// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

19 Temmuz 2021

" Herkes Bağışlanabilir mi " Yalda/ En Uzun Gece (2019)




Asıl adıyla “ Yalda “ Türkçe deyişiyle " Yelda" İran halkı tarafından yılın en uzun gecesi olarak  çeşitli meyvelerle kutlanılan bir şenlik." Kökü Süryanicede " doğum " anlamına gelir. Diğer anlamda da yeniden doğuş olarak bazı kaynaklarda yazılmakta. Massoud Bakshi' nin yönettiği film olan " Yelda" hikayesini buradan alan 22 yaşında bir genç kızın kaza sonucu kocasının ölümüne neden olmasından sonra idama mahkum edilme sürecini konu alır. 22 yaşında genç kız olan Meryem, hikayenin kahramanıdır, filmin ilk anlarından itibaren kendisinin kaygı ve korku bakışlarına tanıklık ediyoruz.

 İran' da gerçekte yılda bir kez yapılan gece olan " reality show" bir canlı program olan bu şov Meryem' in hikayesini sunar bizlere. Meryem' in bu yarıda kocasını öldürdüğünü, kocasının Meryem' e hamile kalmaması için şart koştuğundan bahseder.Bunların hepsi bir belgesel anlatısı olarak sunulur,bu hikayede baş aktör olan  Meryem için tek kurtuluş şansı kocası Nasser' in kızı Mona’dır. En azından filmin yarattığı algı o yönde olur filmin başından itibaren.

 “Yelda Gecesi”  olarak sunulan " Affetmenin Gücü " adlı programin amacı gerçekleri ortaya çıkarmak ve bu gerçekler üzerinden en yakın tanıkları ve mahkumu canlı yayına çıkararak onların fikirlerini dinleyip sorgu misali bir yol bulabilmek.Filmin bu yarısında Mona ile Meryem ' ın karşılıklı diyaloglarına tanıklık ederiz. Biri soğukkanlılığını korurken, biri de korku dolu yüz ifadesiyle belirir karşımızda. Para hırsları, yaşlı bir adamın genç bir kızı şımartması ile başlayan sürece tanıklık ederiz ama bu süreçte kimin yalan kimin gerçek söylediği muamma kalır bu bölümde.

 Genç bir kızın yüz ifadesinde nasıl acının doruklarinda olduğunu bu süreç gösterir bize. Aslında eğlence olarak sunulması gereken programda bir nevi ağır bir dramayı izleriz. Filmin ilk yarısında Meryem'in çocuğunu ölü doğduğu söylenirken ikincisi yarısında annesi tarafından değiştirildiği hikayesine tanıklık ederiz. Acındirma duygusu başka, kötülükler başka yerde kendine yer bulur. Acı,kötülük,yalan,gözyaşının ardından bir de filmin yarattığı bu canlı şovda atılan sms’lerle programı ayakta tutma çabaları da eklenir.

 İnsan acısının üstünden bir şov olarak da görülebilir ya da toplumdaki durumla alakalı bir tespitte olabilir. “ Bağışlanmak “ kavramı üzerinde durulur; bu hikayede “babası öldürülen bir kadın siz olsaydınız affeder miydiniz “ sorusu da bir yandan sorulur,bir yanda da hep soru işaretleri izlerken tetikte durur. 

 Filmin finaline kadar bağışlanmamak merkezde dururken film ters köşe yapıp karşı taraf karakterinde bağışlanmayı final kısmında merkeze oturtsa da bu bağışlanmanın merkezinde başka şeyler var “ diye hissiyatı da kendi merkezine yerleştirir. Bir yerde herkes bağışlanamaz, sadece belki bir süre kaybolur. Oyunculuklara gelecek olursak; Meryem karakterine can veren, adeta bir kahraman edasıyla filmi sırtlayan isim olan “ Sadaf Asgari “ kaygı,korku,endişe verici bir karakterin nasıl oynanması gerektiğiyle iyi başa çıkıyor, aynı zamanda kendisi  “ Disappearance” (Kaybolma)

 filminde de rolünün gereğini yerine getirmişti. Bunun yanında “ Mona Ziya “ karakterine can veren Behnaz Jafari soğukkanlığıyla adeta ders veriyor. Filmin setinde belki de yan karakter olarak en başarılı isim reality show programında bütün yetkiyi kendine alan  “ Ayat “ karakterine can veren  Babak Karimi oluyor. Tam bir reality show’un gerekliliğini programı sunandan,yanındaki çalışanlara kadar titizlikle yerine getiriyorlar. Bu programla ilgili yönetmen, buna yakın bir dizi izlediğini bundan etkilendiğini  bu programlarının amacının affetmek teması üzerine  olduğunu ama bunun temelinde suç unsurları olmadığını da bir röportajında dile getiriyor.

 Filmin ortaya çıkış sebebi de yönetmenin izlediği bir programın temelinde suç,cinayet unsurlardan yola çıkışıyla alakalı. Yönetmenin filmde bir röportajında şöyle diyor ; “ Yalda”, İranlı kadınların durumunu, güçlerini ve hakları için nasıl savaştıklarını yansıtıyor. Farklı geçmişlerden olsalar da, onları birleştiren şey, bu durumda bir kadının hayatını kurtarmak için verdikleri mücadeledir.” Senaryo bazında da filmin merkezinde erkekler olması gerekirken yönetmen senaryoda bunu değiştirdiğini söylüyor. Merkeze de kadınların yerleştirdiğini söylüyor.

 Sonuç olarak;  “Affedilmenin Gücü “ parolasını Yelda Gecesinde düzenlenen bir reality show’a döken,amacı aslında eğlence olması gereken yüksek dram içeren  “ Yalda “  zorunlu evlilikler,kıstas kanunları, kadının söz sahibi olmadığı toplumlarda susturulmasına dair söz söylemekle kalmayıp bağlışlanmak ve bağışlanmamak üzere kavramlara el atmasını iyi biliyor.

 

Not; Yönetmenin “ Yalda “ filmiyle ilgili röportajı şöyle okuyabilirsiniz 

 

https://asianmoviepulse.com/2020/09/interview-with-massoud-bakshi/

 

Cem Kurtuluş,2021 Temmuz




0 yorum: