Bazı deplasmanların hikayesi olmaz, öylece çıkarsın
yola. Boşlukta kaldığın yorgunluğun bedeli biraz ağır olsa da önünde bir yol
vardır, ve bu yolu bitirme isteği vardır içinde. Kendini deplasman otobüsünün
içinde attığında dumanlı hava sahasıyla beraber atmosfer seni farklı yerlere
taşır. Ankara deplasmanı kararı da bizim için öyle oldu. Maçın erken olması
biraz tetikledi bizi, biletler de sıkıntı çıksa da sonra şansın yardımıyla bunu
da halletmiş olduk. Nevalelerin bir gece önce alınmasıyla, ve bir gece uykusuz
kalmayla beraber uykulu gözlerle yola koyulduk. Güneşin vurmasıyla yüzlere
alkolün girişi yapıldı, çoğumuz sabahın köründe yorgun olsa da bir şekilde bu
da atlatılacaktı.
Hafiften uyku modlu çoğunluk olsa da bestelerle yola
devam etmeyi bildik. Ankara yolunda sürekli uğradığımız tekeller bu
deplasmanda yol güzergahından ötürü bizleri geride bıraktı. Yol boyunca ne
tekel ne de market bulunabildi. Ankara’daki stadın Ankara merkezine uzak olması
sebebiyle de maç saatine yakın bir şekilde stada giriş sağladık. 1000 kişiyi
tek kapıdan geçirmek isteyenlere de fazla bir şey söylenemez. Girilir girilmez
yerimizi alarak hafiften beste atıştırmaları başladı ve Ankaragücü tribünleri
ile karşılıklı besteler söylendi.
Trafik kazasında ölen Ankaragüçlü arkadaşların ismi
anıldı ve maç başlamasına yakın zaman kala tekrardan Gecekondu, vefanın
bir semt ismi olmadığını Fenerbahçe Tribünlerinin lideri Sefa Kalya’yı
unutmayarak gösterdi. Tribüne gelecek olursak; maçın başından
itibaren şevk dolu bir Fenerbahçe tribünü vardı ortada; golün yenmesiyle geri
çekilsek de takımın baskı yapmasıyla tribün, baskısını arttırdı. Zaman zaman
kısa ve etkili bestelerle bunlar oldu,ki deplasmanda da bu önemli bir noktadır.
İkinci yarının başlamasıyla birlikte,tribün performansı daha da yukarılara
çıktı. Takımda yapılan değişiklik golün habercisiydi; ve sonrasında atılan
golle birlikte tribün aynı performansı devam ettirdi.
Maç sonuna doğru oyunun karışmasıyla bu olay
tribüne de yansıdı. Ankaragücü ve Fenerbahçe tribünü arasında karşılıklı koltuk
fırlatmalar başlamıştı. Polisin daha çok Fenerbahçe Tribününe baskı kurması ne
kadar çok olsa da çoğunluğunu çocukların oluşturduğu Ankaragücü tribününün
tamamını kapsamasa da bu dediğimiz bölümü sınıfta bıraktı. Mevzular fazla
sürmedi. "Dışarda taşlanırız " düşüncesi içimizden geçse
de polisin yoğun önlem alması sonucu böyle bir şey yaşanmadı. Dönüş
yolunda karınlar aç, sesler kısık ve işe dönmenin yorgunluğu bambaşka bir hal
aldı; ama hiçbir sevgi, cefa çekmeden olmaz sözünü de burada
not düşelim.
Bir deplasman hikayesi de böylece sona erdi. Hikayeler
belki sona erebilir, ama dumanlı hava sahasında nefes almaya çalıştığımız
deplasman otobüsündeki hikayeler kendini başka belli eder... yaşayanlar zaten
bilir de, yaşamayanların sesi daha fazla çıkar...
Cem Kurtuluş, 07.04.2019 / Ankara Deplasmanı
0 yorum:
Yorum Gönder