// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

13 Ağustos 2020

Hüznün üstü deplasman yolları... ( Deplase Göztepe)
















Gece vardiyasındasın, yaşanan bir hayatın yok, her şeyden kopmuşluğun zirvesindesin. İyi gelen şeyler yok, ve tek düze hayatını devam ettiriyorsun.  Sonra deplasman üzerine konuşuldu, ve bir gün de deplasmana gitmeye karar veriyoruz. Biletlerin sıkıntısı ayrı, otobüsü tutmak ayrı oluyor hepimiz için. Biletlerde açığımız çıksa da bir şekilde halletmeye çalışıyoruz. Sonunda eksiği tamamlıyoruz, geceden kalma yorgun bedeninle birlikte sabah yola düşüyorsun/düşüyoruz. Otobüslerin hepsi aynı noktada, yüzler yorgun ama gideceğimiz yolun önemi daha büyük. Nevaleler bir şekilde yükleniyor, Göztepe deplasmanının önemi vurgulanıyor, besteler bazen hızlı bazen yavaş şekilde akışına bırakıyoruz. Otobüste paralar toplanıyor, ilerleyen saatlerde “ açık çıkacaktır “ sözü çıkıyor ağızlardan. Bu düşünceyle yola çıkıyoruz, bıktırıcı bir sıcak var oluyor ama besteleri söylemeye devam ediyoruz. 

Kendi sıkışan hayatımızı deplasman otobüsünden bir nevi sıyırmak istiyoruz. Maksimum alkol, bol dumanlı hava sahası, yükselen tezahüratlarla birlikte yolumuza bakıyoruz. Şehirlerden geçiyoruz, sıcaklık dozunu arttırıyor. Akhisar’da bir kahvede duruyoruz, herkes kahveye giriyor. Yaşlı amcalar da bir şaşkınlık var,ama maça geldiğimizi biliyorlar. Giriyoruz, oyun oynayanlar oluyor. Sonra çay, soda, boyoz derken en sonunda kahveden kavun ikram ediliyor. Sıcak bizi eritirken bir yandan da bira içiyoruz. Emniyet’ten haber gelmedikçe içmeye devam ediyoruz, en kesin çözüm bu gözüküyor.  İzmir’e yaklaşmadan önce otobüslerden birinin sigortasız olması nedeniyle bekletiliyoruz,  daha sonra da emniyet bölgesine geçiyoruz. Köpek araması dahil aramalardan geçiyoruz. Temiz olduğumuzu anladıktan sonra escort halinde stada doğru yol alıyoruz.  Pusu kurmaya müsait bölgelerden geçiyoruz ama hiçbir aksilikle karşılaşmıyoruz. Beklentimiz boşa çıkıyor bu sayede. 

300 kişilik tribüne girmeye çalışıyoruz ama polisin zorluk çıkarması sonucu bir süre geriye gidiyoruz. İzmir Emniyetinin davranış biçimi de her şeyi belli ediyor. Bir şef geliyor o da art niyetli şekilde insanların elinde bileti olmasına rağmen giremediğini söyleyen insanlara tepki veriyor. Bir süre sonra 5’erli 10’arlı şekilde içeri giriyoruz. Ayakkabı çıkartan bir güvenlik anlayışı olduğunu söylemek gerekir, bu hemen hemen her statta karşılaştığımız sorunlardan biri oluyor. Biz girdiğimizde tribün dolmuş oluyor, sıcaklık seviyesi üst seviyelerde. Maç başlar başlamaz 300 kişiye göre hakkını vermeye çalışıyoruz. İlk yarının ortalarından itibaren tribün iyi bir ivme kazanıyor, ikinci yarıda da bunu devam ettiriyor. Takımın kötü futbolu da ister istemez insanları geriye çekiyor. İyisiyle kötüsüyle tribünde hakkını vermenin gururuyla üzerimizde ölü bir yorgunlukla geri dönüyoruz.

Hüznün üstüne bir deplasman daha ekliyoruz böylelikle. Hüzün, yorgunluk, hepsi birleşince sadece deplasmanın ismi kalıyor geriye.

Cem Kurtuluş, 25 Ağustos 2018/ Göztepe Deplasmanı

0 yorum: