Futbolun
acımasız olduğu zamanlar vardır, bunun içine şiddet de girmiştir. Medyanın
fanatik taraftarları manşetleri taşıdığı sıklıkla görülmüştür, bu medya aynı
zamanda bu taraftarlar üzerinden çoğu zaman prim yapmıştır diğer bir tabirle
yolunu böyle bulmuştur. Bu fanatik taraftarların rakibi olarak tribün haricinde
gördüğü iki düşman vardır; Biri Gazeteciler, diğeri Polisler. Biri yalan
makinesidir, diğeriyse sizi kodese tıkmak isteyenlerdir. Bu düşüncelerle yola
çıkan, 2005 Yılında vizyona giren “
Green Street Hooligans “ İngiltere’de holiganizmin patladığı West Ham United /
Milwall kapışmasını anlatan sıkı filmlerden biri. Bu filmi diğer filmlerden
ayıran diğer bir özellik bu filmi yönetenin ve senaristinin kadın olması. Bu
kadın yönetmen bize “ Birkaç yumruk yiyip camdan yapılma olmadığını
anladığınızda sınırlarınızı zorlamadan yaşadığınızı hissedemezsiniz…” diyor.
“ Green Street
Hooligans “
Tren istasyonunda tren bekleyen fanatiklerin ağız dalayışıyla açılıyor. Bu
açılıştan film rotayı Matt Buckner denen bir gencin
Amerika’da Harvard’da okurken okuldan atılmasıyla yolunun holiganizmin beşiği
olan İngiltere’ye düşmesine çeviriyor. Amerika’da kavga nedir bilmeyen bu genç,
ablasının kocası Steve ile tanışıyor, daha sonraları Steve’in kardeşi Pete Dunham ile tanıştıktan sonra
hayatı bir nevi değişime uğruyor. Bu genç West Ham kültürünü kısa sürede
kavrıyor, kavgaya karışıyor. Ortamda sadece bir kişi sevmiyor kendisini, o da
ortamın eskilerinden olan Bovyer. Bu tartışmalar bir süre devam ediyor.
Yeşil
Sokak Holiganları olarak tabir edilen “
Green Street Elite “ grubunun içinde kendine kendi gibi hisseden Matt
Buckner daha sonraları bir sürü kavgaya girişiyor, ama bir süre sonra Bovyer
açığını yakalıyor, ortamdaki herkese “ bu gazeteci piçin” teki diye Matt’ı rezil
ediyor. Matt’ın tek suçu babasının gazeteci olması, ama MATT kimseyi ispiyonlamıyor,
kimseyi gambazlamıyor. Pete Dunham ve çetesi kendi arkadaşları tarafından
Milwall’lılar tarafından saldırıya uğruyor ve daha sonraları “ REİS “ diye
hitap edilen kişinin Pete’nin abisi Steve Gunham olduğunu öğreniyoruz.
Bu
filmde sokak kültürünün ne kadar önemli olduğunun, dostluğun ne kadar önemli
olduğu vurgulanıyor, ama dost olarak
görünenlerin de arkadan vuracağını da söylüyor “ Green Street Hooligans “ Bir
kadının gözünden holiganizm iyi
işleniyor bu filmde. Odaklandığımız nokta futbolun bir kavgadan ötesi olduğu ve
paylaşmanın bu kültürde ne kadar önemli olduğu vurgusu. İşte kadın yönetmen
bunu iyi başarıyor. Filmin en can alıcı, en hüzünlü sahnesiyse Pete Gunham
ekibinin Milwall’lılarla ettiği kavgada ölmesi, ve arkadaşlarının başında
olduğu sahne. Böyle bir an düşünün ve ölüyorsunuz, geride arkadaşlarınız var.
İşte hiçbir sahne insanın
canını bu denli yakmış olamaz.
Sonuç
olarak; Son zamanlarda popüler filmler kategorisinde olan, futbol holiganizmini
iyi işleyen bir film olan “ Green Street
Hooligans “ can alıcı bazı
sahneleriyle, “ Bir kadın nasıl holiganizm’i
anlatır? “ sorusunu cevaplamayı fazlasıyla başarıyor.
Altını Çizdiklerim:
“ Onlar, yazmış olmak
için her şeyi yazan pezevenklerdir.”
“ Birkaç yumruk yiyip
camdan yapılma olmadığını anladığınızda sınırlarınızı zorlamadan yaşadığınızı
hissedemezsiniz…”
Cem Kurtuluş, 2015
0 yorum:
Yorum Gönder