// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

09 Ocak 2022

Gökyüzüne Baktığımızda Ne Görüyoruz (2021)


 









Sinema için “ Aşk “ kavramı derin işlenebilirse ve hikayesinde yatan derinlik yedirilebilirse müthiş bir duygu yoluna gidebilir. Aşk kavramı herkes için aynı anlama gelmese  de  “ ilk görüşte aşk “ dediğimiz durum belki var olan bir şeydir,belki de yanılsamadan ibarettir. Alexandre Koberidze’ nin son filmi olan “Gökyüzüne Baktığımızda Ne Görüyoruz? – Ras vkhedavt, rodesac cas vukurebt” aşk fikriyle yola çıksa da asıl meselesinde aşkın olmadığıyla ilgili evresensel bir yapıda ilerleyeceğinin sinyalini veriyor.

 Başlangıç sahnesinden itibaren bir okul bahçesindeki ders öncesi masum çocukları merkeze koyuyor film, daha sonra birbirlerine çarpan aşık olmaya yakın iki çifti  koyuyor merkeze. Başlangıçtan itibaren de “ şans güvenilirdir “ sözüne yer veriyor. Hikayenin kahramanlarını ilk başta sadece ayaklarıyla görüyoruz. Filmin ilk yarısından itibaren hikaye yer yer şiirsel bir dil olarak altmetinden aktarılıyor. Anlatılan bu şiirsel dil de anlatıcı da yönetmendir,kendi sesinden aktarılır bu bize. Şiirsel dilden ziyade roman vari bir anlatım tercih edilir. Lisa ve Giorgi karakterlerinin iki defa kendileriyle çarpışması sonucu; başka yerde randevulaşıyorlar. İlk başta kendileri de isimlerini bilmezler.  Bunun kendileri için büyüleyici bir durum olduğu aktarılır bize; ama üzerlerinde bir lanet ve bir kara büyü yapılıyor. Bu da kendileri için bir nevi acı çekmeleri için yapılıyor olduğunu söylüyor hikaye.

Filmin ilk yarım saatinde renk tonlamalarının büyüsüne kapılınıyor bir yandan. Atmosfere şiir diliyle katkıda bulunuluyor. Lisa ve Giorgi karakterlerinin kara büyüye karşı neler beklediğini roman vari şekilde anlatıyor film ilk yarım saatinde.  Yüzler,bakışlar,gülüşler filmin bu çeyreğinde anlamını konuşturmasını biliyor. Film ağır ağır ilerlerken hikayeyi şiirsel anlatılarla sunması kimilerini sıkabilir,kimilerine kendini sevdirebilir de. Ağır ağır randevulaştıkları yere nişanlıyor bizi film. Önce bir karaktere,sonra diğer karakterin dilini konuşturarak veriyor.

“ Sevdiğin zaman böyle olur,endişelenirsin “ cümlesini de sonrasında ekliyor. Filmin hikayesinde Lisa ve Giorgi karakteri hikayenin kahramanları olsalar da hikayenin bütünlüğünde çok fazla görülmüyorlar. Yaptıkları işler;kendilerinin etrafında kendilerine iş olanağı sağlayanlar hikayenin içine yediriliyor. Filmin başından itibaren Lisa ve Giorgi birbirine hem uzak,hem yakındır;hikayenin daha sonraki bölümünde ise Giorgi mecburi nedenden ötürü Lisa’nın çalıştığı yerde olacaktır.

Filmin anlatı dili daha çok başlangıçta başlayan Lisa ve Giorgi aşkına ilk başta göz kırparken; ilerleyen bölümlerinde dünya kupası,futbol,köpeklerin dünyası,insanların yüzlerindeki ifadeler üzerine yoğunlaşıyor;filmin içindeki müziklerle de bir sessizlik tufanı oluşturuyor.Giorgi’nin hayatının temelinde Arjantin’e bağlılığı olsa da Arjantin şampiyon olsa dahi, Giorgi bir süreliğine de olsa bunu rafa kaldırdığını hissettiriyordu film.

