// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

23 Temmuz 2014

Yaşamın Kıyısında (2007)

























İyi film kriteri benim için genelde içinde samimiyet barındıran, toplumun gerçek olaylarını yansıtan, etkileyici bir anlatıma sahip olan filmlerdir. Kurgu, kostüm konusuyla o kadar ilgim olduğunu söyleyemem, bu film kriterinin biraz dışında kalıyor. Yönetmenin filmde sizinle konuşuyor hissini almak bir filmi sevebilmek için gerekli nedenlerden.  “ Fatih Akın”  ismi son senelerde Türk sinemasının güçlü yönetmelerinden. Türk asıllı Alman yönetmen  “ Duvara Karşı” filmiyle tanınsa da bu filmin haricinde birçok film çekti.   “ Yaşamın Kıyısında “ filmi içinse Fatih Akın'ın  söyleyecek çok sözü var.  Fatih Akın,   “ Yaşamın Kıyısında”   filminin senaryosuna çok güvenen yönetmen, yaptığı ilk kurguyu hiç beğenmemiş. Dostlarının da olumsuz görüş bildirmesi üzerine, filmi baştan aşağıya yeniden kurgulamış.

Fatih Akın’ın hem yazıp hem yönettiği “ Yaşamın Kıyısında”  hayatın her alanında yaşanılan şeylere el atıyor.  Memleket, keder, seks, yaşlılık, ölüm, zorluklar, vatan sevgisi, dostluk.. Film 3 bölümden oluşuyor. (Yeter’in Ölümü, Lotte’nin Ölümü, Yaşamın Kıyısında) Kazım Koyuncu’ya selam çakarak başlıyor Yaşamın Kıyısında. Filmi anlayabilmek için hikayeleri teker teker değerlendirmek gerekir. Hepsi birbiriyle bağlantılı, hikayeler zincirleme gidiyor.

 “ Yeter’in ölümü “  Yeter, genelevde hayat kadını olarak çalışan, hayatını böyle idare eden bir kadın. Kızından uzak bir yaşam sürüyor, bu kendisini sarsmış. Abazalıktan kudurmuş dul göçmen babayla  evinde tensel ilişkiye giriyor.  Abazan göçmen baba Yeter’den memnun kaldığı içi onu yanına almak istiyor.  Sonrasında mevzular gelişiyor. Baba durmadan içen bir tip, bir de oğlu var. Oğlu Almanya’da önemli bir  üniversitede profesör. Babasına katlanmak zorunda kalıyor. Oğlu bir süre sonra Yeter’le tanışıyor, Yeter’i teselli ediyor. Babası çok içtiği bir gece kalp krizi geçiriyor, hastaneye kaldırılıyor, Sonrasında Yeter’le kavga etmeleri sonucu baba hapis yatıyor, oğlundan uzak kalıyor. Göçmen bir baba karakteriyle karşımıza çıkan Tuncel Kurtiz oynadığı rolün hakkını veriyor.

  “ Lotte’nin Ölümü” hikayesi, hayat kadınının kızını konu alıyor. Hepsi birbiriyle bağlantılı şekilde karşımıza çıkıyor. Nurgül Yeşilçay’ın oynadığı Ayten parasız eğitim için direnen herkese diklenen   devrimci örgüt üyesi, aynı zamanda lezbiyen. Eylem yaptıkları gün polis tarafından kovalanıyor, saklanmak zorunda kalıyor. Açlıktan dert yanıyor. Lotte ile üniversitede tanışıyor, Lotte’nin evine almasıyla birlikte hayat arkadaşı oluyorlar. İkisi için  bu dönük noktası oluyor. 

Ayten’in tutuklanmasından sonra bütün iş Lotte’ye kalıyor. Ayten’in yardıma muhtaç biri olduğunu düşünen Lotte hayatında hiç kimse için yapmadığı bir iyiliği Ayten için yapıyor. Bu iyiliğin ona getirdiği şey Ölüm oluyor. Tinercilerin saldırısına uğruyor. Çantasını çalan tinercilerin peşine düşen Lotte tinerci çocuğun ateş etmesiyle ölüyor. Lotte’nin ölümüyle sarsılan Ayten hem Lotte’nin annesine karşı mahcupken, hem de pişmanlık yasasından yararlanarak hapisten çıkıyor. Nurgül Yeşilay yerine başka bir tercih yapılabilirdi, ama Nurgül Yeşilçay’ın sırıttığını söylemek yanlış olur. Patrycia Ziolkowska 'nın  oynadığı Lotte karakteriyle iyi iş çıkarmış.

“ Yaşamın Kıyısında”  Ayten hapisten çıktıktan sonra Lotte’nin annesini bulur. Anlaşamadığı annesiyle birbirlerini anlamaya çalışıyorlar. Bu esnada Lotte’nin annesi   Lotte’nin kaldığı Nejat’ın evine  yerleşir. Lotte’nin odasında kızını hatırlıyor, kendini daha huzurlu hissediyor.  Susanne kurban bayramının birinci gününün anlamını Nejat’ta öğrenir, en anlamlı sahnelerden biriydi, bilmeyenlere de öğretici bilgi sunuyor Fatih Akın.  Bir süre ortalardan kaybolan Tuncel Kurtiz hapishane macerasından sonra tekrardan karşımıza çıkıyor,ama bu sefer fazla gözükmüyor. Oğlu Nejat babasını görmek için Trabzon’a gidiyor babasını arıyor. Nejat’ın Amcaoğlunu oynayan Erkan Can’a ufak bir rol biçilse de iyi iş çıkarıyor Erkan Can.

 Filmin başlarında karşımıza Komiser olarak çıkan Nejat İşler filmde olmasa da olurmuş, çünkü filme etkisi yok.  Hayat kadını olarak karşımıza çıkan Yeter’i takip eden alman İslamcıların “ yanlış yoldasın “ diyip Yeter’e gözdağı vermesi, Yeter’in  kocana ne oldu sorusuna “ Maraşta vurdular” demesi, Basılan Hücre evinin kapısında Nazım Hikmet ve Che Posterleri filmde atlanmaması gereken  önemli sahnelerden. En azından Fatih Akın’ın “ Maraş’ta ne oldu” sorusuna cevap vermesi gerekirdi, ama tamamiyle Maraş olaylarını anlatmasını  Fatih Akın’a yükleyemeyiz.  Bunu anlatmak zorunda hissettiğini de düşünmüyorum.

 “ Yaşamın Kıyısında” repliklerle, adalet sistemine göndermelerle üzerine konuşulacak Türk-Alman yapımı kayda değer bir film.    Tuncel Kurtiz, Nursel Köse, Baki Davrak, Hanna Schygulla ve Patrycia Ziolkowska ana karakterlere hayat veren isimler.  Yaşamın kıyısına itilenler için biçilmiş kaftan, hayatın her alanında yaşayabileceklerimize, karşılaşabileceğimiz zorluklara selam duruyor Fatih Akın, bizim de Fatih Akın’a bu filmi izleyerek karşı selam durmamız gerekir!

Cem Kurtuluş,2014


0 yorum: