// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

27 Aralık 2024

Geri Dönüşlerin Hastasıyız: Nasty Savage - Jeopardy Room (2024)


 












Thrash Metal’in altın çağını yaşadığı 80’ler Amerika’sında  cadı kazanı gibiydi ortalık,pek çok grup birbiriyle yarış içinde “nasıl daha şeytani ve gaddar çalabiliriz” sorusuna kafa patlatıyordu. Metallica,Slayer,Sodom,Exodus,Testament,Dark Angel, başta olmak üzere pek çok grup gaddarca çalmanın hakkını fazlasıyla veriyordu, arka plana bununla birlikte itilen gruplar da vardı. Hem medyatik olamamak da bunda önemliydi. Nasty Savage de Florida’dan  çıkmış hakkı yenen gruplardan biriydi, bu tabir pek yerine oturdu mu bilmiyorum ama pek çok grubun gerisinde kalmaları da kaçınılmaz. Hem medyatik olmamaları hem underground ruhu tanımasıyla birlikte bu durum bu hale gelmişti.

Grubun karakteristik vokali dediğimiz Nasty Ronnie ise power-thrash yönünü gösteren bir ses rengine sahipti, pek çok dinleyicide de King Diamond’a benzetirdi ses rengini. Son derece kişisel bir yorum olacak; ama yaptığınız sound thrash metal ise, ses renginizin güçlü ve bir o kadar gaddar yapıda olması kaçınılmaz olmalıdır, aksi her zaman itici duruma sokmuştur. Nasty Savage’de de bu geçerliydi, 1984’te ilk demolarını kaydettiklerinde vokalde Nasty Ronnie vardı, 40 yıl sonra yeniden grubun beyni Nasty Ronnie yerindeydi, ama grupta gitaristler değişmişti(Ben Meyer ve Dave Austin)  ve grubun as kadrosunda olan davulcu Curtis Beeson da 2024 gibi kansere yenik düşmüştü. Curtis Beeson’ın boşluğunu grup   1980’lerin ortalarında “Dead” grubunda çalmış  Jim Coker(James Coker) ismini ekleyerek doldurdu, bu da mecburi bir doldurma gayretiydi.

Olayın aslına geçersek; bazı grupların sahnelere dönüşü olarak aynı sounda yakın bir şey üretmeleri her zaman tereddütlü bir yol olmuştur, özellikle de kadroda değişimler oluyorsa. Sanıyorum Nasty Savage hakkında da böyle şeyler söylenmiş olabilir. En son albümünü 2004 yılında yayımlamıştı Nasty Savage, uzun zamandır da ortalıkta yoklardı. “Jeopardy Room” ile  albümüyle geri döndüler. Albümün ismi üzerine Nasty Ronnie 11 Aralık’ta verdiği bir röportajda kabataslak şekilde şunların özetini sunuyor.  Hayatta yaşadığımız pek çok nefret zincirinden oluşuyor, sabahın köründe kalkıp işe gitmek ve karşılığında maaş almak ve sigortalı çalışmak… Burada anlatılmak istenen; sistemin içinde debelenenlerin durumuna vurgu yapıyor. 

Albüm 1 dakikanın altında “Invocations”   ile açılıyor. İntrodan sonra şiddetli şekilde “Jeopardy Room” bizi karşılıyor.  Nasty Ronnie’nin kızgın vokali karşılıyor , öfke ve kaosun birleşimiyle biriken bir patlamanın hissini veriyor.  “Pozitif kalmak için devam etme mücadelesi” olarak adlandırıyor şarkıyı Nasty Ronnie. “Brain Washer” ile tempo ağırlaşıyor, progresif yönü yüksek bir işin habercisi oluyor, belli aralıktan sonra temposunu arttırmasını biliyor. Davul ataklarıyla birlikte Nasty Ronnie’nin etrafı dağıtırcasına vokali bir kargaşa ortamı yaratıyor, belki de tek eksik yönü fazlasıyla melodiye bulaşmış olması oluyor.  Back vokallerle birlikte crossover/thrash etkisi yükseliyor.

“Southern Fried Homicide” akustik gitarlarla açılan daha sonrasında bir epik destansı bir atmosferde ilerleyeceğini gösterirken Nasty Ronnie’nin ortaya çıkmasıyla etrafa saldırganlık hissi veren yapısıyla devam ediyor.  Grubun 1980’lerden “Wage of Mayhem” demosundan   olan şarkısı  “Witches Sabbath” yeni düzenlemesiyle, Obituary’nıin de konuk olmasıyla son şeklini alıyor. Bu durum içinse Nasty Ronnie, John Tardy ve ekibine ne kadar güvendiğini röportajında söylüyor. Her ne kadar modernlik katılmış hali olsa da bu düzenleme kuşkusuz old school kayıtların yerini tuttuğunu söylemek yersiz olur. Bu şarkıyla ilgili Nasty Ronnie “Klasik bir şarkıyı alıp Obituary'nin yardımıyla destansı bir şarkıya dönüştürdüğümüzü düşünüyorum “ diyor, bunu da ek bilgi olarak yazmakta yarar var.

 “Schizoid Platform”  giriş itibariyle albümün soundu yönünden başka bir yere götürürken 1.10 gibi tempoyu arttırarak  crossover/thrash ortamına sokuyor. Türsel karmaşanın en çeşitliliğin olduğu şarkılardan oluyor.

 “Aztec Elegance” ürkütücü girişiyle birlikte  bir korku filmini andırırcasına gerilim hattına çekiyor, daha sonra da thrash metal saldırısını başlatıyor.  Nasty Ronnie’nin kaos dolu vokaliyle devam ettirirken progresif yönünü de gösteriyor. “Operation Annihilate”  uzun uzun enstrüman hakimiyetinin sololara sıçradığı daha sonra hızıyla,temposuyla,süratıyla suratlara yumruk atarcasına thrash metal saldırısının etkisini gösteriyor, temponun azalmadığı ve davulda Jim’in ataklarıyla Ronnie’nin tempolu vokaliyle de kaos ortamına sürüklüyor. 2.20’den sonra progresif etkilerin yükseldiği, daha sonra hızlı soloların süratını aldığı bir hızla  sürüyor. Nasty Ronnie vokali ne zaman kaosa katılıyor o zaman atmosfer başka yöne kayıyor.

“Blood Syndicate”  kadın inlemeleriyle açılan bir filmi andırırcasına daha sonra temposunu arttırarak saldırganlık moduna sokmasını bilircesine yardırıyor. Yer yer Accept’in koro vokalli marşa döndürdüğü şarkılara benzetmeniz de kaçınılmaz oluyor ve daha sonrasında uzun sololarıyla kendini dinletmesini biliyor. “The 6th Finger” enstrümantel düzlemde giden devamlı temponun arttığı, kaos ortamına çağıran 80’lerin altın çağı thrash metal’e bağlılık adında bir eser oluyor. Albümün kapanışı “Sainted Devil” ile sonlanıyor. Melodilerin daha çok harmanlandığı, Nasty Ronnie’nin de diğer şarkılara ses renginin farklılaştığı bir şarkı dinlemiş oluyoruz.

 Hepsini toparladığımızda; 20 yıl sonra geriye dönüşlerde tedirginlik ve endişe ilk düşünülendir, bunun üstüne bir de grup elemanlarının da hayatta olmaması üzerine üzerine grup elemanı alıp bu süreci halledebilmek güç bir iştir. Nasty Ronnie, grupta bunu başarmayı iyi biliyor. “Old School/New School” ile birlikte soundu sıkı şekilde harmanlıyor, “Jeopardy Room” da da bunu hissetmek kaçınılmaz oluyor. Bunda da en büyük pay sahibi kuşkusuz prodüktör Jim Morris oluyor. 80’lerin sonundan itibaren death metal sahnesinde dönüm noktasında olan birçok albüm yapımında sorumlu kişi Jim Morris olmuştu ve bununla birlikte “Symbolic” gibi bir albümün prodüktör görevi de kendisindeydi.

 Bu albümle ilgili grubun beyni  Nasty Ronnie “20 yıl sonra kendimi kafese kapatılmış bir köpek gibi hissettim halen söyleyecek çok şeyim vardı” diyor.

“Jeopardy Room” Old School/New School” soundu harmanlamasını bilen, 80’ler thrash metal’inden izleri olan, aynı zamanda progresif yönden de üstünde çalışılmış sıkı bir albüm. 20 yıl sonra böylesine güçlü dönmeleri de basit bir tabirle takdiri hak ediyor.

 Kadro:

Nasty Ronnie- Vokal

Jim Coker – Davul

Pete Sykes- Gitar

David Orman – Gitar

Kyle Sokol- Bass Gitar

 

Prodüktör: Jim Morris

 

 Cem Kurtuluş, 2024 Aralık

0 yorum: