Thrash Metal’in altın çağını yaşadığı 80’ler
Amerika’sında cadı kazanı gibiydi ortalık,pek çok grup birbiriyle
yarış içinde “nasıl daha şeytani ve gaddar çalabiliriz” sorusuna kafa
patlatıyordu. Metallica,Slayer,Sodom,Exodus,Testament,Dark Angel, başta
olmak üzere pek çok grup gaddarca çalmanın hakkını fazlasıyla veriyordu, arka
plana bununla birlikte itilen gruplar da vardı. Hem medyatik olamamak da bunda
önemliydi. Nasty Savage de Florida’dan çıkmış hakkı yenen gruplardan
biriydi, bu tabir pek yerine oturdu mu bilmiyorum ama pek çok grubun gerisinde
kalmaları da kaçınılmaz. Hem medyatik olmamaları hem underground ruhu
tanımasıyla birlikte bu durum bu hale gelmişti.
Grubun karakteristik vokali dediğimiz Nasty Ronnie ise
power-thrash yönünü gösteren bir ses rengine sahipti, pek çok dinleyicide de
King Diamond’a benzetirdi ses rengini. Son derece kişisel bir yorum olacak; ama
yaptığınız sound thrash metal ise, ses renginizin güçlü ve bir o kadar gaddar
yapıda olması kaçınılmaz olmalıdır, aksi her zaman itici duruma sokmuştur.
Nasty Savage’de de bu geçerliydi, 1984’te ilk demolarını kaydettiklerinde
vokalde Nasty Ronnie vardı, 40 yıl sonra yeniden grubun beyni Nasty Ronnie
yerindeydi, ama grupta gitaristler değişmişti(Ben Meyer ve Dave Austin) ve
grubun as kadrosunda olan davulcu Curtis Beeson da 2024 gibi
kansere yenik düşmüştü. Curtis Beeson’ın boşluğunu
grup 1980’lerin ortalarında “Dead” grubunda
çalmış Jim Coker(James Coker) ismini ekleyerek doldurdu, bu
da mecburi bir doldurma gayretiydi.
Olayın aslına geçersek; bazı grupların sahnelere dönüşü
olarak aynı sounda yakın bir şey üretmeleri her zaman tereddütlü bir yol
olmuştur, özellikle de kadroda değişimler oluyorsa. Sanıyorum Nasty
Savage hakkında da böyle şeyler söylenmiş olabilir. En son albümünü
2004 yılında yayımlamıştı Nasty Savage, uzun zamandır da ortalıkta yoklardı.
“Jeopardy Room” ile albümüyle geri döndüler. Albümün ismi
üzerine Nasty Ronnie 11 Aralık’ta verdiği bir röportajda kabataslak şekilde
şunların özetini sunuyor. Hayatta yaşadığımız pek çok nefret
zincirinden oluşuyor, sabahın köründe kalkıp işe gitmek ve karşılığında maaş
almak ve sigortalı çalışmak… Burada anlatılmak istenen; sistemin içinde
debelenenlerin durumuna vurgu yapıyor.
Albüm 1 dakikanın altında “Invocations” ile
açılıyor. İntrodan sonra şiddetli şekilde “Jeopardy Room” bizi
karşılıyor. Nasty Ronnie’nin kızgın vokali karşılıyor , öfke ve
kaosun birleşimiyle biriken bir patlamanın hissini veriyor. “Pozitif
kalmak için devam etme mücadelesi” olarak adlandırıyor şarkıyı Nasty
Ronnie. “Brain Washer” ile tempo ağırlaşıyor, progresif yönü
yüksek bir işin habercisi oluyor, belli aralıktan sonra temposunu arttırmasını
biliyor. Davul ataklarıyla birlikte Nasty Ronnie’nin etrafı dağıtırcasına
vokali bir kargaşa ortamı yaratıyor, belki de tek eksik yönü fazlasıyla
melodiye bulaşmış olması oluyor. Back vokallerle birlikte
crossover/thrash etkisi yükseliyor.
“Southern Fried Homicide” akustik
gitarlarla açılan daha sonrasında bir epik destansı bir atmosferde
ilerleyeceğini gösterirken Nasty Ronnie’nin ortaya çıkmasıyla etrafa
saldırganlık hissi veren yapısıyla devam ediyor. Grubun
1980’lerden “Wage of Mayhem” demosundan olan
şarkısı “Witches Sabbath” yeni düzenlemesiyle,
Obituary’nıin de konuk olmasıyla son şeklini alıyor. Bu durum içinse Nasty
Ronnie, John Tardy ve ekibine ne kadar güvendiğini röportajında söylüyor. Her
ne kadar modernlik katılmış hali olsa da bu düzenleme kuşkusuz old school kayıtların
yerini tuttuğunu söylemek yersiz olur. Bu şarkıyla ilgili Nasty Ronnie “Klasik
bir şarkıyı alıp Obituary'nin yardımıyla destansı bir şarkıya dönüştürdüğümüzü
düşünüyorum “ diyor, bunu da ek bilgi olarak yazmakta yarar var.
“Schizoid Platform” giriş
itibariyle albümün soundu yönünden başka bir yere götürürken 1.10 gibi tempoyu
arttırarak crossover/thrash ortamına sokuyor. Türsel karmaşanın en
çeşitliliğin olduğu şarkılardan oluyor.
“Aztec Elegance” ürkütücü girişiyle
birlikte bir korku filmini andırırcasına gerilim hattına çekiyor,
daha sonra da thrash metal saldırısını başlatıyor. Nasty Ronnie’nin
kaos dolu vokaliyle devam ettirirken progresif yönünü de gösteriyor. “Operation
Annihilate” uzun uzun enstrüman hakimiyetinin sololara sıçradığı
daha sonra hızıyla,temposuyla,süratıyla suratlara yumruk atarcasına thrash
metal saldırısının etkisini gösteriyor, temponun azalmadığı ve davulda Jim’in
ataklarıyla Ronnie’nin tempolu vokaliyle de kaos ortamına sürüklüyor. 2.20’den
sonra progresif etkilerin yükseldiği, daha sonra hızlı soloların süratını
aldığı bir hızla sürüyor. Nasty Ronnie vokali ne zaman kaosa
katılıyor o zaman atmosfer başka yöne kayıyor.
“Blood Syndicate” kadın inlemeleriyle açılan bir filmi andırırcasına daha sonra temposunu arttırarak
saldırganlık moduna sokmasını bilircesine yardırıyor. Yer yer Accept’in koro
vokalli marşa döndürdüğü şarkılara benzetmeniz de kaçınılmaz oluyor ve daha
sonrasında uzun sololarıyla kendini dinletmesini biliyor. “The 6th
Finger” enstrümantel düzlemde giden devamlı temponun arttığı, kaos
ortamına çağıran 80’lerin altın çağı thrash metal’e bağlılık adında bir eser
oluyor. Albümün kapanışı “Sainted Devil” ile sonlanıyor.
Melodilerin daha çok harmanlandığı, Nasty Ronnie’nin de diğer şarkılara ses
renginin farklılaştığı bir şarkı dinlemiş oluyoruz.
Hepsini toparladığımızda; 20 yıl sonra geriye
dönüşlerde tedirginlik ve endişe ilk düşünülendir, bunun üstüne bir de grup
elemanlarının da hayatta olmaması üzerine üzerine grup elemanı alıp bu süreci
halledebilmek güç bir iştir. Nasty Ronnie, grupta bunu başarmayı iyi biliyor.
“Old School/New School” ile birlikte soundu sıkı şekilde harmanlıyor, “Jeopardy
Room” da da bunu hissetmek kaçınılmaz oluyor. Bunda da en büyük pay
sahibi kuşkusuz prodüktör Jim Morris oluyor. 80’lerin sonundan
itibaren death metal sahnesinde dönüm noktasında olan birçok albüm yapımında
sorumlu kişi Jim Morris olmuştu ve bununla birlikte “Symbolic” gibi
bir albümün prodüktör görevi de kendisindeydi.
Bu albümle ilgili grubun
beyni Nasty Ronnie “20 yıl sonra kendimi kafese
kapatılmış bir köpek gibi hissettim halen söyleyecek çok şeyim vardı” diyor.
“Jeopardy Room” Old
School/New School” soundu harmanlamasını bilen, 80’ler thrash metal’inden
izleri olan, aynı zamanda progresif yönden de üstünde çalışılmış sıkı bir
albüm. 20 yıl sonra böylesine güçlü dönmeleri de basit bir tabirle takdiri hak
ediyor.
Kadro:
Nasty Ronnie-
Vokal
Jim
Coker – Davul
Pete
Sykes- Gitar
David Orman
– Gitar
Kyle
Sokol- Bass Gitar
Prodüktör:
Jim Morris
0 yorum:
Yorum Gönder