// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

04 Mart 2013

Rust And Bone (2012)





















Fransız sineması için çok söz söylenebilir. Son senelerde başarılı işler çıkardıkları gerçeği var. Hayatta kalma ve mücadele ile ilgili  konu edinen filmlerin altından kolayca ve etkili şekilde  kalkıyorlar.Craig Davidson'ın kısa hikayesinden uyarlanan "Pas ve Kemik"  baba/oğul üzerinden temayı belirleyip iki insanın hayatı tutunmasını konu alıyor.

Yönetmen Jacques Audiard “ yaptığımız şey Craig Davidson’un hikayelerinde bir aşk hikayelerine gerçekten bir aşk hikayesi dayatmaktı “ diyor. Hikayeye geçecek olursak “ Rust and Bone “ (Pas ve Kemik ) merkeze baba ve oğlu koyarak başlatıyor hikayesini. Bu hikayede açlıkla,sefaletle boğuşuyor kahramanımız baş karakter Alain.  Trenlerde arta kalan yiyecekleri topluyor,çocuğunu doyurmaya çalışıyor. Ali, çocuğunu nereye gidiyorsa oraya sürüklüyor. Karşımızda sorumsuz bir baba modeli beliriyor. Bunu çocuğuna olan sevgisizliğinden anlamak mümkün. Kız kardeşinin evinde kalarak bakıyor çocuğuna. Soğuk ve olgun bir karakter  Alain diğer ismiyle Ali.

 Bir gece kulübünde bodyguardlık görevine başlamasıyla, çıkan bir kavgayı ayırmasıyla Stephanie ile hayatları kesişiyor.Neşeli biri gibi gözüken Stephanie’nın hayatı bir süre sonra geçirdiği talihsiz bir kaza sonrası alt üst oluyor. Kazadan sonra hayattan kendini soyutlayan yaşama zevki kalmamış Stephanie’ye Ali bir nevi yaşam koçu oluyor. Her anında birlikte oluyorlar, bu durum aralarındaki ilişkiyi güçlendiriyor.

 Ali’nin kadınlarla ilişkisi seksten ibaret, duygusuz ve ruhsuz şekilde ilerliyor. Çocuğuna olan sevgisi ise “ nefret ediyorum senden anlıyor musun “ sözünden ve çocuğunu bıraktığı yerden alamayacak kadar uzak. Ali’nin iç dünyasında bir nefret ve öfke kabarıyor, bu da daha önceki hayatında yaptığı boks ile sokak dövüşlerinde içinde olanı yansıtıp bunun yanında para kazanıyor.

 Her şey Stephanie’nin Ali’den hoşlanmasıyla başlıyor.  Protez ayaklarla yürümeye çalışan Stephanie’nin Ali’ye hissettikleriyle , Ali’nin Stephanie’ye hissetikleri ilk başlarda farkı ortaya koyuyor. Ali’nin sadece cinselliğe/sekse dayalı bakışıyla Stephanie’nin bakışındaki tutku ve arayış farkı bütün mesele. Bir aşk hikayesi elimizde olacakken, hikaye daha doğrusu bir acılar toplamına eşit oluyor. Soğuk,solgun,kendisine küskün bir karakter gibi davranan Ali’nin dünyası filmin finalinde artık kaçamadığı gerçek bir acı ile karşılaşıyor. Kaçış ve korku  arasındaki durumlar nasıl olur'un cevabını veriyor yönetmen.  Filmi baba –oğul ikilisiyle açarken yönetmen, aynı şekilde de kapatmasını biliyor.

 Oyunculuklara gelirsek; merkez, baş karaktere yerleştirilen Ali’ye can veren Matthias Schoenaerts  solgun,soğuk birini canlandırmasıyla pek de kötü iş çıkarmıyor. Bunun yanına partner olarak gördüğümüz Stephanie karakterine can veren Marion Cotillard  da olabildiğince kendisine eşlik ediyor.  Küçük çocuk Sam karakterine can veren Armand Verdure bakışlarıyla,masumluğuyla yeterli bir portre çiziyor.

 Sonuç olarak; Craig Davidson’ın kısa hikayesinden uyarlanan, ağır ilerleyen, hikayesi daha etkili anlatılması gereken bir film olan “ Rust and Bone “ (Pas ve Kemik ) pek de öyle anlatılamıyor,ama yine de yer yer içimizi cız ettiriyor, kıymetli filmler köşesinde yerini alıyor. Yoksulluk, şiddet, aşk, acı her birinden beslenirken film; son olarak ismiyle alakalı şöyle bir söz bırakıyor

 " bir insanın elinde yirmi yedi kemik bulunur. Bazı maymunlarda daha fazla olur. Gorillerin başparmaklarında beş toplam otuz iki tanedir. İnsanlar da ise yirmi yedi tane. Kolunuzu ya da bacağını kırarsanız kemikler kalsiyumla birbirine kaynar. O yüzden kolunuz ya da bacağınız eskisinden de güçlü olabilir , ama elinizdeki bir kemiğinizi kırarsanız asla tam olarak iyileşmez " 

 Cem Kurtuluş,2013

0 yorum: