Denize
dair bir şeyler ararsanız şüphesiz ki
bir yerlerde Samuel Taylor Coleridge
dizeleri geçer. Samuel Taylor bu nedenle bu gemi ve deniz mevzularında şiirleriyle ünlüdür, en ünlüsü de “ Yaşlı
Gemici “ adlı şiiridir. Bunu mevzu bahis yapmamızın nedeni son zamanlar el üstünde tutulan, 1998 yapımı
cigaralı ortamların klasiklerinden olan Gemide’ye benzerlik taşıyan “ Sarmaşık “ filminde Samuel Taylor
Coleridge’ye yer verilmesi. Diğer bir
meseleye geçecek olursak; Her ne kadar “ Gemide “ ile benzerlik taşısa
da, “ Sarmaşık”, film için
yapılan bazı yorumlar “Gemide “ filmine yaklaştığı yönündeydi, ama bu
beklentilerle izlememek gerektiğini not
düşelim!
Filme
dönecek olursak; “ Sarmaşık” öncesinde filmde karakterleri izleyiciye
göstererek açılıyor, her karakterin farklı bir görevde olduğunu vurguluyor ve
kısa bir tanıtım babında bir şey oluyor bu . Daha sonraları Coleridge’ın
“ Yaşlı Gemici “ adlı şiir kitabının ilk kısmındaki dizelerle başlıyor film. Bu dizelerle birlikte vapur sesiyle birlikte
izleyici harekete geçerken Gemi biraz
olsun şeklini alıyor. Geminin içinde
değişik bir ortam yaratıyor Tolga
Karaçelik. Kentsel dönüşüm sebebiyle
evini kaybeden, dindar, Kürt, cigara çekip
ayakta durmaya çalışan iki
kafadar, ve otoriter bir kaptan…
Filmin
başlarından itibaren Nadir’in “ Beybaba devlet evimizi yıkıyorlar “ sorusuna
Beybaba’nın “ Devlet niye yıksın oğlum “ cevabı bile günümüzde yıkılan çoğu eve
mesaj gönderiyor. Çünkü kimse devletin
böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyor, ve Beybaba’nın “ Koca devlet bu insanları sokakta bırakmaz “
sözüyle de Tolga Karaçelik ince bir noktaya parmak basarak toplumsal konuları
göz ardı etmiyor.
Film bu sözlerle devam ederken, daha sonraları
cigara’yı elinde düşürmeyen Cenk karakteri Gemide tanıştığı Alper’e
hayatından hikaye sunuyor, bu aslında tam bir hikaye değil anı aslında, ama
cigara muhabbetinin döndüğü anda filmin başlarından itibaren samimiyetin en
dibe vurduğu yerlerden. Bu hikaye
anlatıldıktan sonra Cem Karaca’dan “ Deniz üstü köpürür “ ‘ ün çalmasıyla
kendimizden geçişler başlıyor.
Bu hikaye daha sonraları filmin sonralarında
bu karakterin ne kadar aykırı bir karakter olduğunu bize daha iyi anlatıyor. Ağzı
bozuk, samimi bir dille aktarıyor bunların hepsini Cenk, Tolga Karaçelik anlatım
olarak samimiyeti tercih ediyor, o yüzden de
filmin “ Gemide “ filmine benzemesi bundan ötürü oluyor.
Sarmaşık’ta aradığınız çoğu şey var. Beybaba diye hitap ettikleri Kaptan bir
nevi güç gösterisi yapma peşinde ve otorite sahibi, ama bu otorite sahibi adam
alaturka müzikler dinleyip, rakı içip hüzünlenen bir ihtiyar profilinde.
Otoriter olması aslında sadece Gemide herkes işini yapsın tavrından ibaret. Gemide, tayfaya dediği tek şey var “ Birlik Olmak “ “
Birlik olursak Gemide sorun çıkmaz diyor” Beybaba. Bu açıdan “ Sarmaşık “
Beybaba’nın bu sözüyle Gemide’nin “ Bir
memleket gibidir gemi... Her şey düzenli ve kontrol altında olmalıdır,
kaidelere uyulmalıdır, kanunlara, nizamlara... Ben de bu memleketin baş şeyi
gibiyim, başbakanı gibiyim mesela. Her şey benden sorulur “ sözlerini
hatırlatıyor. Bu sözleri hatırlatırken Gemide’de “ Kamil” karakterinin hakkı
fazlasıyla verilirken bu filmde bunun sönük kaldığının altını çizmek gerekir, o
yüzden kıyaslamaya girmemek gerekir.
Karakterler
üzerinden devam edecek olursak; Beybaba’nın yardımcısı ve Efendi Kaptan
rolündeki İsmail gemide çalışanlara Beybaba’nın verdiği
emirleri iletme telaşında olan biri olarak göze çarpıyor. İsmail’in yaptığı bir
nevi iktidar çabası…
Sarmaşık
da belki de pek dikkat edilmeyen, belki de daha farklı detaylarla incelenmesi
gereken “ Kürt “ karakteri. Sessiz,
sakin, verileni yapıyor ve konuşmuyor. Ne yapılması gerekiyorsa o’nu yapıyor,
biat etmeye hazır şekilde bekliyor. Aslında düzenin istediklerini yerine getiriyor Kürt, ara sıra Cenk’in Kürt’e laf çarpmaları da bunun çabası
oluyor. Filmde biat edilmesi ne kadar
açığa çıkıyorsa, Beybaba’nın birlik vurgusu sözleri de o denli yer tutuyor. Bir
Geminin içinde aynı ekmekle karın doyuyorsanız birlik olmanızdan başka şans
yoktur, Beybaba’da buna inceden vurgu yapıyor.
“
Sarmaşık “ genele vurursak
herkesi bir çatışmanın ortasında bırakıyor .
Herkesin bir şeylere karşı çıkma isteği var, ama bunu yapabilecek karşı
koyacak mıyım düşüncesi de sadece var sayımlardan ibaret. Sarmaşık’da bana kalırsa Tolga Karaçelik,
Cenk karakteri üzerinden bir devrimci karakter yaratıyor, bu karakter her şeyi
kabullenmeyen, filmin içinde küfürbaz
şekilde söylediği gibi “ amına kodumun salakları niye burdayız biz “ den ötürü.
Bu soruyu herkes soramıyor, ama film
ilerledikçe bu soruyu sorma cesareti artıyor tayfanın. Çünkü artık bir şeylere
karşı isyan bayrağını çekme zamanının geldiğine inanıyorlar. Cenk karakterini
filmin çoğu sahnesinde Adana Demirspor formasıyla görüyoruz, bunu da yönetmenin
Adana Demirspor hayranlığına bağlayalım.
Kısacası ;
Ufacık gemide herkes bir şeylerin
peşinde, herkesin dünyası karma karışık, herkes bir yol arıyor kurtulmak için. Kimileri tabiri caizse sikinin taşşağına, kimi
ise belli bir vazife edinmiş birilerini rol keser görevde oluyor . Birileri hükmetmek peşinde iktidar kurma çabasında oluyor. Geminin içine sıkışmış tayfanın sorduğu tek
soru “ Biz ne yapıyoruz Abi burada” oluyor, çünkü kimse ne yaptığını bilmeden
köleler gibi çalışıyor, bir tutsaklığın belki de anatomisini yazmak zorunda
kalıyor bu insanlar. Para alamıyorlar,
doğru dürüst yemek yiyemiyorlar, bunun sonucunda tayfa keyfine göre takılıyor,
burda da “ ne kadar ekmek o kadar köfte “mantığına işaret ediyor “ Sarmaşık “
Filmde her noktada bir şeyler oluyor, Cenk
tırlatmışlığın gösterisini yapıyor ve öldürdü sanıyoruz birilerini bunların
ardından sarmaşıklar yayılıyor
etrafımıza, bu açıkçası görüntü olarak filmde keyif aldığımız sahnelerden biri
oluyor. Filmin finaline doğru herkes bir
şekilde deliriyor, bunun son noktası salyangozlar üzerinde yürüyen Cenk
karakterinde bu Nirvana oluyor, ve o sahneleri gördükçe her insanın elbet
yaşadığı hayatın sonunda Cenk’in deliliğine ulaşması mümkündür düşüncesi de o sarmaşıkla
birlikte bize yapışır gibi oluyor.
Filmin muhteşemliğe vardığı noktalar görüntü
yönetmeninin başarısı , Cenk karakterinin uyuşturucu manyaklığını psikopatça
sözlerine döktüğü sahneler oluyor. Özellikle görüntü yönetmeninin renk düzenindeki başarı Gökhan Tiryaki'ye ait, belki abartı gelecektir ama renk düzeni ve kadrajı olabildiğince yerine oturtuyor Gökhan Tiryaki.
Senaryodan mı
bilmiyorum ama Cenk karakterini oynayan “ Nadir Sarıbacak “ da bundan sonra
şansını bu tür filmlerin senaryolarında denemeli. Nadir Sarıbacak’ın diğer oyunculardan daha
önde olduğu filmde de bariz belli oluyor, ama bu yan karakterlerin filmin
formatına uymamış izlenimi vermiyor. Sonuç olarak; “ Sarmaşık “ ucuz, içi boş, çöp diye nitelendirebileceğimiz o kadar
yerli yapım varken , film üzerinde kesilmiş/ biçilmiş sansüre uğramışlığın etkisi olsa da bunların aralarından sıyrılmış toplumun
putları yıkabilecek bir film ve bu
putları yıkarken topluma “ Lan ne yapıyoruz biz “ mesajı veriyor. Sarmaşık’ın evet tam olarak yaptığı bu. Her şeyi kabullenen ve başkaldırmayan topluma sorduğu soru bu ; “ Lan ne yapıyoruz, lan ne
yapıyorsunuz siz. “ başyapıt olarak sayılabilecek bir yapım değil, ama izlenmeyi hak eden bir film olarak sinemada yerini alıyor.
İzlerken Altını
Çizdiklerim:
“ İsmail kimsenin sikinde değiliz. Limanın da sikinde
değiliz. Sen neyin peşindesin? “
“ bunu da çoğu yerde göremezsin. Kürtten gemici. Ben
görmedim. “
“ İsmail sence ben orospu çocuğu muyum “
“ bana orospu çocuğu dedin ya, orospu çocuğu gibi
indircem seni…”
“ amına kodumun salakları niye burdayız biz? “
Cem Kurtuluş, Haziran 2016
0 yorum:
Yorum Gönder