// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

27 Ocak 2022

İki Şafak Arasında (2021)


 









Sinemanın en ciddi işi, yarattığı karakterleri gerçekçi hale getirerek bunu etkili şekilde işleyerek seyirciye ulaştırmasıdır ki seyirci de kendini o karaktere yakın hissederek karakter arasında bağlantı kurarak bir köprü görevi üstlensin. Bu yüzdendir ki sinemada hem ciddi hem de zor iş olarak karakter yaratmak herkesin yapacağı işler arasında olmaz sanıyorum. Bu fikirden yola çıkarsak  “İki Şafak Arasında’’ her şey yolunda giderken bir anda tepetaklak olmanın nasıl bir şey olduğunun hikayesi üzerine doğru yola çıkıyor.

Bu hikayede baş karakter Kadir’i filmin başından itibaren  evleneceği kızın ailesiyle tanışmaya giden gencin heyecanı hissiyatıyla tanıyoruz. Her şeyden habersizken; fabrikada birtakım durumlara yardım eden Kadir’in iş ortaklarıyla görüşmesi sonucu; fabrikada bir iş kazası patlak vermesi sonucu gerilim hattına ışınlıyor bizi. Kaza’nın olmasından sonra fabrikada çalışan Halil’in işçinin kazası üzerinden söylediği kendi fabrikasını koruma içgüdüsüne tanıklık ediyoruz. 

Filmin ilk yarısından itibaren heyecanların nasıl da tepetaklak duruma geldiğine tanıklık ediyoruz. Şirket avukatının “olay tamamen Murat’ın kusuru ile gerçekleşmiş,’’ cümlesi şirket haklarını korumaya yönelik olduğunu gösteriyor ama bu bölümde Murat’ın nasıl kaza geçirdiğini göremiyoruz. Devamında “Siparişler bekliyor bunun bir bedeli olmayacak mı?’’ diyen avukatın işçinin hayatını hiçe sayarak patron sınıfını yücelttiğine tanıklık ediyoruz. Gerçek hayatta var olan kesitlerden oluşuyor, bunu çıplak şekilde izlettiriyor bize. Avukat Yasin’in ise patron sınıfına dair yan karakter olarak güçlü bir karakter yaratılıyor. Tüm olup biteni Kadir karakteri üzerinden okuyoruz ve tanıklık ediyoruz.

Kendi evliliğine yakın bir dönemeçte heyecanın ve isteklerin sarsıntıya dönüştüğünü de böylelikle görmüş oluyoruz. Özellikle filmin ilk yarısında Kadir’in evliliğe giden yol, sonrasında bir iş kazası sonucu tepetaklak olan hayatlar ve işçi ailesine ödenmekte olan bir miktar para ile bu işin unuturulmak istenmesi ve işçi ailesinin psikolojisi bu yarıda işleniyor. Evliliğe giden bu yolda Esma’nın ailesiyle tanışmaya giden Kadir’in hayatından herkesin habersiz olması da başlı başına bir mesaj oluyor. İşçinin yaşayacağını sanan ailesinin hiçbir durumdan haberdar olmaması Kadir’in de işçinin ölümünden bilmemesi üzerine vicdan kavramı sorgulanıyor. Filmin ikinci yarısında işçinin ölümünden sonra şirkette iki mal sahibinden biri olan Halil ve Kadir kardeşlerden Kadir, işçinin ölümünden sonra yurt dışına çıkmak zorundadır.

İşçi Murat’ın eşi Selma’nın bu bölümlerde gözünü para hırsı bürümemiş bir kadın hüviyetinde olduğuna tanıklık ederiz. Bir yandan Kadir’in Serpil’e Murat’ın öldüğünü söyleyememesi  de çok şey anlatır bu bölümde. Filmin finali de Serpil’in Murat’ı bekleyişi ve Kadir’in kendisine teklif ettiği parayı kabul etmemesiyle sona erer. Bu aynı zamanda Kadir yurt dışına kaçabildi mi, Serpil parayı kabul etti mi gibi sorular cevapsız kalmış oluyor. Pek çok acı yaşanmasına rağmen fabrika çalışmaya devam ediyor ve insan hayatına dair önemsizliğin vurgusu yapılıyor bu bölümlerde.

Oyunculuklara gelirsek… Kadir karakterine can veren Mücahit Koçak baş karakter görevini sonuna kadar yerine getirerek müthiş bir iş çıkarıyor, bizler de filmde Kadir karakteri üzerinde yoğunlaşmış oluyoruz. Kamera, Kadir’i takip ediyor, biz de akabinde gelişen olayların peşinde olarak olayları anlamaya çalışıyoruz. Bunun yanında Halil karakterine can veren Bedir Bedir, sahnelerin eski yüzlerinden  İbrahim karakterine can veren Ünal Silver olgunluğun nasıl yansıtıldığını gösteriyor, bununla birlikte işçi Murat’ın eşi Serpil’e can veren Nezaket Erden hem vicdana dair hem verdiği tepkilerle vücut diliyle bu işin altından kalkıyor. Bunun yanında yan karakter olarak filmin ilk yarısında gördüğümüz Avukat Yasin karakterine can veren  Erdem Şenocak; bir işvereni şirketin avukatın nasıl yandaş olabileceğine dair hikayenin akışına dair müthiş iş çıkartıyor, çok gözükmese de Mahmut karakterine can veren Mustafa Sönmez; asabi bir kardeşi argo/küfürbaz tabirle oynamasıyla oynadığı süre boyunca sırıtmıyor.

Selcan Nacar ile birlikte Cast direktörü Ezgi Baltas’a ayrı parantez açmak gerekir. Görüntü yönetmeni olarak Selman Nacar bu filmde Tudor Vladimir ile çalışıyor. Tudor’a teklif gittiğinde Tudor başka üç tane proje ile ilgilenirken senaryoyu okumasından sonra diğer üç filmi yarıda bırakarak Selcan Nacar’ın “İki Şafak Arasında’’ filminin eklibine katılıyor. Bunu da Selman Nacar’ın söylediklerinden bir not olarak ekleyelim.

 Sonuç olarak, “İki Şafak Arasında’’ Selman Nacar’ın ilk uzun metrajlı filmi olmasının yanında, sinemada çok zor bir iş olan plan sekans olayını uyguladığı ve “bu hikayeye ancak tanık edilebilir,’’ dediği bir film. Bunun yanında da çarkların nasıl döndüğüne dair; gerçekliğe dair, çıplak şekilde izlettiriyor. Seyircinin de arasına katılmasını da isteyerek kendine pay çıkarmasını da istiyor bir yandan. Yapmak istediğini de şöyle söylüyor.

İnsanları ağlatmak yerine,insanların midesini bulandırmak!“ cümlesi bir nokta atış oluyor.

Olgun bir sinema anlatımı, akıcı şekilde işleyiş ve karakterlerin üzerine düşmek...

Hepsini bir araya toplayınca meselelerimizi gerçek şekilde anlatalım, anlatırken de çıplak şekilde anlatmak gerekir sözünü “Selman Nacar’’  fazlasıyla gösteriyor.

 Cem Kurtuluş,2022

0 yorum: