// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

13 Mayıs 2014

Bir şeylere İtirazımız Var: İtirazım Var (2014)
















Günümüzde yasak, sansür işleri sinema alanında o kadar kolay hale geldi ki sinemanın ders verme niteliği  unutturulur oldu, bu da haliyle gerçekleri anlatmak için yola çıkan yönetmenler için   işkence oldu.  Yasaklara karşı direnmeyi bilen ve bu işi kafaya koyanlar için o kuşağa söz dinletmeniz zordur, filmi çeken kişi 68 kuşağı gibi sorgulayan, “bu filmi önüme ne engel çıkarsa çıksın çekeceğim”  desturuyla bu işe girişen biri  olunca işler değişiyor. Daha kaba tabiriyle inandığı yolda inat eden biri   Onur Ünlü .  Her şeyi umursayan, kafa yapısı itibariyle bu işlere kafa yoran biri. Kafaya koyduğunu çekmek onun meselesi. Zaten bu işten dönseydi ona yakışmazdı demek de en gerçekçi tanım olur. Başlı başına bir hikayeyi başlı başına çekmek bile bir risk niteliği taşır.

 Leyla ile Mecnun ve Şubat dizilerinde Onur Ünlü bu riskleri göze alarak çekti dizilerini.  “ Sen Aydınlatırsın Geceyi” filmiyle iyi işler yaptığını gösteren Onur Ünlü yola “ İtirazım Var “ ile devam ediyor. Cesaret babında filmin ismi topu doksana asıyor. Bu defa Onur Ünlü Türk sinemasında yapılmadık bir işe el atıyor. Bir İmam karakteri yaratıyor, bu karakter üzerinden hem güldürüyor, hem de sorgulamayı başarıyor. 

 Konuya geçecek olursak;  İtirazım Var’ın açılış sahnesinde saz çalan ve daha sonrasında telefonuna gelen mesajla irkilen bir İmam karakteriyle  karşı karşıyayız. Öğle namazını kaçıran  Efrahim’in yerine aceleyle İmam Selman Bulut görevini yerine getirmeye gidiyor. Mevzuya dönecek olursak; Selman Bulut camide görevli olan  imam karakteriyle karşımıza çıkıyor. Namaz kıldıkları sırada Salih Kalyoncu adında biri camide vuruluyor, bu olaylar sırasında polisler işin peşine düşeceğine, cami imamı olayın peşine düşüyor. İmamın katilin peşlerine düşmesi hesabına yatırılan paradan sonra oluyor. Salih Kalyoncu’nun sonradan tefeci olduğu ortaya çıkıyor. Tefecinin ölümünden sonra bütün yük cami imamına kalıyor. Cinayetin soruşturmasına başlıyor İmam. Bu karakterle film bize yüzünü göstermiş oluyor. 

 Dedektif edasıyla katilin izini sürenlerin karşısına çıkıyor Selman ve mafyatik tiplemelerle karşı karşıya kalıyor. İmam Selman’ın dış sesinden gelen “insan  sadece suçluyken kaçmaz” cümlesi de  filmin ilk yarım saatinde en belirleyici cümle oluyor.

 Türk sinemasında daha önce görmediğiniz bir olaya imza atar “İtirazım Var”. Karakter imam olsa da , filmde anlatılmak istenen  İmamdan çok insan olma düşüncesi. Özündeki mesele devlet makamlarının pusu kurarak neler yaptığı, ceplerine indirdiği paraları kimse bilmediği ve bir İmam’ın gerçekleri araştırmak için yola koyulduğu düşüncesi. Bu bir doktor da olabilir, bir öğretmen de. İmam’ı burada metafor olarak görmek mümkün.

 İmam bir an olsun vazgeçmiyor yolundan, bu işin peşini bırakmıyor. Film boyunca günahı olmayan , suçlanan bir imamı izliyoruz, ama İmam kendisi hakkında sorulana yanıtı” ben sadece Allah’ın günahkar kuluyum” cümlesinden ibaret oluyor.

 İmam karakteri her açıdan filmde ayar vermeyi unutmuyor. Hırsızlıklar, banka hesapları, faizler vs…  gibi konulara el atıyor Onur Ünlü. İmam Selman Bulut’ da farklı bir karakteri meyhanede katili araştırmaya kalkarken yola düşmesi sonucu rakıyı besmele ile içmesi Selman Bulut karakteri hakkında bize fazlasıyla ipucu veriyor,bununla birlikte de gelişen diyaloglarda da küfür vari yolla “tefeciler orospu çocuğudur “ cümlesi de nokta atış oluyor. Hükümete ayarı  filmde geçen sözlerle veriyor Onur Ünlü. Filmin başında aklımıza kazınan “Hükümette tanıdığım olsa niye kredi çekmekten utanayım.”  demesini de biliyor. Aslında bu filmin başında da, ortasında da ve sonrasında da devamında da filmin anlatım dilini gösteriyor seyirciye.

 Camideki içki muhabbetlerine de inmeyi ihmal etmiyor. Kapitalist Müslüman bir hoca olan, vaazlarıyla da bilinen İhsan Eliaçık’ın “İh­ti­yaç­tan faz­la mal ha­ram­dır, hır­sız­lık­tır. Aç­lar, yok­sul­lar du­rur­ken vil­la­lar alı­nı­yor, cip­le­re bi­ni­li­yor. Kom­şu­su aç­ken tok yat­ma­mak için zen­gin ma­hal­le­le­re ta­şı­nan­lar var. So­kak­ta­ki aç­tan, yok­sul­dan ha­be­ri­niz var mı?” cümlesi ise filmin en kritik noktalarından birini oluşturuyor. Burada üst/alt tabaka, zengin/yoksul ayrımı ve adaletsizlik dünyaya karşı bir itiraz ve sitemi bu sözler üzerinden okumak kaçınılmaz oluyor. 

Filmin final kısmına yakın zaman diliminde filmin başından itibaren sorduğumuz soru “ Katil Kim” olmuyor, bu daha çok final bölümüne yakın derecede İmam Selman Bulut’un, damadı Gökhan ile konuştukları sekansta kendini ele veriyor. Bir nevi Dedektifliğin ince noktalarını istemediği halde araştırmak zorunda kalan İmam’ın Dedektifliğe uzanan sürecinin öyküsüne tanıklık ediyoruz. Filmin final kısmına bağlanışı ise başka bir hikayeden çıkan bir kahraman gibi lanse ediliyor.

 Oyunculuklara gelecek olursak… İmam Selman Bulut karakterine can veren   Serkan Keskin  vicdanı olan bir imamı oynuyor. Filmin bana kalırsa topu doksana asan karakteri de caminin İmamı Selman Bulut oluyor. Serkan Keskin yerine   İmam karakterini başka bir oyuncu oynasa bu kadar gerçekçi oynar mıydı bilmiyorum ama Serkan Keskin bu işin üstesinden geliyor. Vaazdaki kendi sesi ise en etkileyici sahnelerden birine imza atmış oluyor.  Hem güldürmeyi başarıyor, hem ciddiyetle oynuyor. Baştan sona kadar da “Dedektif” rolü altında başka profil çiziyor. Filmdeki ağırlık ise Serkan Keskin de oluyor, Onur Ünlü’nün bahsettiğine göre de aslında bu karakteri yaratmayı uzun zamandır istiyor Onur Ünlü ve filmde buna göre şekilleniyor. Bunun yanında yan oyuncular ufak roller biçilmesine rağmen sırıtmadan iyi bir iş çıkartıyorlar. 

Özellikle “Ferdi Demir” karakterine can veren Serdar Orçin filmin gizli kahramanlarından biri oluyor,bununla birlikte filmde Sırrı Süreyya’ya küçük rol verilmiş, daha önce F tipi filmine katkısı bulunan Süreyya’nın bu filmde de senaryoya katkısı var. Özellikle taş atan çocuklar göndermesi Süreyya’nın fikri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bununla birlikte filmde iki kadın karaktere rastlıyoruz,bunlarıçoğu zaman göremiyoruz. Bu, Onur Ünlü’nün kadınlara daha az özgürlük vermesiyle değil, filmin genel hattında temayla örtüşebilir. Kadın karakteri yansıttığı bölümlerde de İmam Selman Bulut’un kızı rolünde Zeynep karakterine can veren Hazal Kaya; babasına karşı yükümlülükleri ağır bir genç kız profiliyle karşımıza geçiyor. Bu bölümlerde de imam nikahı konularına ağırlık veriliyor.

 Filmin müzikleri özenle seçilmiş ve bu filmin müziklerinde  Ahmet Kenan Bilgiç,Okan Kaya,Taner Yücel’in imzası var. Ayrı bir detaya girmek gerekirse; “İtirazım Var” +18 ibaresi sınırlamasıyla sinemaya giriyor ve Onur Ünlü bu durumu “ ekmeğimizle oynandı” diye açıklıyor,ki filmin genel sorunu adalet,hak,hukuk kavramları üzerinden olup bunun “İmam” üzerinden anlatılması teması belirgin filmin temelinde.

 Sonuç olarak  İtirazım Var’ın yanlış giden  bir şeylere karşı İtirazı var.  Ne tam olarak polisiye ne de komedi filmi. Politik hiciv adı altında, mizahı bol,  sinema salonlarını işgal eden gereksiz komedi filmlerine göre  kayda değer işlerden biri “ İtirazım Var”   

 ve filmin iç sesindeki sözler ise bu filmden geriye kalan oluyor

insan  sadece suçluyken kaçmaz bazen suçlandığın için de kaçarsın. Ama bir kere kaçmaya başladıysan  bir şeyleri de muhakkak kaçırırsın elinden. Bazen gençliğini kaçırırsın, bazen geleceğini. Bazen de aklını…”

Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim

 “iş kazası mı?

Caminin altına fight club mı kurdunuz”

 

“bütün tefeciler orospu çocuğudur”

 

“aklını kaybedince korkularından da kurtulursun.”

 

“bütün korkaklar hakikatın esiridir”

 

“günah ile irtibatı kesilen kemal’e eremez” (İmam Selman )

 

“kitapsız bir imam oldum sonunda”

 

CEM KURTULUŞ,  Mayıs 2014

0 yorum: