Devlet baba bir süre önce bir sistem yürürlüğe geçirdi.
Bu sistemin adı Passolig’di. Bu sistemin öncesinde 6222 çıkarılıp
taraftarların şiddetten arınmaları istendi ama başarılı olunamadı, çünkü
şiddeti pazarlayan kravatlı yöneticiler bu yasa kapsamına girmiyordu. Her şey
taraftara karşıtlık adı altında birleşiyordu, bunun adı da E-bilet’ten
geçiyordu. Mevzu bahis konumuza dönecek olursak; Taraftar derneği passolig’in iptali için dava açmıştı, bu dava
için münferit tribüncüsü olsun, grubu da olsun mahkemede yerini almalıydı.
İlk dava bizler için; deplasman yasağından
sonra gidilen ilk deplasman gibiydi. ‘ Deplasmana gidiyoruz’ parolasıyla yola
çıktık. Bir deplasman şekli mahayetinde yolda içkimizi de içtik, E-bileteHAYIR
sloganlarımızı da attık. Bu davanın tribün davası olduğu akıllardan çıkmadı.
Ankara’da mahkemenin önüne gelir gelmez pankartlar açıldı ilk başta, sonrasında
mahkemeye sıkı kontrol sonunda girdik. Adalet sisteminden yola çıkarsak
adaletin bizlere sağlanamayacağı çok belliydi, ama tribünlerin onur mücadelesi
bundan daha önemliydi.
Bu
parolalarla orada yerimizi aldık. Sessiz bekleyişimiz birkaç saat sürdü.
Sonrasında hakim dahil ve bütün passoligi savunan avukatlar Passolig’i övücü
sözler sarfetmesine hiçbirimiz şaşırmadık.
Passoligi değil, taraftarın onurlu mücadelesini savunan avukatımızın bir
sözü derin nefes almamızı az çok sağlıyordu o gün. ‘ Bu davayı geri çekmemizi
isteyecekler, ama biz çekmeyeceğiz. Haklıyız, kazanacağız’ bu söz taraftarlar
için büyük önem taşıyordu. Basın açıklamasından sonra ‘ Susma haykır, e-bilete
hayır’ sloganları atıldı, meşaleler yandı, pankartlar açıldı.
Endüstriyel
futbola meydan okundu. Polisle ufak bir
tartışma yaşandı,sonra uzatmadan işçilere moral vermek için yanlarına gittik.
Oradan da bizleri orada misafir eden insanlar yemeğe davet ettiler. Sonrası da
deplasman dönüşüydü. İkinci dava için umudumuz kalmasa da umutlu olmamız
gerekiyordu elbet. İlk davaya katılmıştım, bu davaya bazı sebeplerden dolayı
katılamadım. Ama bu defa Passolig firması yetkililerin sözün özü ‘ götleri
sıkışmıştı’ bu göt sıkışıklığı başta tribünlerin onurlu mücadelesi ve taraftar
derneği hakları dayanışmanın sayesinde oldu.
Elbet kaçacak delik
arayacaklardı bizden. Kendi yasalarını sadece taraftara uygulayan, ama
kravatlılara boyun eğen düzenden başkası beklenilemezdi. Davadan çıkan karar bu
defa erteleme değil, Mahkeme
iptali sebebiyle Passolig’i Anayasa Mahkemesine gönderilişi oldu.
Şimdi
söylenecek tek söz var; “Passolig boykotu
tribünlerin kurtuluş savaşıdır. Yüreğinde onur, bilincinde direniş tutan herkes
boykot cephesine.”
HAKLIYIZ
KAZANACAĞIZ!
Not: Geciktirdiğim
bir yazı oldu, ama şimdi daha çok önem kazandı.
Yaşasın
TRİBÜNLERİN ONURLU MÜCADELESİ, ATKILILAR KRAVATLILARI
YENECEK!
CEM KURTULUŞ
0 yorum:
Yorum Gönder