Filmin başında belki de iki defa Lisa ile çarpışmaları buna işaret olarak gösterebilirdi. Bununla birlikte Arjantin’in dünya kupasından başlayarak çocukların “ Messi “ sevgisine film ayrı parantez açıyor film. Aynı zamanda filmin isminin “ Gökyüzüne Baktığımızda Ne Görüyoruz “ olması sorusu üzerine Messi üzerinden gidecek olursak Alexandre Koberidze bununla ilgili de “Messi de gol attığında gökyüzüne bakar “ yanıtını veriyor. Kısacası herkes gökyüzüne bakar,ama gördüğü başkadır.

Bütün insanlığın gördüğü aynı olamaz sorusu yatar bir yanda filmin genel içeriğinde. Filmin hikayesiyle ilgili cevaplara filmin içinde olan anlatıcı yardımcı oluyor.  Filmde futbola dair yönetmenin gözünden bakıyoruz. Yönetmeninde kendi hayatından yola çıkarsak; kendisi de sinema ve futbol ile ilgili bağlantısı bugüne kadar fazla olmuş. Bunu da filmde paralellik kurmasıyla daha iyi anlıyoruz.

Senaryoya gelecek olursak; Alexandre Koberidze hem yazan,hem yöneten konumunda bu filmde. Senaryoda ilk başta konu “ ilk görüşte aşk “ olarak başlasa da, başladığı gibi devam etmeyerek katmanlı şekilde hikayeye evriliyor.  Futbol ve sinema üzerine paralellik, büyü konusundan başlayıp yıllar sonra şans eseri bir yerde birleşen çift gibi. Oyunculuklara gelirsek; Lisa karakterine can veren “Ani Karseladze” daha önce kısa filmlerinde oynayan bir oyuncu, bu film aynı zamana ilk uzun metrajlı filmi oluyor, Giorgi karakterine can veren  Giorgi Bochorishvili dizilerde oynamış daha sonralarında birkaç filmde oynamış. Filmde de olgun bir karakterde oynasa da, belki de rol ve senaryo gereğinden fazlasıyla etkili bir performansa imza atamıyor. Film adına görüntü yönetmeni  Faras Fesharaki mekanları ve renk tonlamaları, karanlık adına çıkardığı atmosferi fazlasıyla taşıyor.

 Sonuç olarak; Gürcistan/Almanya yapımı ve  hikayesinin özünde “ ilk görüşte aşk “ barındıran “ Gökyüzüne Baktığımızda Ne  Görüyoruz  - Ras vkhedavt, rodesac cas vukurebt”  iki buçuk saat zaman diliminde süresi aza indirgenen bir yapım olabilirmiş dedirten;aynı zamanda hikayenin özünden saparak içinde evrenselliği barındıran pek çok konuya odaklanan bir takım çeşitlendirmeleri yediren bir film oluyor. Belki kült bir olmayı başaramıyor; yüzlerdeki masumluk ifadesini idrak ettiğinizde ve buna yaklaştığınızda neyle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Yine de filmin anlatı dilinde,hikayeyi aktarmada bir sıkıntı hissiyatıyla karşı karşıya kalmanız kaçınılmaz oluyor,bir nevi hikayenin temeline inememek ve aslında birden fazla hikayeyi anlatma arzusu içerisinde oluyor. Bir kent portresini iyi çiziyor; şehrin genelinde dolaştırıyor; tutkusal bir yolculuğa doğru adım atıyor.

 

Herkes gökyüzüne bakar,ama her bakan gökyüzünü aynı görmez. Belki de filmin derdi budur.

 

Yönetmenin mütevaziliğinin altında yatan bir cümleyle bitiriyorum

 

“ Kendimi sinemanın ne olduğunu anlamaya  yeni başlayan biri olarak görüyorum” 

( Alexandre Koberidze )

 


Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim 

 

“ Giorgi, arka arkaya birayı ilk kez 18 yaşında içmişti “

 

 

“ sevdiğin zaman böyle olur,endişelenirsin.”


Cem Kurtuluş,2021


0 yorum: