Dünya
adına bir kıyamet senaryosundan bahsedecek; bunun baş sebebi insanın kendi
varoluşundan, yokluğa giden doğru giden yoldur. Her şeyi yok eden insanın taa
kendisi. İnsanlık için kıyamet pek de kötü bir şey değil,bu yoldan gideceksek “Don’t
Look Up “ bir doktora öğrencisinin bir kuyruklu yıldız keşfetmesiyle
başlıyor,öncesinde de görsel olarak hafızamıza yerleşiyor. Dünyanın yok olacağı
ile alakalı haberi vermelerine rağmen aslında film mesajı ilk başta bunun yok
olacağını bilmeden “ doğum günü partisi “ kısmı ile vermiş oluyor,belki de tüm
insanlık her şeyden habersiz şekilde bunu yapmakta. Hikayenin ilk yarısında ABD
başkanına durumu izah etmeleri yönünde kendileri diğer anlamda umursanmıyorlar,
aynı diğer insanların bazı tehlikeleri gözardı etmesi gibi. Dünyanın yok
olacağını söyleyenlere karşı diğer Amerikan başkanlarındaki durumu film politik
yönüyle “ seçimden önce duyulursa
kongreyi kaybederiz “ sözüyle ele veriyor. Burda filmin dünyaya dair net
mesajlarını daha baştan vereceğini söylüyor “ Don’t Look Up “
Daha
sonra Amerika’da popülerleşen bir programa konuk olduklarına tanıklık
ediyoruz. Medya için bu komiklik adı
altında görünse de dünya adına durumun öyle olmadığı açık,çünkü oraya çıkmadan
önce aslında kendilerinin gerçeği açıklamasına karşın bu gerçeğe karşı komiklik
adı altında şaklabanlık yapanların olacağı bir gerçek. Televizyonu sunan
kişinin bütün gezegene mal olacak şeye karşı verdiği cevap ise komiklik adı
altında sunulsa da trajikomik nitelik taşıyor. Amerika’da genellikle reality
şov adı altındaki haberler acı da eğlenceli şekilde sunulur,bu bölümde de buna
tanıklık ediyoruz. Gerçekleri insanları ulaştırmaktaki iki isim FBI tarafından kafalarına çuval
geçirilecek ABD başkanının yanına götürülüyorlar; ilk başlarda ciddiye alınmamalarından
sonra ciddiye alınıyorlar.
Film,bu bölümde ABD devletinin klasik
pohpohlaması durumunu klasik ABD filmlerindeki gibi gösteriyor.“ İsa sizi kutsasın,muzaffer olacağız “
cümlesi burda kritik cümle oluyor. Hem ABD filmlerinde hem ABD toplumunda
klasik olarak gösterilen; sunucunun çekici güzelliğiyle başlayan daha
sonrasında tabiri caizse “ kadının erkeği tahrik edici “ unsuru Dr. Mindy ve baş sunucu Brie arasında gerçekleşiyor.” Hepimiz öleceksek trilyonların ne kıymeti var “ cümlesi filmin mesaj
noktasını belirliyor. Medyanın üç maymunu oynayıp gerçekleri halkın
öğrenmemesine dair cevaplar bir müddet sonra reality şov,diğer türlü haber
programı adı altında öfkeyle söyleniyor.
Filmde
herkese tanıdık gelecek olan “Trump”
politikası başkan Orlean üzerinden
gerçekleşiyor.Yakınında duran oğlu ise kaba,halk düşmanı, küstah dolu kibiriyle
karşımıza çıkıyor. Filmin dili bir nevi
krizleri yönetemeyen, medyayı susturan politikacalara sesleniş babında
ilerliyor. Bilim uzmanlarını dinlemeyen insanlığa sesleniyor;dünyanın yok
olması hikayesi değil asıl dert bilim insanlarını dinlemeyen yöneticiler olduğunu
vurguluyor “ Don’t Look Up“ .
Kuyrukluyıldız konusu sadece belirli bir örnek olarak önümüzde duruyor. Dünya
yok olmadan önce herkes bir nevi son isteğini yerine getiriyor. Filmin finaline
yakın bölümünde de dünyanın yok olacağına karşı cevabı Albay Benedict’in
yaklaşan cisime karşı ateş etmesi çok net şekilde söylenebilir.
Böyle
filmlerde her şeyden önemlisi senaryonun tutarlılığıdır. Adam Mckay ve David Sirota
ortaklığında senaryo çıkıyor. Yönetmen ve senaryoya katkı sağlayanlardan Adam Mckay “Bu
film, iklim krizi ve bunu dördüncü veya beşinci haber olarak yerleştirme
eğiliminde olan bir toplumda yaşadığımız gerçeğiyle ilgili filizlenen korkumdan
geldi. “ diyerek filmden gelen ilhamı söylüyor. Bu kadar tehlikeye rağmen umursamaz
davranan insanlığa da mesajı böyle yerleştiriyor aslında. Sirota ile Adam’ın
senaryo konusunda aynı noktada olması bir nevi medyanın umursamazlığı ve film
çıktıktan sonra da medyanın küçümseyici ifadeleri de devam etmiş.
Oyuncu
kadrosuna gelirsek tam bir yıldızlar geçidi.
Leonardo Dicaprio,Merly Streep,Cate Blanchett ilk üç isim oluyor. İsim
olarak Leonardo Dicaprio belki de rol gereği zayıf bir performans
sergiliyor,bunun yanında Kate karakterine can veren Jennifer
Lawrence iyi performansa imza atıyor.
Sonuç
olarak; “ Don’t Look Up “ krizlerini
yönetemeyen, tehlikenin farkında olmayan ve görevlerini yerine getiremeyen
iktidar odaklarına dair hafif bir tokat atıyor. Kimi bundan nasibini
alır,kimisi almaz. En çok da Trump vari yönetim sağlayanlara fazlasıyla mesajı
var. Kimi politikacılar için dünyanın yok olması eğlenceli olur mu bilinmez;ama
filmin dediği gibi “ belki de gezegenin yok olması eğlenceli olmamalı “ cümlesinin adı altındaki anlama belki de kulak vermek gerekir.
Hikaye
bu olsa da aslında mesele;yaklaşan tehlikeye karşı insanlığın temkinli ve
önlemler almasıyla alakalı! Dünyada tehlikelere karşı bir uyarı niteliği taşısa
da film, bazı bölümlerde komiklik yapmayı da ihmal etmiyor. Elde sıkı ve ciddi
bir öykü var; ama bunun anlatılış biçimi bir o kadar komedi adı altında
gerçekleşiyor; bir nevi haber sunucusunun dediği gibi “ biz ciddi haberleri de
komiklik adı altında veririz “ sözünde yatar. Tüm Amerikan yapımlarında bunu
gözlemleriz az ya da çok. İnsan,ancak korkuyu yaklaştığında belki anlar.
Özetle
yıllar sonra belki kült yapımlar
arasında kendine yer bulmaz “ Don’t Look Up “ en azından meselesi olan film olma özelliğini
taşıyacağını söylemek gerekir.
Filmi İzlerken Altını
Çizdiklerim
“ belki de gezegenin
yok olması eğlenceli olmamalı “
“ insanın her zaman
bir seçeneği vardır. Bazen doğru olanı seçmek gerekir.
“ tek yaptığın şey
zevke koşup acıdan kaçmak...”
“ bilim insanları
asla yüzde yüz demek istemez “
Cem Kurtuluş,2022
0 yorum:
Yorum Gönder