// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

17 Ocak 2013

Deplase Bursa (17.01.2013)
















“Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi sıra geldi şampiyonluğa haydi bastır şanlı  sarı kanarya..”

2005 Gençlerbirliği maçında coşkuyla  bu tezahüratı söylediğimizde maç taraftar tarafından kazandırılmıştı. Taraftarın için maça gelmek yağmur, fırtına dinlememişti o gün . Feribot seferleri bir süre iptal olmuş, feribotlar karaya yanaşmıştı. Bursa deplasmanı da buna benzemişti.  İstanbul Tayfası hafta içi olması nedeniyle bu defa çokça yerini alamadı. Ama İstanbul’dan katılım 4 Otobüs, 1 minibüs civarıydı.

Hafta içi olmasına rağmen iyi sayıydı. Yola geç çıkıldı.  Feribot civarlarında çift kale maç yapıldı, biralar içildi, bira şişesinden kale kuruldu, top kamyonun içine girip top oradan alındı, timsah yürüyüşü yapıldı. İlk gelen otobüs olmamızın maç yapmamız da etkisi var. “ o top da nereden” çıktı dedik. Denize gitmemesi iyi oldu. İlk feribota atlayan tayfa “Şaşkınbakkal” idi. Onları yolcu ederken karşıdan meşaleler yakılması, fişekler fırlatılması güzel görüntü oluşturdu.   Spor gazeteleri de feribottaki  yerini almıştı, çift kale yapmamızı görüntülemişti. Ama o güne şöyle bir manşet düşmüştü “ Feribotu yaktılar” . “İstanbul” yazılı pankart gözünüzden de kaçmasın. İkinci otobüs  bizdik,  feribota atladık. Otobüsümüzde makaramızı yaptık.

Kadıköy’deki güneşli havadan sonra Bursa’da inanılmaz bir yağmur yağdı.  Tribün olarak iyi değildik. İlk golü atan biz olmamıza rağmen tribünün daha iyi olması gerekirdi. Sonrasında peş peşe goller yedik. Bursa’da “ Şike ,şike” sesleri yükseldi. İslam Çupi’nin dediği gibi. “Oynanmadan maç kazanılmaz, Fenerbahçe o eli lavabona sokar”.

Aynen bu  söz Bursa'da geçerli oldu.  Attığımız gollerden sonra demirlere tırmanmamızdan sonra polis bizi engellemeye çalışıyordu, ama şeref tribününde hareket çeken tiplere bir şey yapamıyordu. Golden sonra telleri tırmandığımızda birkaç polis copunu çıkarınca olaylar çıktı.  Oraları anlatmaya gerek yok.Ama tribünde en önemli soru şu olmalı. “ Mücadelemizi kendimize karşı mı Polise karşı mı yapmalıyız?” Bunun cevabı tribünün içini dolduran Polis olmalı. Spor savcıları da yakında tribünde yerini alacakmış, çok sevgili yöneticiler sevinsin. Polisle mücadele esnasında goller geldi. Her zaman kavgalar gol getirmese de bu kavgada kazanan biz olmuştuk. Golleri göremedik.

Dönüş yolunda Hikmet Abi’ye yapılan besteler, klasik  olarak köfteci Yusuf’a uğramak , her açıdan üşüyor olmamız, galibiyet alıp mutlu bir şekilde eve dönmek güzeldi..

“ Yağmurlarda çamurlarda İstanbul’da deplasmanda Fenerbahçe sen çok yaşa, canım feda olsun sana…”

Cem Kurtuluş, 2013

0 yorum: