// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

30 Haziran 2021

Sistematik Tecavüz, Savaş,Acı, Hakikat: Grbavica (2006)

“ Saraybosna'da bir sinema okuluna gittim. Sinema ve tiyatro yönetmenliği okudum. Ben okurken ülkede bir savaş vardı ve üç buçuk yıldır ne elektriğimiz ne de sinemamız vardı.Çalışmanın kendisi oldukça absürttü… Filmleri hayal ederek çalıştık aslında.” diyor Grbavica filminin yönetmeni  Jasmila Zbanic. Pek çok kötü koşullar altında büyümüş,ki bazen o kötü koşullar ve o yalnızlık hisleri bireyin yazma konusundaki en büyük itici gücü olur. Meselenin asıl özü olan “ tecavüz “ olayıyla ilgili, Grbavica filminin nasıl ortaya çıktığını “1992'de, savaş sırasında yirmi bin kadının sistematik olarak tecavüze uğradığı Bosna'daki toplu tecavüz olaylarını öğrendim" sözleriyle anlatıyor yönetmen.

 Cepheden yüz metre uzakta yaşayan bir kadın için her şey zor olmalı, ki kendisi de bu sistematik tecavüz olayıyla ilgili “Nefretle hamile kalmış bir kadın için anne olmanın duygusal önemi nedir diye sordum kendime “ cümlesi bir o kadar bu durumu net anlatıyor. “ Grbavica “ (Esma’nın Sırrı) savaşın izlerinini inceden inceden işleyen kızı ile yaşamak zorunda kalan Esma’nın hayatıyla tanıştırıyor, hikayemiz aslında herkesle ilgili olsa da bu Esma’nın hayatı üzerinden yola çıkıyor,buna göre rotasını çiziyor. “ Grbavica “ aynı zamanda boşnakça da “ kambur kadın “ anlamına geliyor.Grabavica, anlaşılacağı üzere iç savaşta çatışmalarının yaşandığı yer oluyor. Boşnakça ismi Grbavica, Türkçe ismi “ Saraybosna”

 Filme tekrar dönecek olursak; filmin ilk yarısında iş bulmaya çalışan ve bununla ayakta durmaya çalışan ama eşini savaşta kaybeden ve bu sebepten ötürü çocuğunu saklamak zorunda kalan Esma’nın yüzünü gösteriyor bize. Ama bunda da yaşanan acıların hissiyatı seyirciye hissettiriliyor.  Savaşın derin izleri sürerken, aslında yoksul bir ülke kalmıştır geriye. Buna işşizlik de eklenmiştir. “ Bu zamanda sadece aptallar çocuk yapar “ cümlesi her ne kadar ağır cümle olsa da bir açıdan yoksulluğa dair de bir mesaj veriyor. Bir barda görev alan Esma’nın bir kadının kendisine yönelttiği “ Tanrı, kadına vücudu dünyayı yönetebilsin diye verdi,ama o bunu kullanmak istemiyor. Göğüslerini göster daha çok bahşiş alırsın” sözü bir Ukraynalı tarafından yöneltiliyor kendisine, ama bazen bundan daha önemli şeyler olduğunu Esma’nın yüzü ele veriyor. Çünkü bize daha sonraları asıl hikayesini söyleyecek olan Esma’nın tek derdi çocuğuna bakmak ve çocuğunun gitmek istediği gezi için 200 Euro’sunu denkleştirebilmek.

 Hikaye, Esma üzerinden anlatılmak istense de asıl hikaye; kadınların hikayesi, Esma sadece öncülük ediyor. Kızı Sara’ya babasının şehit olduğunu söylese de babasının sadece cesetinin bulunmadığını biliyoruz. Esma’nın psikolojik durumunu bir otobüsün içinde otururken gördüğü bir sembolden de tanıklık ediyoruz. Otobüsün içinden hemen uzaklaşmak istemesi bilinçaltının ağırlığını ifade eder.Filmin ilk bölümünde Sara’nın babasının hep “ şehit “ olduğu vurgulanırken,buna dair hiçbir şey ortada yokken,yönetmenin de o tecavüz konusuna nasıl anlattığını Esma’nın savaş sırasında uğradığı tecavüz olayıyla tanıklık ederiz. Esma’nın o solgun karakterinin altında yatan budur. O soğukluk, o yabancılaşma durumu. 

 Annesine karşı doğrulttuğu silah sonunda Esma’nın ağzından dökülen “ Savaş kampında bana tecavüz ettiler. Sen de orada doğdun “ cümlesiyle o acı kızgınlık ifadesiyle anlatılır. Filmin ilk bölümünde insanların acılarını ve içini döktüğü bir merkezde sadece para almaya gelen Esma’nın, ikinci bölümde acılarını, doğurduğu çocuğu doğurmak istemediğine dair sonra mutluluğu çocuğuna benzettiği betimlenir,ki savaş içinde tecavüze uğrayan biri için bu aynı zamanda burukluğun ve içinde yaşadığı isyanın diğer adıdır.  Filmin dili tam öfke vaat etmiyor, belki de çıktığında eleştirilere maruz kalması bundan ötürüdür. Kilise canları, ezan sesleri, fabrikada çalışırken Tito’ya duyulan sevgi, Esma’nın bir erkeğin kendini kollamasına karşı söylediği “ hepiniz hayvansınız “ sözü aslında şiddet dilinden artık arının mesajını da öne çıkarıyor. Bununla birlikte “ insanlar savaş sırasında bile birbirini daha çok seviyordu “ cümlesi de bir o kadar ayrı önem taşıyor.

 Oyunculuklara gelirsek; “ Esma “ karakterine can veren  Mirjana Karananovic oldukça büyük bir işin üstesinden rolün soğukluğunu,o savaş dönemindeki duyguları en içten şekilde oynayarak büyük iş başarıyor, kızı rolündeki Sara’ya can veren Luna Zimic Mijovic de bir o kadar üstesinden geliyor ama bunun yanında filmin oyuncu kadrosunda tanıdığım bir isim yok; savaş dönemindeki atmosferi gerek çalışma ortamlarından, gerek acısını yüzlerinden görmek mümkün. Özellikle bir merkez acılarını anlatmaya çalışan kadınların yarattığı atmosfer olağanüstü! Buna daha sonraları söyledikleri şarkıyla bu da o acının yoğunlaşmasına neden olacak hissiyatta.

Sonuç olarak; savaşın acımasız gerçeğiyle bir annenin çocuğunu ne tür zorluklarla büyütmesine dikkat çeken ve sistematik tecavüz olayının üstünde duran ve Jasmila Zbanic ve Barbara Albert tarafından senaryosu yazılan  “   Grbavica “  acıyı,dramı, o soğukluğun hissiyatına sahip, hisli içeriğiyle yönetmenin kendisinin dediği gibi “ nefretle hamile kalmış bir kadın için anne olmanın duygusal önemi nedir “ sorusunun ağırlığı altında etkileyici bir yapım.

 Belki de dedikleri gibidir

 “ insanlar savaş sırasında bile birbirini daha çok seviyordu “

 Cem Kurtuluş, 2021

0 yorum: