Çocuk karakterler üzerinden anlatım dili oluşturmak sinema için tematik
olarak zor durumlarından biri olsa da bunu hikayeye aktarabilmek en önemlisi
sayılır. Dardenne Kardeşler; bilindiği üzere iki kardeşin
birlikte iş çıkardığı biri yapımcı ve biri senarist iki kardeşten oluşuyor.
Hikayenin aslı ise çocuk hikayeler. Bir çocuğun kendisini tutsak eden bir
şiddetten arınması üstüne bir hikaye düşündüklerini söylüyor Dardenne Kardeşler" Le Gamin Au Velo" ( Bisikletli
Çocuk) filmini oluşturmadan önce.
Oluşturulan hikayede karakterlerden "Samantha" karakteri
farklı bir meslek grubundayken daha sonrasında meslek grubu değiştirildiğini
söylüyor bir söyleşide Dardenne Kardeşler."Samantha " filmi
için düşünülen Cecile senaryonun
taslağı bitirildikten kısa süre sonra teklif ediliyor, "Cyril" karakterine can veren Thomas Doret de Dardenne Kardeşlerin 100 seçme sonunda seçtikleri
ve beşinci başvuran adaylardan biri oluyor.
Bir çocuğun saflığını anlatmak için yola çıkıyor “Le gamin au
vélo” (Bisikletli Çocuk) Filmin başlarından itibaren babasını
arayan, yatılı okula bırakılan sevgisizlikle bir kenara atılmış bir çocuğa
tanıklık ediyoruz. Baba sevgisinden mahrum psikolojisinin alt üst olduğu
süreçte kahramanımız Cyril’ın sert görünümlü ve hırçın bir çocuk
olmasında sevgisizlik hakim. Bu hikayede bizi peşine takıyor
kahramanımız. Sevgisiz olarak büyütülmesi gözümüze sokuluyor.
Babasını arayışlarının bir sınırı yok, devamlı bir arayış peşinde. Babası
tarafından terk edilmesine inandıramıyor kendini. Babasının arayışları sonunda
Samantha adında bir kadınla karşılaşması kendisi için bir dönüm noktası
olduğunu gösteriyor. Samantha, Cyril'e koruyucu anne görevi üstleniyor. Kendi
rotalarını kendileri çiziyorlar.
Sevgisizlik,şefkat kavramları bu izleyeceğimiz bölümde hikayeyi
oluşturuyor. İki karakterin arasındaki bağın çıktığı yer de bir tür sevgisizlik
gibi geliyor. Babasını bulduğu anda geriye bakıp “babam,bisikleti
satmaz“ sözünü hatırlatır bu kısım ama daha sonra gerçeği öğrendiğinde
bunu sorun etmiyor Cyril.
Babasızlığın nasıl bir şey olduğunu kendisine nasıl sirayet ettiğini ruh
haliyle, psikolojisiyle gösteriyor bize. Babasının, çocuğunu”onu görmek beni
geriyor “ sözüyle anlatıyor film. Babasının kendisini
istemeyişinden hırçınlığını kendine zarar vererek,sevgisizliğin dışa vurumuyla
gösterilir bize.
Uyuşturucu satıcısıyla tanışıp evine konuk olduğunu görüyoruz
kahramanımızın,ama Dardenne Kardeşler kötü bir şey olacağını sanıp seyirciyi
şaşırtarak “ her uyuşturucu satıcısına tehlikeli gözüyle bakmayın”
mesajı veriyor, ama daha sonrasında filmin genelinde öfke patlaması,söz
dinlemeyen kahramanımızın Cyril üzerinden de durumu anlatmasını biliyor.
Cyril, bize yakınındakiler iyi davranırken ona uzak olan insanı temsil
ediyor bir nevi. Film boyunca hikayemizin kahramanı Cyril. Cyril’in film
boyunca karakteri Samantha oluyor. Baba figürünü bir-iki sahne hariç
göremiyoruz. Bu da yönetmenin bileceği iş demekle yetiniyoruz.
Oyunculuklara gelirsek… Her iki karakterde bu işin rol gereği hakkını
veriyor. Cyril rolünde karaktere can veren Thomas
Doret özellikle sevgisizlikle büyümenin çocukta ne gibi etki
yaratacağına dair etkileyicilik babında filmin kahramanı olduğunu
kanıtlıyor, partneri olan Samantha karakterine can veren Cecile
de France’de rolü taşıyor. Bunun yanında filmde ufak rol biçilen baba
rolüne can veren Jeremie Renier; soğukkanlı,sevgisizliği
etkili şekilde oynuyor,belki de daha da baba-çocuk arasında süre daha fazla
olsaymış daha etkili bir hikayeden bahsedebilirdik gibi geliyor.
Sonuç olarak; Çocuk karakterleri sinemanın kozları gibidir. Sinemada
yaşattıkları duygu, kırılma noktaları başkadır. Çocukların sinemaya
getirdiği masumiyet etkisi kaçınılmaz bir unsur. Dardenne Kardeşlerin sorunlu
bir hikayesi “Le gamin au vélo” (Bisikletli Çocuk) bir
çocuğun reddedilişini, dışlanmasını bir karakter üzerinden nasıl etkili
ve sade bir şekilde anlatılır bunu fazlasıyla
gösteriyor.
Cem Kurtuluş,2013
0 yorum:
Yorum Gönder