Hayat,
insanı zor yollardan geçirir. İnsan, kendi sıfırlanırsa , kaybedecek
hiçbir şeyi olmadığını anladığında tutunacak dal arar. Bu faslı geride
bırakacak olursak; herkesin hakkında söz ettiği, “ başyapıt “ olarak
baş köşeye koyduğu film olan “
Leon “ bize bunları anlatıyor. Film; başlarda
soğukkanlılığıyla dikkat çeken, verilen işleri yerine getirmek için
görevlendirilen kiralık katil / tetikçi olan Leon’un hayatına
odaklanıyor. Bu hayatta Leon; donuk bir ruh halinde, gölgesinden korkan,
karanlığın içinde var olan ve sessizliğiyle korku veren bir adamı anlatıyor
hepimize. Leon’un işini bitirdiği ve sonrasında kendi hayatına tramvay içinde
döndüğü sekans da Leon’a dair perdeyi açıyor. Her şeyden başta
yalnız bir adam Leon. Sinemaya yalnız gidiyor, ama
kesinlikle sevgisiz bir adam değil. Yalnızlığı karanlık dolu, sevgi
beslediği bir çiçeği var. O’na bakmayı ihmal etmiyor. Devamlı süt içiyor ve
bunu sürekli görüyoruz. Çiçek ve Süt Leon’un hayatına
dair perde aralıyor, bazen de “ süt ve
çiçek “ metafor olarak mı kullanılıyor diyor diye düşündürüyor film.
Konuya
geri dönecek olursak; Mathilda adında
genç kız; ailesinden nefret eden, sadece küçük kardeşine sevgi besleyen,
apartmanda babasından gizli sigara tüttüren (içine çektiğini hiç göremiyoruz,
sadece gördüğümüz elinde sigara olduğu) küçük kız profiliyle
karşımıza çıkıyor. Her şey bir gün Mathilda’nın bütün ailesini kaybetmesiyle
rol değiştiriyor. Stansfield ve adamlarının evlerini basmasıyla film
farklı boyuta geçiyor, bu boyutta Stansfield’in aldığı hap sonrası psikopat
rolüne bürünmesiyle başlayan süreç daha filmin başlarında Gary Oldman’a şapka
çıkarmamız gerektiğini gösteriyor.
Leon’un
Mathilda’nın hayatını kurtarmasıyla ikisinin hayata dair ne çok ortak noktası
olduğunu daha iyi idrak ediyoruz. Bunu gördüğümüzde filmin
başlarında Mathilda’nın “ hayat her zaman bu kadar
mı zor olur, yoksa sadece çocukken mi “ sorusunu
hatırlarız. Karşısında Leon’dan gelen “ hep böyledir “ cevabı bize
hayata dair gerçekliği hatırlatır. Sevgiye aç iki insanın portresini
çiziyor “ LEON “ filmi bize, sadece bununla sınırlı kalmıyor. Filmin
ilk yarısında Leon’un sevgisiz bir adam olmadığını gördüğümüz gibi içindeki
korku duygusunu da seyirciye yansıtılıyor, bu bölümlerde kahramanımız Leon,
Mathilda’ya hayata karşı nerede durması gerektiğini, bir nevi hayatın sert bir
kayadan ibaret olduğunu ve buna karşı ne yapacaklarını gösteriyor. Kendi her ne
kadar iş bitirici biri olsa da Mathilda’nın böyle biri olmasını istemiyor Leon,
Mathilda’ya karşı “ birini öldürdükten sonra hiçbir şey aynı kalmaz “ sözü
ders niteliğinde oluyor.
Mathilda’nın
Leon’dan ilk başta istediği sadece ailesinin intikamı olsa da, sonrasında bu
intikam isteği aşka dönüşüyor. Bu süreçte bir genç kızın hayat karşısında nasıl
kısa sürede olgunlaşacağına, bu sertlik karşısında nasıl büyüdüğüne tanıklık
ediyoruz. Aşk, Ölüm, Sevgi, Acımasızlık, Korku, hepsi bir arada
oluyor. Aşk Ve İntikam tanımını film bize final sahnesiyle göstermiş oluyor.
Geriye kalan film başından sonuna kadar gördüğümüz Leon’un büyüttüğü çiçek
oluyor. Müziğin de devreye girmesiyle Mathilda bize sonlara doğru elinde büyüttüğü
çiçeğe sanki Leon’a bakar gibi baktığını hissetttiriyor.
Oyunculuklara
gelirsek; filmde öne çıkan karakterler Mathilda
( Natalie Portman) ve Leon
( Jean Reno) olsa da, Stanfield’e can veren Gary Oldman da kısa süre almasına
rağmen en az onlar kadar etkileyici bir performansa imza atıyor.
Sonuç
olarak; Luc Besson öncülüğünde
bize sunulan “ Leon “ dünyada
her ne kadar başyapıt sayılan bir film olsa da daha çok (-kişisel
tahmin) defalarca izlenen,üstüne bir daha izlenilen 90’lara damga vuran klas filmler arasında yerini almaya
başarıyor. Gerek müzikleriyle, gerek oyunculuklarıyla, gerek çoğu zaman durağan
anlatımı ve sonrasında atağa geçen sürükleyiciliğiyle her zaman konuşulacak bir
film olmayı fazlasıyla hak ediyor.
Film
Hakkında Birtakım Temel Bilgiler;*
I.
*-Filmin senaryosu
ilk yazıldığında ismi ‘Cleaner’ yani ‘Temizlikçi’ olarak geçmiştir.
II.
-Stanfield’ın
Mathilda’nın babasına Mozart’a olan düşkünlüğünü aldattığı sahne tamamen
doğaçlamadır. Sahne birkaç kere çekilmiş, Oldman her seferinde farklı bir
konuşma yapmıştır.
III.
-Jean Reno, Leon karakterini,
mental anlamda yavaş ve duygusal olarak bunalımlı bir insan olarak canlandırmak
istediğini söylemiştir. Bu şekilde seyircilere biraz da olsa masumluk
sunabilecektir.
IV.
-Natalie Portman
filmde oynarken 11 yaşındadır. Karakteri ise 13.
V.
Senaryonun orijinalinde
Mathilda ve Leon’un sevgili olmaları yazılı olsa da, Luc Besson bunu Portman
ailesine önermekten çekinmiş ve ekrana yansıtmamayı tercih etmiştir.
Kaynak: * http://moviegrin.blogspot.com.tr/2014/10/filmin-orijinal-ad-leon-professional.html
İzlerken
Altını Çizdiklerim:
“ domuzlar hakkında
bu şekilde konuşma. Genellikle insanlardan çok daha iyilerdir. “
“ birini öldürdükten
sonra hiçbir şey aynı kalmaz…”
“ben sana aşık
oluyorum galiba Leon...
daha önce aşık olmadan bunun ne olduğunu nerden bilebilirsin?
bunu hissediyorum..
nerende?
karnımda.. daha önce bir yumru olurdu.. şimdi geçti..
karnının ağrımasının geçmesine sevindim mathilda ama bunun bir anlamı olduğunu düşünmüyorum..”
daha önce aşık olmadan bunun ne olduğunu nerden bilebilirsin?
bunu hissediyorum..
nerende?
karnımda.. daha önce bir yumru olurdu.. şimdi geçti..
karnının ağrımasının geçmesine sevindim mathilda ama bunun bir anlamı olduğunu düşünmüyorum..”
“ herifi yok edin
dedim, koca binayı değil…”
Cem Kurtuluş, 2017
0 yorum:
Yorum Gönder