dokunan Düşünceler - Dostoyevski





















Dostoyevski edebiyat dünyasında büyük çığır açmış Oğuz Atay’ın etkilendiği  yazarlardan biri. Çoğumuz onu Suç ve Ceza ,Yeraltından notlar adlı kitaplarıyla tanıdık. Şimdiki konumuz Dostoyevski’nin Esra Uluç tarafından çıkarılan  " Ruha Dokunan düşünceler " adlı derlemesi. Bu derleme Dostoyevski’nin eserlerinden ve alıntılardan oluşuyor. Okurken sayfaların içinde kaybolabilirsiniz. Bu kitabın içine ne ararsanız var. İlk başta toplumdaki sorunlardan bahsediyor derleyen kişi.

Kitabın ilk bölümünde suçsuz yere mahkum olan, aynı zamanda zevk için mahkum olmak isteyenleri okuyoruz. Kimi suçu yokken kodes’e tıkılmıştır kimi de insan canına kıydığı için. Ama çoğu zaman suçlular az suçsuzlar daha fazla ceza almıştır. Sırf zevk için cinayet işleyenlerde vardır. Birde kendini korumak için insan öldürenler var, onlar kendine göre haklıdır. Ama aradaki fark çok büyüktür.

Hatta bazıları bu işlediği cinayetlerle övünürler, diğerleriyse  haksız ceza aldığı için kahrolurlar. Onlar kapalı kapılar ardındadır ve çıkış yoktur oradan. Onlar için zaman geçmez ama diğer caniler oraya aittir hiçte orada sıkılmazlar. Evi gibi hissederler orayı.

Hayat boyunca çalışmak. Çalışmak, didinmek ve seneler geçse bile eline bir şey geçmediğini görmek. 

Sefalet..  İnsan hayatında sefalet’ten daha beteri yoktur. Fakirlik belli bir süre belki iyidir ama bu duruma düşmeyen kimse bunu anlayamaz. Ama kalacak yeri olmayan bir insandan kötüsü yoktur. İnsan hayatının olmazsa olmazıdır  acı. "  İnsan acılara dayanan bir yaratıktır"  derler, bu söz bunun için yeterli olacaktır.  Artık acı’yı kendi içimizde kabul etmişiz, kısacası Acı’ya alışmışızdır.

İşkence.. Bunun suçlular gibi iki türlüsü vardır. Birisi işkence ederken zevk alır diğeri ise başkasına onun cezasını kesmek için işkence yapar. Aşk meselesi herkes farklı kategoriye sokabilir. Barda duran tabure, bulutların üstüne çıkan insan ve çoğu şey. 

Her zaman önemli olan akıl değildir.

 Ruhunu, bedenini her şeyini seversin. Hiçbir şeyini önemsemezsin onun, açıklarını kapatırsın. Yanlış olan bir şeyi bile doğru olarak gösterirsin. Fedakarlık vardır aşk’ta, karşılık beklemeden seversin. Bunlar klişe olarak gözükebilir, ama durum bundan ibarettir genellikle.  Ama karşılıklı olmalıdır, yoksa bir anlamı olmaz. Ama en büyük aşk ise karşılıksız olandır, hiçbir şey beklemeden olandır. Aşk’ın diğer bir adı Acı’dır. Acı çekersin, kahrolursun bu aşk’ta olmazsa olmazındır. Ne kadar aşk’ı anlatmaya kalkarsan kalk, Aşk’ı tanımı tam olarak bulunamamıştır.

Mutlu olmak.. Mutluluk bir çok sığdırılabilir. Bunun nedenleri fazlasıyla sıralanabilir. Bunun açıklamasını yapmak uzun olacaktır. Derleme de “ Derleyen” bize zenginler mi mutlu yaşar , namuslular mı sorusunu bize yöneltiyor.  

Derleyen kişi Aile’de mutluluk mevzusuna da az da olsa açıklık getiriyor, bize de bunun hakkında yorum yapmak düşüyor.  . Evlenirsin, çocuğun olur hayata güzel bir başlangıç yaparsın. Çocuk anne’sinin kucağında annesi’nin memesinden beslenir, ama babası geldiği zaman güler, bu belki de utangaçlıktır. Mutluluğun kaynağı sanırım aileden kaynaklanıyor,  birde maddi imkanlar. Evlilikte işler yolunda gitmese de karı-koca yine de evliliği iyi sürdürmeye çalışırlar. Bu bir fedakarlıktır bir nevi.

Sevgi , yüce bir öğretmendir. Onu elde etmek gerek ama bu zordur. Fedakarlık ister, basit bir şey değildir bu, bir kağıt gibi atamazsın. Bir yaprağı kopardığın gibi koparamazsın. Kısa bir süre için değil ebediyen sevmek gerekir,

Mahpusta paradan daha değerli şeylerde vardır bu hayatta,  bu da kişinin hürriyeti ve özgürlüğüdür.  Bu meseleye derin bir şekilde değiniliyor kitapta. Mahpusta Hürriyetten daha önemli şey yoktur, ya da Hürriyetin hayali. Parada  önemlidir , ama Hürriyet’ten daha önemli olacak şey yoktur. Eğer mahpus’a yeni düşmüşsen hemen sana dadanırlar. Çay içiyorsan ve de yeni gelmişsen onu bile senden kıskanırlar. Tabi mahpus kabadayılarını es geçmemek gerek bu mevzuda.

Son olarak; Kitap  Rus yazar Puşkin'e övgüler yağdırıyor.  Puşkin, Rus edebiyatı tarihinde romantizm akımını başlatan yazardır bunu da ek olarak belirtelim. Bu kitapdan daha ayrıntılı kitaplar çıkmış olabilir, onları okumadım ama kitap Rus edebiyatına yönelik iyi şeyler sunuyor okuyucuya.



0 yorum: