// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

25 Mart 2022

Grand Central (2013)


 











Radyasyon,dünya adına en  tehlike işlerden biri. Çevreye verdiği zararınsa ölçülebilir limiti yok. Çünkü gün geçtikçe etrafa yayılır ve sonucunda insanlığın baş belası haline gelir.Radyasyon fikrinden yola çıkan  “Grand Central “ tabiri caizse bomboş bir özgeçmişe sahip olan  Gary adında bir gencin  hayatını  ele alıyor.Bu hikayede Gary adında gencin riskli nükleer işine girişmesiyle tanışıyoruz. Para kazanmak için bu tehlikeli işe başvuran Gary’i bu yolculukta pek çok tehlike bekliyor. Özellikle filmin ilk yarım saati Radyasyon hakkında nedir/ ne değildir diye sorgulama içerisine giriyor,ama bu sorgulama yeterli olmuyor. İstenilenlere yanıt alamıyoruz, sadece birkaç cümleden ibaret olduğunu anlıyoruz.  

İçki masasında insanların güldüğü bir yerde radyasyon hakkında “radyasyona maruz kalınca işemelisin, sıçmalısın. Vücudun onu dışarı atmalı. çok sürmez “ cümlesi bunun için ilk cümle oluyor. Film ilk yirmi dakikadan sonra radyasyon için çalışma ortamına ışınlıyor."Radyasyona karşı neler yapılmalı" sorusuna ilk defa bu işi yapanların gözünden kısmen anlatıyor.Film bu anlardan itibaren nasıl bir seyir halinde olacağını ufaktan da olsa gösteriyor.

 Filmin ilk yarım saatinden sonra iş arkadaşının nişanlısı olan Karole’un ,Gary ile cinsel  birlikteliğine tanıklık ediyoruz. Bunu radyasyonun nasıl bir şey olduğunu anlamayan Gary’nin Karole’un kendisini öpmesiyle başladığını gösteriyor film. Bu yasak aşk da Karole, Garry’e kendisini ne kadar istediğini, ne kadar arzulu olduğunu kaçamak olarak gittikleri seviştiği sahnelerde gösteriyor. Özellikle Karole’daki cinsel açlık ve şehvet baskın şekilde gösteriliyor. Karole ve Gary arasında bize yansıtılan tutkulu ve ruhlu bir aşka doğru yelken açtıkları ve bunun sonunda Karole’un hamileliliğe uzanan süreç oluyor, bu esnada Karole’un melankoli bakışları ise görülmeye değer oluyor.

Film,erkek karakter tarafından erkeğin sezgi gücünün farkındalığını yansıtmasını biliyor;kadın tarafından ise çocuk yapamadığı kişiden başarı olarak onaylıyor;yasak aşk olarak yaşadığı kişi tarafından da kalpsel bir bağ kuruyor bir yandan. Yasak aşkta kadına erkek tarafından  yöneltilen “onunla evleneceksin, ve benimle buradasın “ söz de bir o kadar vurgulu oluyor.Kadının karışık bir ruh halindeki durumunu göz önünde bulunduruyor bir nevi. 

Film, zincirleme olarak birçok olay üstünden ilerliyor. Kadının bir başka erkek tarafından hamile kalması, nişanlısından çocuk yapamayacak olması ve erkeğin onu kabullenmesi gibi olaylar alışagelir eski Türk sinemasındaki örnekleri hatırlatıyor bize. Bunları hatırlatsa da film, hikayesi itibariyle işlenişi ve anlatımını yerine getiremiyor. 

Teması nükleer santral üzerinden gitse de hikayenin;ne işçilerin duygusuna odaklanabiliyor,ne de yasak aşk yaşanılan duyguya eğilebiliyor.Filmin ortaya çıkış sürecini yönetmen; senaristinin  “ La Centrale” adında bir kitap okuyarak geliştiğini söylüyor.Kitaba göre bu dünyadaki fedakarlıklar ve kahramanlıklarla yola çıkılsa da filmin hissiyatı aynı nitelikte olamıyor.Konunun içeriği nükleer santral olmasına rağmen işlenebilirlilik konusunda pek de iyi iş çıkardığını söylemek mümkün değil. Film, Avusturya’da çalışmayan bir nükleer santral’de çekiliyor.

Oyunculara gelirsek... Başrolde  Gary karakterine  can veren  Tahar  Rahim ve Karole karakterine  can veren  Lea Seydeoux’un oyunculuklarıyla büyüleyici performansa imza atsa da hikayeye odaklanamamak ve  yetersiz olan senaryo  boşluğunu  doldurmaya çalışssa da bu  fazlasıyla yeterli olmuyor. Lea Seydeoux daha çok şehvet duygusuyla öne çıkarken, Tahar Rahim; masumluğunu korumayan çalışan genç olarak yerini alıyor. Birbirini tamamlayan iki partner olsa da hikaye arasındaki kopukluğu gideremiyorlar. 

Film hakkında diğer bir detay ise; Tahar Rahim'le çalışan yönetmen, oyuncunun müslüman olmasından ötürü çıplak sahnesinden kaçındığını söylüyor, sadece erotik görüntülere yer verdiğini söylüyor;bunun yanında Lea Seydeoux'un röportajda belirttiğine göre oyuncu tamamen çıplak sahneleri sevmediğini ama erotik sahnelerin daha da ruh dolu olduğunu belirtiyor.Filmde de yönetmen Karole karakterine can veren Lea Seydeoux'un tamamen çıplaklığını göstermese de vücut hattına dair göğüs hattını çırçıplak göstermesini biliyor ve bunun yanında yönetmen, sevişme sahnelerinde Tahar Rahim'in Lea Seydeoux ile olan sahnelerde hiçbir şekilde cinsel organına temas etmediğini söylüyor.

Sonuç olarak; bir kitaptan etkilenerek uyarlanan ve radyasyon fikriyle ortaya çıkan ve bununla birlikte aşkı da hafiften ele almaya çalışan bir Fransız yapımı olan  “ Grand Central “  Rebecca Zlotowski ‘nin elinden çıkan, konusu itibariyle daha iyi işlenecek film olmalıyken, senaryosuyla   sınıfta kalan bir film oluyor.

 Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim;

 “savaşacaksın ama kimse sana teşekkür etmeyecek”

 

“onunla evleneceksin, ve benimle buradasın “

 “aptal gibi beklemek acıtır”

 

 Cem Kurtuluş,2019

0 yorum: