// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

13 Temmuz 2015

Green Street Hooligans (2005)



















Futbolun acımasız olduğu zamanlar vardır, bunun içine şiddet de girmiştir. Medyanın fanatik taraftarları manşetleri taşıdığı sıklıkla görülmüştür, bu medya aynı zamanda bu taraftarlar üzerinden çoğu zaman prim yapmıştır diğer bir tabirle yolunu böyle bulmuştur. Bu fanatik taraftarların rakibi olarak tribün haricinde gördüğü iki düşman vardır; Biri Gazeteciler, diğeri Polisler. Biri yalan makinesidir, diğeriyse sizi kodese tıkmak isteyenlerdir. Bu düşüncelerle yola çıkan, 2005 Yılında vizyona giren “ Green Street Hooligans “ İngiltere’de holiganizmin patladığı West Ham United / Milwall kapışmasını anlatan sıkı filmlerden biri. Bu filmi diğer filmlerden ayıran diğer bir özellik bu filmi yönetenin ve senaristinin kadın olması. Bu kadın yönetmen bize “ Birkaç yumruk yiyip camdan yapılma olmadığını anladığınızda sınırlarınızı zorlamadan yaşadığınızı hissedemezsiniz…”   diyor.

“ Green Street Hooligans “ Tren istasyonunda tren bekleyen fanatiklerin ağız dalayışıyla açılıyor. Bu açılıştan film rotayı  Matt Buckner denen bir gencin Amerika’da Harvard’da okurken okuldan atılmasıyla yolunun holiganizmin beşiği olan İngiltere’ye düşmesine çeviriyor. Amerika’da kavga nedir bilmeyen bu genç, ablasının kocası Steve ile tanışıyor, daha sonraları Steve’in kardeşi Pete Dunham ile tanıştıktan sonra hayatı bir nevi değişime uğruyor. Bu genç West Ham kültürünü kısa sürede kavrıyor, kavgaya karışıyor. Ortamda sadece bir kişi sevmiyor kendisini, o da ortamın eskilerinden olan Bovyer. Bu tartışmalar bir süre devam ediyor.

Yeşil Sokak Holiganları olarak tabir edilen “ Green Street Elite “ grubunun içinde kendine kendi gibi hisseden Matt Buckner daha sonraları bir sürü kavgaya girişiyor, ama bir süre sonra Bovyer açığını yakalıyor, ortamdaki herkese “ bu gazeteci piçin” teki diye Matt’ı rezil ediyor. Matt’ın tek suçu babasının gazeteci olması, ama MATT kimseyi ispiyonlamıyor, kimseyi gambazlamıyor. Pete Dunham ve çetesi kendi arkadaşları tarafından Milwall’lılar tarafından saldırıya uğruyor ve daha sonraları “ REİS “ diye hitap edilen kişinin Pete’nin abisi Steve Gunham olduğunu öğreniyoruz.

Bu filmde sokak kültürünün ne kadar önemli olduğunun, dostluğun ne kadar önemli olduğu vurgulanıyor, ama  dost olarak görünenlerin de arkadan vuracağını da söylüyor “ Green Street Hooligans “  Bir kadının gözünden holiganizm  iyi işleniyor bu filmde. Odaklandığımız nokta futbolun bir kavgadan ötesi olduğu ve paylaşmanın bu kültürde ne kadar önemli olduğu vurgusu. İşte kadın yönetmen bunu iyi başarıyor. Filmin en can alıcı, en hüzünlü sahnesiyse Pete Gunham ekibinin Milwall’lılarla ettiği kavgada ölmesi, ve arkadaşlarının başında olduğu sahne. Böyle bir an düşünün ve ölüyorsunuz, geride arkadaşlarınız var. İşte  hiçbir sahne  insanın canını bu denli yakmış olamaz.

Sonuç olarak; Son zamanlarda popüler filmler kategorisinde olan, futbol holiganizmini iyi işleyen bir film olan “ Green Street Hooligans “  can alıcı bazı sahneleriyle, “ Bir kadın nasıl holiganizm’i  anlatır? “ sorusunu cevaplamayı fazlasıyla başarıyor.

Altını Çizdiklerim:

“ Onlar, yazmış olmak için her şeyi yazan pezevenklerdir.”


“ Birkaç yumruk yiyip camdan yapılma olmadığını anladığınızda sınırlarınızı zorlamadan yaşadığınızı hissedemezsiniz…” 


Cem Kurtuluş, 2015 

0 yorum: