E- bilet, deplasman
yasakları, cart curt/ bir ton yasak varken her şeyden uzaklaştırılmıştık.
Yeterince her şeyden uzak kalarak her şeyden soyutlanmış duruma gelmiştik, ama
arada tribünün bütün unsurlarının geldiği maçlarda oluyordu. Bunlardan birini
İzmir’deki Beşiktaş voleybol maçında
yaşamıştık, ikincisi de Samsun’da
oynanan Fenerbahçe- Galatasaray Cumhurbaşkanlığı Kupası maçıyla oldu.
Bu maç için önceden hazırlıklarımızı yapmıştık.
Maddi yönden terso durumda kalsak da borç, harç herkes bi yerlerden parasını bi
şekilde buldu, bütün imkanlar seferber edildi, iş için yalanlar söylendi. Mevzu Galatasaray maçıysa, ve
yarı yarıya tribünlerde bu maç hiç bahane edilmeden kaçırılmamalıydı. Bizde bu düşünceyle gittik bu maça. İstanbul’dan yaklaşık 5 araçla
yola çıktık, daha fazla olabilirdi ama
bu da yeterli bir sayıydı. Samsun'a indiğimizde yakın bir kahveye girdik. Kahveye girer girmez " gençler öğrenci misiniz " muhabbeti daha sonra bizim " Biz Fenerbahçeliyiz" diyince kısa sürede sona erdi. Biz de uzatmadan bir süre sonra salona doğru yol aldık. Samsun’a
indiğimizden itibaren haberler etrafa yayılmaya başlamıştı. Yolda mahsur kalan
Galatasaray’lılara Fenerbahçelilerin
saldırması sonucu 3 Galatasaray’lı yara aldı. Böyle maçlarda klasik olaylardan
biridir bunlar. Sen yara vermezsen, birileri gelir sana yara verir. Bu işlerin
genelde kuralları böyle işler. Bunlar
anlık olaylardır, çabukluğa bakar.
Burada
asıl konu içeride olabileceklerdi, içeriye girmeden önce polislerin saçma sapan
nedenlerden ötürü bazı pankartları almaması saçmalık ötesiydi. Bunlardan biri E-bilete
karşı tepki pankartıydı. Bu muhabbetleri
geride bırakırsak; ilk iki periyot Galatasaray tribününün üstünlüğüyle geçti,
diğer periyotlarda daha da iki tribünün de şişeler atılması sonucu kaos ortamı
oluştu. E-bilet’in gelmesinden sonra hemen hemen her maçtan geri tribüncüleri
bu maçta böyle ortamları özlediğini gösterdi. Bir tribün ortamında ne yapılması
gerekirse bu maçta da o yapıldı.
Fenerbahçe tribününden Galatasaray tribününe
yollanan meşale, Galatasaray tribününden Fenerbahçe tribününe yollanan sis,
sonrasında iki tarafın birbirine attığı torpiller maçın kaosunu arttırdı. Çoğu
kez başka şehirlerde maçın iptal edilmesinden ötürü; “ tekrar iptal olacak mı “ diye kendimize sorarken Emniyetin
tribünleri dışarı çıkartmaması hepimizi şaşırttı. Olaylar bir süre devam
etti. Olması gerekenler oldu sadece.
Fenerbahçe tribünü kısmında çok fazla ailenin olması tribünün performansını
etkiledi. Lafı fazla uzatmadan; bu deplasman E-bilet’in yok sayıldığı,
tribüncülerin istediklerini yapabildiği, Kaos’un içinde var olabildiği bir
deplasmandı. Deplasman dönüşündeki yorgunluklar, deplasmandan döner dönmez işe
gitmek de “ Hayat deplasman dönüşü başlar “ sözünü hatırlattı hepimize. Sabah kimileri tatlı uykusunda uyurken km'lerce yol tepen, bunun cefasını çekenler deplasman dönüşü iş'lerine doğru yola koyuldu.
E-biletin olmadığı, tribünün tribün gibi hakkının verildiği, yarı yarıyaların daha agresif yaşandığı maçlarda görüşmek üzere...
Selametle
Cem Kurtuluş, Ekim 2015
0 yorum:
Yorum Gönder