
“Aşk mı daha kuvvetli cinsellik mi? Cinsellik yaşanmadan aşk olur mu? Aşk
olmadan cinsellik yaşanır mı? Hisler mi daha önceliklidir yoksa cinsel tutkular
mı? " Aşk Üzerine Kısa Bir Film" bunların etrafında
dolanan, bunlara cevap arayan bir Kieslowski yapımı.Cevap aradığı şey tam
olarak bu. Aşk filmlerinin klasik anlatısı içinde dramı hissiyatlı bir şekilde
anlatmasıdır. Kieslowski'yi yeni
keşfedenler için bu açıdan film önemli bir anlam taşıyor, çünkü Kieslowski bu
filmde “ ince okuyor,sık dokuyor”
sözü yerinde olacaktır. Seyirciye bu filminde bol bol dram vaat ettiğini
söylemek gerekir. Basit olarak konuya geçecek olursak; " A Short
Fılm About Love " ilk yarısında postahanede çalışan genç
bir çocuğun, çekici bir kadının evine aldığı erkekleri röntgenlemesini konu
alıyor, daha sonra bu aşk ve tutkuyla ilerliyor. Filmin ilk bölümünde bir
kadını arzulayan genç birinin başka adamları evine alıp da sevişmesine tanıklık
ediyoruz. Gencin de bir takım planlamasıyla arzuladığı kadının başka erkeklerle
sevişmesini yalan bir ihbarla ispiyonlaması kaçınılmaz oluyor,bu açıdan “
kıskançlık “ devreye giriyor.
Tomek, postanede çalışan
kendi işinde gücünde çalışan genç bir memurdur. Sıradan görünen, derin,
takıntılı bir ruh halinde yaşıyor. Karşı binasında yaşayan Magda’ya karşı büyük
bir aşk besliyor. Magda’nın evini teleskopla izleyip, onunla ilgili olan her
şeyi takip ediyor, Magda’nın karşısına çıkacak cesareti bulamıyor. Daha
sonraları yalanlar söyleyerek, farklı işlere girerek yakınlaşmayı beceriyor.
Tomek'in hiçbir kadına karşı cinsel anlamda birlikteliğin olmaması sonucunda;
her erkeği evinde misafir eden Magda'nın şu sözleri hafızalarımızda yerini
koruyor; "Bir kadın, bir adamı arzulayınca içi ıpıslak olur"
Kieslowski'nin edebiliği burada kendini bu sözlerle belli
ediyor. Buna dair birkaç söz daha kendini belli ediyor.
Her şey bir süre sonra tersine dönüşüyor. Tomek'in aşık olduğu kadın,
Tomek'in bileklerini kestiği andan itibaren Tomek'i merak etmeye,düşünmeye
başlıyor. Kieslowski burada farklı bir yöntem izliyor. Filmin ikinci
yarısında erkek karakterin gözetlemelerini taciz olarak anlatan kadın
karakter,daha sonrasında erkek karakterin yerine geçerek bunu yapıyor. Kendine
kapanık olan bir insanın kendisine sıkışık dünyasındaki intihar haliyle
tanışmış oluyoruz. Aşk ve ölüm üçgeni burada kendine yer açıyor. Aşk’ı birileri
cinsellik olarak tanımlarken,birileri “ ölüm” sözüne yakıştırıyor. Eğlenceli
kadın karakter birden kendini hüznün yerine bırakıyor.
Oyunculuklara gelirsek... Magda karakterine can veren Grazyna Szapolowska “ güzelliğiyle, doğal görünümüyle can katarken,partneri olarak görünen “ Tomek “ karakteriyle can veren “Olaf Lubaszenko” çekingen, kendine içine kapanık dünyasıyla da rolünün hakkını veriyor.
Sonuç olarak; "A short Fılm About Love " ( Aşk
Üzerine Kısa Bir Film ) mükemme ve kusursuz l bir film olmayabilir ama
durağan anlatımıyla seyirciyi sıkıyor da olabilir ama aşkın saf hallerini
gayet yalın, gayet sade anlatmayı başarıyor. Oyuncular vasat bir
performans sergilese de masumiyet adına iyi bir portre çiziyor. Kieslowski, aşkı
dokunuşlarla, davranışlarla, saflıkla anlatmayı tercih ediyor, bunu da
başardığını söylemek yanlış olmaz, çünkü sadelik arayan herkes için "
A Short Fılm About Love " aşkın saf halini anlatan bir film
oluyor.
Cem Kurtuluş, 2012